HÜDA PAR Sözcüsü Ramanlı, Meclis'te düzenlediği basın toplantısında gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu.
Ramanlı, 10 Aralık Dünya İnsan Hakları günü dolayısıyla 1948 yılında Birleşmiş Milletler Genel kurulu tarafından kabul edilen Evrensel İnsan Hakları Beyannamesi'nin, o günden bu yana bütün insanlık aleminin huzur, emniyet ve güven içerisinde yaşaması için ortak bir metin olarak kabul edildiğini hatırlattı.
Ama tarihsel süreç içerisinde maalesef bu beyannamede bütün insanlığın eşit olarak hak sahibi olduğu ifade edilen hususlarda dünyanın başarılı bir sınav veremediğini belirten Ramanlı, bunun son örneğini de 60 günden fazla bir süredir Gazze soykırımda hep beraber gördüklerini kaydetti.
"Dünya, soykırıma adeta gözünü kapatmıştır"
Ramanlı, "İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi'ne göre her insan eşit ve hür doğar. Herkesin yaşama hakkı, eğitim alma hakkı, sağlık hakkı, barınma hakkı, haberleşme hakkı ve seyahat özgürlüğü var. Ama bugün 60 gündür ve öncesindeki 75 yıllık işgal sebebiyle bu hakların neredeyse hiçbiri Gazzeli kardeşlerimize tanınmamaktadır. Bütün dünya son 60 günde yaşanan insanlık ayıbına, insanlığa karşı suçlara, soykırıma adeta gözünü kapatmıştır. Dün Birleşmiş Milletler Genel Kurulu'nda ateşkes ilanı ile ilgili yapılan oylamada 153 ülke evet oyu kullanırken başını ABD'nin çektiği 10 ülke hayır oyu kullanmak suretiyle bu girişimi de bir biçimde akamete uğratmanın çabası içerisine girdi." dedi.
"Siyonistlerin işgalinin tümüyle sonuçlanmadığı bir süreç, nihai bir süreç değildir"
ABD'nin de yavaş yavaş bütün dünyada siyonistlerle beraber yalnızlaşma sürecine girdiğine dikkat çeken Ramanlı, "Umuyor ve diliyoruz ki hür dünya, siyonistlerin bu barbar saldırılarına karşı dur diyebilecek bir güce ve iradeye kavuşur. Ve 60 gündür izlediğimiz o vahşet tabloları artık bir an önce nihayete erer. Elbette siyonistlerin işgalinin tümüyle sonuçlanmadığı bir süreç, nihai bir süreç değildir. Hiçbir ateşkes nihai bir amaç değil ve olmayacaktır. Ama hiç olmazsa bugün açık hava hapishanesini andıran Gazze şeridindeki 2 buçuk milyon insanın bir nebze olsun dünyanın geri kalan insanları gibi hür, özgür ve temel haklardan istifade edecek bir ortama kavuşturulması inşallah mümkün olacaktır." diye konuştu.
Tüm insan haklarının, bugün siyonist postalların altında çiğnendiğini ifade eden Ramanlı, şöyle devam etti:
"Hangi dinden olursa olsun hangi kavme mensup olursa olsun insanlık, bu siyonist vahşetin ortaya koymuş olduğu zilleti hakketmiyor. İslam dünyasının içler acısı halini hep beraber görüyoruz. 57 İslam ülkesinin bugün 2 buçuk milyonluk Müslüman kardeşlerine yapılan bu soykırıma karşı kılını dahi kıpırdatmadığı bir zillet halini yaşıyoruz. Bu zillet bize yeter ve artar bile ama siyonist vahşet o kadar sınır tanımaz boyutlarda saldırılarını devam ettiriyor ki artık bütün insanlık aslında siyonizmin adeta boyunduruğu altına girmiş durumdadır. Bütün bir insanlık siyonistlerin ve ona arka çıkan batılı güçlerin adeta tutsağı durumundadır."
"Filistin'i Filistinliler kurtaracak"
Dünya genelinde halkların Filistin ile dayanışma içerisinde olduğunu ancak aynı iradeyi ve kararlılığı devletler düzeyinde göremediklerini söyleyen Ramanlı, "İnşallah o günler yakındır diyoruz ama görünen o ki Filistinlileri ne batı dünyası ile doğu dünyası ne Türkler ne Kürtler ve ne de geri kalan Araplar kurtarabiliyor. Filistin'i Filistinliler kurtaracak inşallah. Ve o bir avuç mücahit, siyonistleri her geçen gün darmaduman etmeye devam ediyor. Siyonistler kayıp verdikçe, siyonistler yaptıkları vahşetin karşılığını mücahitler eliyle hissettikçe iradeleri kırılacak, zulümden el çekmek zorunda kalacaktır." diye konuştu.
Ramanlı, "Filistinli mücahitler bugün bizi savunuyor. Bizim onları savunmamız gerekirken bizim onlara kol kanat germemiz gerekirken onlar bütün Müslümanların izzetini ve şerefini, bütün insanlığın izzetini onurunu ve şerefini adeta koruyorlar. Bunun için mücadele ediyorlar. Rabbimizden dileğimiz o masum bebeklerin, o günahsız kadınların, o enkaz altında kalan sivillerin hatırına bu vahşete bir biçimde dur diyebilecek bir iradeyi ortaya koymaları yönünde bütün dünyaya bir cesaret versin. Çünkü emin olan eksik olan tek şey cesarettir. Yoksa fiziki güç değil eksik olan askeri güç de değildir. Eksik olan cesarettir. Zalimler cesaretten ve sadece güçten anlar. Bunu 2023 yılında da hep beraber görmüş olduk." diye ekledi.
