Şırnak Cizre'de düzenlenen "Kasım Ayı Sahabe Ayı" programına, Peygamber Sevdalıları Vakfı Onursal Başkanı Mehmet Göktaş konuşmacı olarak katılım sağladı.
Peygamber Sevdalıları Vakfı tarafından 2015 yılında ilan edilen "Kasım Ayı Sahabe Ayı" kapsamında ilk 4 yıl sırasıyla 4 halife işlenirken, sonrasındaki yıllarda ise aşere-i mübeşşereden sahabeler işlenmeye başlanmıştı. "Yolumuzu Aydınlatan Yıldızlar" temasıyla Türkiye genelinde düzenlenen programlar kapsamında Cizre'de, Hazreti Zübeyir bin Avvam 'ın hayatı anlatıldı.
Halkın yoğun katılım gösterdiğin etkinlikte salonda yer kalmadı.
Peygamber Sevdalıları Şırnak Koordinatörlüğü tarafından, Cizre Belediyesi konferans salonunda düzenlenen ve Rıdvan Tatar'ın sunuculuğunu yaptığı program, Abdullah Aksoy hocanın Kur'an-ı Kerim tilaveti ile başladı.
Programın açılışında selamlama konuşması gerçekleştiren Peygamber Sevdalıları Vakfı Şırnak Koordinatörü Abdullah Kurami, yapılan çalışmalar hakkında bilgi verdi.
Peygamber Sevdalıları Onursal Başkanı Mehmet Göktaş, programda Hazreti Zübeyir bin Avvam 'ın hayatının yanında, Gazze'de yaşanan katliamlar ve Yahudilerin zulümlerine değindi.
"Yahudiler, Almanya'da helak edildiler, İspanya'da helak edildiler, Avrupa'da defalarca helak edildiler, süründüler"
Dünya'nın en kısa zamanda bu adi insanları tükürüğe boğacağını belirten Göktaş, "Şimdi Peygamberin konumu nedir ona bakalım, protokoldeki yerine oturtalım ondan sonra Zübeyir bin Avvam kimdir nedir bakarız. Bizim inancımıza göre tarih boyu Allah u Teâlâ, resuller göndermiştir, nebiler göndermiştir ve bunlar da insanlığı uyarmıştır. Bu, israiloğulları'na sonuna kadar devam etmiştir. Bir gün gelmiş Allah u Teâlâ artık israiloğullarından Peygamber gönderme işini noktalamıştır. Son olarak Hazreti İsa, israiloğullarına gönderilen bir peygamberdir. Allah'ın onlara tanıdığı son olarak bir fırsattı. Onu da yalanladıkları ve reddettikleri için ve öldürmeye yetenekleri için annesi Hz. Meryem'e de iftira ettikleri için Allah u Teala burada noktalamış ve bitirmiştir. 2000 yıldan bu yana israiloğullarına bir peygamber gelmiyor, gelmeyecek te zaten. Allah u Teala bu adamlara, israiloğullarına Nil nehri ile Fırat nehri arasındaki toprakları vaat etmiş olabilir mi?. Hazreti Muhammed Aleyhisselam ve selamdan sonra demek ki Allah bu Nil ve Fırat arasındaki toprakları israiloğullarına vaat edecek. Ne diye mademki siz benim resulüm İsa'yı reddettiniz, annesi Meryem'e iftira ettiniz ben de o halde size bu Mezopotamya toprakları veriyorum. Böyle bir düşünce olabilir mi Allah aşkına, aklınıza yatıyor mu? Hele hele Peygamber Efendimiz aleyhissalatu vesselam'a reddedecekler ondan sonra Allah bunlara dünyanın önemli topraklarını vaat edecek. Buraları size veriyorum niye benim peygamberimi reddettiğiniz için, öldürmek istediğiniz için. Bu kadar aptal, bu kadar ahmak, bu kadar beyinsiz insanlar olamaz. Bu Yahudiler ve Yahudi siyasetçiler dünyanın en önemli akıllı siyasetçileridir diyeceksiniz fakat bu yalandır. Kendi kendimizi kandırmayalım. Dünyada en aptal, en beyinsiz liderler Yahudi liderleridir. İkide bir kendi kavimlerini katliama uğratmışlardır. Her 80 senede 90 senede Yahudiler dünyada çiğnenmiştir, katliama uğramıştır. Bunların sebebi de liderleridir. Liderleri bunları sürekli helake götürmüştür. Almanya'da helak edildiler, İspanya'da helak edildiler, Avrupa'da defalarca helak edildiler, süründüler. Yine başlarına şu an iç açtılar. Bu yapılan saldırılara dünya ayağa kalkıyor. Dünya en kısa zamanda bu adi insanları tükürüğe boğacak. Sonra defolup gitmek zorunda kalacaklar. Böylesine canavarca böylesine akılsızca işler yapıyorlar." İfadelerini kullandı.
