10. Diyanet İşleri Başkanı, İslami İlimleri Araştırma ve Yayma Vakfı Mütevelli Heyeti Başkanı, ilim ve siyaset adamı Dr. Lütfi Doğan Hoca, 96 yaşında dün vefat etti.
Doğan Hoca, 7 Ağustos 2023 tarihinde İLKHA'ya konuşmuş ancak bu röportajı yayınlanamadan vefat etti. Merhum Doğan Hoca, bu röportajında mutlu bir ailenin yolunun kadın ve erkeğin birbirlerinin haklarına saygılı olmasından geçtiğini vurgulamıştı.
"Kusur olmuşsa kusuru görmeden af edecek"
Bir erkeğin, eşine 'Allah senden razı olsun' demesi ile kadının Allah'ın rızasını kazandığını dile getiren Doğan, "Bir ailede erkeğe hanımı Allah'ın emanetidir. Helaldir ama Allah'ın emanetidir. Bu ne demek? En güzel şekilde davranacak. En tatlı şekilde davranacak. Kusur olmuşsa kusuru görmeden af edecek. Kusur derken temiz bir elbise giyecekken kirli giymiş gibi şeyler. Ama görevini yapmıyorsa nasihat ve güzel öğütlerle hayatlarını devam ettirebilirlerse kadının uygunsuz davranışlarına beyi rıza gösterir, elinden gelen hizmeti yaparsa veyahut ailede, aile reisi çok sert olur ve çok yanlış yaparsa kadıncağız sabredip görüyor. Kocasının öfkeli olmadığı bir durumda kadın, 'efendim şu işi bu şekilde yapsaydınız sizin için daha güzel olurdu. Müsaade ederseniz ben bu durumu size anlatmış oluyorum.' der. O zaman adam 'çok teşekkür ederim' diyecek. Kendi de sevinecek hanımı da sevinecek." demişti.
"Ailede erkeğin kadının bütün ihtiyaçlarını temin etmekle yükümlüdür"
Merhum Doğan Hoca, şu tavsiyelerde bulunmuştu:
"Sonuç, erkeğe hanımı Allah'ın emaneti ve Allah, hanımı erkeğe yardımcı olmak üzere ihsan etti. Bu durumu her iki taraf hem erkek hem kadın daima ölünceye kadar göz önünde bulundurmalıdır. Bir hanım, eşine hizmet ediyor ve ihtiyaçlarını görüyor ve evin reisi hanımından çok memnun oluyor. 'Hanımefendi Rabbim senden razı olsun' dediğinde hanımefendi Allah'ın rızasını kazanmıştır. Bu dua çok önemlidir. Erkekte biraz sertlik var. Kadıncağız bu duruma sabrediyor. Yeri geldiğinde 'efendim sabırlı olmak ne kadar güzeldir' deyip gönlünü alarak söylerse beyi, 'Hanımım beni aydınlattı. Allah razı olsun hanımefendi, bundan sonra daha öfkelenmeyeceğim, benim kusuruma da bakmayın' derse aile bir bütün olarak huzur içerisinde yaşamış olur.
Ailede erkek, kadının bütün ihtiyaçlarını temin etmekle yükümlüdür. Kadın da yanlışlık yapıp üzüyorsa, erkek imkanı ölçüsünde hanımını aydınlatmalı ve uyarmalıdır. Kadın da aklıselimle bunu kabul ederse ve 'Beyefendi Allah senden razı olsun' derse mesele yok. Müminler oldukları için her ikisi de Cenab-ı Hakk'ın sevdiği kullarından olurlar. Bir de biri diğerini affediyor ve doğru yolu gösteriyor diğeri de kabul ediyor. Burada mesele bitmiştir. Aile fevkalade, dünyadaki görevini yapmış ve inşallah Cenab-ı Hakk'ın sevgisini, rızasını kazanmış olur."
"Müslüman, ihtiyacı olan kişinin ihtiyacını gidermeli"
Merhum Doğan Hoca, aynı röportajında dilenmenin İslam'daki yeri hakkında konuşmuş ve şunları söylemişti:
"Dilencilik mevzusu İslam'da yok. Zaten İslamiyet'e Müslümanların bir görevi var. Mesela bir Müslümana İslam'ın şartını anlat denildiğinde Müslüman; Allah'a iman etmek, peygamberlerine iman etmek, namaz kılmak, oruç tutmak, zekat vermek… Bunları anlatır. Bir Müslüman ihtiyaçlı olan kimseyi görüyor, biliyor zekatıyla veya daha fazla yardım ile onun ihtiyacını gideriyor. Onun ihtiyacını giderdiği takdirde Cenab-ı Hakk'ın rızasını kazanıyor. Ama o işi Allah için yapmalıdır. İleride durumu iyileşirse, onun iyiliğini görürüm o da bana hizmet eder denilirse bu durum başkadır. Allah rızası için ihtiyacını karşılıyor ve hak yolu gösteriyorsa bu yaptığı Allah için olur ve mesele bitter. Yardıma nail olan kimse de 'Bu zatı muhterem bana bu kadar iyilik yaptı. Allah razı olsun. Hürmet eder ve hayır duada bulunurum' diye davranmalıdır. Böyle olduğu zaman zaten dilenciliğe yer kalmaz. Belki bu durum binde bir olur. Sebebi de komşuları onun ihtiyaçlarını temin ediyor, bu da dilencilik yapma durumundan kurtarır. Adam hiç çalışamıyor olabilir. Rahatsızdır ve hanımı da öyleyse bilen komşuları ve yakınları onların ihtiyacını güçleri yettiği ölçüde karşılamalarında onlara bir görev düşer. Bu görevi de yerine getirenler de Allah'ın rızasını kazanmış olurlar." (İLKHA)