Yerel seçimlerde ittifak
Ramanlı, daha sonra gazetecilerin sorularını yanıtladı. Bir gazetecinin yerel seçimlerde AK Parti ile ittifakın olup olmayacağına ilişkin sorusuna şu yanıtı verdi:
"Öncelikle 14 Mayıs seçimleri öncesinde partimizle AK Parti arasında bir seçim ittifakının yapıldığını ve bu vesileyle 4 milletvekili olarak HÜDA PAR'ın Meclis'te temsil edildiğini hep beraber gördük. 14 Mayıs seçimlerine giderken yapmış olduğumuz ittifakın hem bizlere hem AK Parti'ye hem Sayın Cumhurbaşkanı hem de Cumhur İttifakı'na kazandırdığını hep beraber müşahede ettik. Her ne kadar 14 Mayıs sürecine giderken pek çok kimse tarafından bu ittifak bozulsun diye AK Parti ile HÜDA PAR hiçbir biçimde seçim işbirliği yapmasın diye partimizi karalamaya çalışmış ve 'HÜDA PAR 2 getirecekse 5 götürür' kabilinden karalamalarla Sayın Cumhurbaşkanı'nı, AK Parti'yi ve Cumhur İttifakı'nı bu seçim işbirliğinden ve ittifakından geri döndürmeye vazgeçirmeye çalıştılarsa da seçim sonuçları gösterdi ki HÜDA PAR kazandırır. Hem kazanıyoruz hem kazandırıyoruz. Buna mukabil bu kirli propagandaları yapan ittifakın da tel tel döküldüğünü bugün hep birlikte müşahede ediyoruz.
Bu kapsamda 2024 mahalli idareler seçimlerinde yine bir ittifak olabilir mi? Bir işbirliği gerçekleşebilir mi düşüncesiyle elbette bütün partilerde olduğu gibi bizlerde de görüşme trafiği mevcuttur. Bu ittifak sürecinin nasıl sonuçlanacağını şu an için bilemiyoruz. Ama evet, görüşmenin bir başlığı da ittifaktır ve bunun nasıl gerçekleşebileceğini ne şartlarda gerçekleşip gerçekleşmeyeceğini, önümüzdeki süreçlerde hep beraber göreceğiz. Bizim görebildiğimiz şudur: 'Birlikten kuvvet doğar' atasözünü biz 14 Mayıs'ta fiilen göstermiş olduk. Mahalli idareler seçimlerinde de eğer bir ittifak olursa bu bambaşka bir başarıyı da beraberinde getirir diye düşünüyoruz."
"Başıboş köpek sorunuyla ilgili kanuni düzenleme çalışmamız nihayete ermek üzere"
Ramanlı, başıboş köpek sorunuyla ilgili bir soru üzerine bu meselenin HÜDA PAR'ın öteden beri duyarlı olduğu bir konu olduğunu söyledi.
Ramanlı, "Bu konuda bir başı bozukluk olduğunu hepimiz biliyoruz ki, kaldı ki hükümet de bunları zaman zaman itiraf ediyor dile getiriyor. Peki o zaman eksik olan ne? Eksik olan bu işe müdahale etmektir. Eksik olan kanuni düzenlemedir. Eksik olan yöneticilerin iradesidir. Bu iradenin, bu kanuni düzenlemelerin ve bu duyarlılığın gerçekleştirilmesi için biz yakın zamanda başıboş hayvanlar ve köpeklerle ilgili bir kanuni düzenleme çalışması içerisindeydik. Bu çalışmalarımız nihayete ermek üzeredir. Yakın zamanda inşallah biz de diğer siyasi parti temsilcilerini ziyaret edip bu konudaki duyarlılığın ve ortaklaşmanın gerçekleşmesi üzerinden kanun teklifimizi Meclis Başkanlığına sunacağız. Umuyor ve diliyoruz ki insanlarımız için, çocuklarımız için, yaşlılarımız için sokaklarımız güvenli hale gelsin ama bunu yaparken tabii ki diğer canlılara eziyet edenlerin de hak ettikleri cezayı almaları ve her 2 türlü ayıptan da kurtulmamız için gerekli adımların atılmasını inşallah mümkün hale getireceğiz."
Sözleşmeli personelin tayin sorunu
Sözleşmeli personelin tayin sorunlarının hatırlatılması üzerine Ramanlı, bu konuda çok fazla şikayetin kendilerine ulaştığını belirtti.
Ramanlı, "Hem hizmetin aksatılmaması hem adaletin sağlanması hem çalışanlar arasındaki eşitliğin bozulmaması kaydıyla insani olan taleplerin bir biçimde karşılık bulması gerekiyor. En göze batan ve mağduriyet olduğu ifade edilen husus, kimisine de katıldığımız; kadroya alınırken 28 Kasım 2022 tarihinde fiilen çalışıyor olmak şartıyla sözleşmelerin kadroya alınması ve kanun yürürlüğe girdiği tarih itibariyle de 2 aylık bir boşlukta öyle sözleşmeli olarak çalışanların kadroya alınmaması sorunu var. Bu çalışanlarımızın kadroya alınması gerektiğini ifade ediyoruz. Sağlık sebepleriyle ya da eğitim hakkı sebebiyle ya da aile bütünlüğünün korunması sebebiyle dile getirilen tayin haklarının da daha insani bir süreyle sınırlandırılması elbette doğru olan olacaktır. İnşallah bu yönde bir çalışmanın da yapılmasını takip edeceğiz." diye konuştu. (İLKHA)