"Kıyamet gününe kadar başka bir peygamberin gelmesine gerek yok"
Mehmet Göktaş. "Onun için peygamberlerden bahsedeceğiz de, Allah niye onlardan peygamberliği aldı dikkat ediniz. Allah u Teala diyor ki hakimiyeti ve vahyi dilediğinden alır dilediğine verir. Biz bunları kolayca okuyoruz ama Yahudiler bunları kabul edemediler. Allah İsrail oğullarından başka peygamber göndermez dediler de başka bir şey demediler. Allah, bir peygamber gönderecekse o Yahudilerden olmalıdır dediler ve direttiler. Allah u Teala bir peygamber gönderdi. Peygamber Efendimizin aleyhissalatu vessellem'i bugün biraz değişik bir yerden anlatacağım. Her manzaranın değişik açısı, açılardan değişik görüntüsü olur. Peygamber efendimiz aleyhissalatu vesselam'a şöyle değişik bir açıdan yaklaşalım diyoruz. Son peygamber diyoruz tamam da niye son peygamber Allah u Teala isteseydi başka peygamber yaratırdı. Bunun için birçok cevap var. O geldikten sonra başka bir peygambere gerek yok, yani kıyamet gününe kadar başka bir peygamberin gelmesine gerek yok. Şimdi baktığımızda hazreti İsa niye en son peygamber olmadı. Olamazdı! Haşa küçüklüğünden değil ya da eksikliğinden değil. O örnek olacak bir hayatı insanlara sevdiremedi, niye? Kâfirler dirlik vermediler ki. Hz İsa kendi döneminde öldürülmek için kırmızı bültenle aranıyordu. Hem Yahudiler hem Romalılar öldürmek istiyordu. Hz İsa insanlığa her yönüyle bakın bana benzeyin diyemedi, fırsat verilmedi. Baba gibi dediğiniz kişi benim gibi olmalı, koca gibi birisi dediğiniz benim gibi olmalı diyemedi. Devlet başkanı, komutan, halife benim gibi olmalı diye bildi mi ? diyemedi. Haşa bu onun eksikliğinden değil çünkü o buna fırsat bulamadı. Onun için dünyaya yeni bir peygamber gelmesi lazım. Babalık nasıl olur, kocalık nasıl olur, devlet başkanlığı nasıl olur, hâkim nasıl olur, komşuluk nasıl olur bütün bunları gösterebilecek bir kişiye ihtiyaç vardı ve bunları da yaşaması gerekliydi. Onun için Allah Teala son Peygamber'i gönderdi. Allah u Teala O'nu gönderirken adeta bize bir söz şunu söyledi, ey insanlar şimdi izleyin. Ben bir ahir zaman peygamberi gönderiyorum kıyamet gününe kadar hiçbir peygambere ihtiyaç duymayacağınız şekilde bütün İnsanlığı doyuracak bir peygamber gönderiyorum. Bu gönderdiğim peygamber babasını göremeyecek, babasız büyüyecek. Annesine de doyamayacak. Öksüz yetim fakir ve yoksulluk içinde büyüdü. Allah u Teala dedi ki benim göndereceğim peygamber öksüzlerin, yetimlerin, kimsesizlerin ve yoksulların peygamberi olacak. Bu resulümün erkek çocuklarını da alacağım, doğan çocukları da yaşamadı. Resulullah'ın evini kızlarla doldurdu eşlerle doldurdu. Tarih boyunca en çok dünyada taşın altında giden, ezilenler genellikle kadınlardır. Onun için Allah u Teala öyle bir Resul gönderdi ki evini, barkını her yerini kızlarla doldurdu. Bu Resul kızlara nasıl davranılır, eşlere nasıl davranır, kadınlara nasıl davranılır görün diye Bizzat kendisi gösterdi." dedi.
"Bir takım babalar daha dünyaya kızları gelir gelmez onları öldürürdü."
Göktaş, "Biz bunları anlatıyoruz ama tarihe baktığımızda peygamber efendimiz kendi evini kızlarla doldurdu dediğimiz peygamber efendimiz, dünyasında kız evlatları diri diri toprağa gömülüyordu. Bunu böyle okuyup geçmeyin. Bunları söyleyin insan kendi yavrusunu diri diri gömebilir mi ?. Bir insanı değil de bir kuzuyu, bir oğlağı diri diri toprağa gömebilir misiniz.? O dönemde yapıyorlardı ama sırf kız çocuğu doğduğu için yapmıyorlardı. Meselenin derinine indiğimizde böyle basit şeyler önümüze çıkmıyor. Mekke'nin bazı sokaklarında köşe başlarında orada tefeciler bulunuyordu. Mekke'nin kocaman zenginleri vardı, halkın garibanlarına paralar veriyordu o paraları katlaya katlaya onlardan alıyorlardı. Şimdi bu faizciler parasını almazsa ne olurdu? O Günün zalimleri ve kâfirleri ipotek istiyorlardı. O gün kendisinden para isteyenin evine kendi adamlarını gönderip evinde kız çocuğu var mı yok mu diye kontrol edilirdi. Eğer o adamın evinde kız çocuğu varsa o zaman kendisine faizle borç para veriliyordu. O faizi ödeyemediğinde adamın kızına el koyuyorlardı. Bunlar birer gerçektir. O kız çocuklarına faiz karşılığında Mekke'nin sokaklarında yeşilli evlerde o kız çocuklarını çalıştırırlardı. Babasının borcu ödeninceye kadar o kız çocuğu orada çalıştırılmaya mecbur bırakılırdı. Bir takım babalar daha dünyaya kızları gelir gelmez onları öldürürdü. Diri diri toprağa gömenlerdi, uçurumlardan atarlardı. Bu dönemde Allah resulü geliyor bu zalimliği kaldırıyor. O dönemde kız çocukları olan babalar bu haberi duyduğunda gözleri simsiyah olurdu. O dönemde kızın oldu demek kötü haberdi. Bir gün sahabeden biri cemaatten kalkıyor ya Resulullah diyor, Allah u Teâla'nın anlattığı adamlardan biri de benim. Bana da bir gün haber geldi kızın oldu dediler, dünyam yıkıldı ne yapacağımı şaşırdım. Hemen eve koştum hanımdan kız çocuğu alıp da toprağa gömmek için alacaktım. Sütü kesilmediği için biraz büyümesini bekledim. Bu dönemde dışarı çıkamıyordum çıktığımda insan yüzüne dahi bakamıyordum. Vakit geçti çocuk biraz daha büyüdü. Annesinin olmadığı bir gün evde kız çocuğunu alıp çöle doğru gittim. O zaman bir şeyden haberi yoktu. Yaşı büyük olduğu için gömmek için büyüktü. Onun için onu bir uçurumdan atmaya karar vermiştim. Sert kayaların olduğu bir uçuruma geldim. Bir fırsatta kız çocuğu uçurumdan attım. Ama ey Allah'ın resulü iki şeyi unutamıyorum. Çocuğu uçurumdan giderken bana öyle bir baktı ki kızımın o bakışlarını şu an hiç unutamıyorum. Gözümün önünden hiç gitmiyor. Bir de uçurumdan düşerken yavrumun parmakları avucundaydı öyle bir kaydı ki elimden şimdi hala parmakları birbirine sürttüğümde kızımın eli avucumdaymış gibi hissediyorum. Peygamber efendimiz bu durumda o sahabeye bunu bir daha anlat diyordu. Bunlar birer hikâye değil gerçek ve yaşanmış olaylardır. Evet, peygamber efendimiz böyle bir dönemde böyle bir kavme gelmişti. Hz. Ayşe annemiz diyor ki peygamber efendimiz hiç kimsenin önünde ayağa kalkmazdı birisi hariç kızı Fatıma. Kızı Fatıma içeri girdiğinde efendimiz ayağa kalkardı koşardı kızının yanına onu kapıda karşılardı. İslam budur, peygamber budur. Şu anda öyle bir dönemde yaşıyoruz ki gün geçmiyor eşini kızını öldüren bir haber duymayalım. " şeklinde konuştu
"Biz böyle bir dünyaya Allah Resul'ünün hayatını anlatmak üzere görevliyiz"
Göktaş, "Biz böyle bir dünyaya Allah Resul'ünün hayatını anlatmak üzere görevliyiz. Allah u Teala niye son peygamber olarak Hz Muhammed aleyhissalatu vesselam'a gönderdi ondan başka gönderemez miydi? O her şeye yeterdi. Onun gönderdiği Kur'an kıyamet gününe kadar var olacaktır. Bir de son peygamberden sonra bizler varız. Biz şu an peygamberin olmadığı günlerin peygamberleriyiz. Çünkü Allah u Teala da bize bu görevi verdi. Allah sizi vasat, dengeli bir ümmet, adaletli bir ümmet kıldı ki bütün insanlığın üzerine şahit olasınız diye. Kur'an'da kâfirlerin cehenneme atılma sahneleri var. Zebaniler bunlara soruyor? size bir peygamber gelmedi mi? size bir uyarıcı gelmedi mi, böyle bir cehennemin varlığından haberdar edecek birileri gelmemiş miydi? deyip bunları cehenneme atacaklar. Şu an günümüzün kâfirleri cehenneme atıldığında bu sorular onlara da sorulmayacak mı? Elbette sorulacak. Onlara da senin yanında hiç Hz. Muhammed'in as. ümmetinden birisi yok muydu, bu cehennemin varlığından haber veren, dirilişi haber veren, yaptıklarının hesabını vereceğim bir günün geleceğinden haber veren bir uyarıcı yok muydu?. Onun için biz şahid ümmetiz. Onun için kıyamet gününe kadar peygamber gelmemesinin sebebi de bizleriz bizler varız. Bugünün Müslümanları Peygamber siz günlerin peygamberleri olarak görev yapmaktadırlar. Allah u Teâla diyor ki Kur'an-ı Kerim'i biz indirdik ve biz onu koruyacağız. Peygamber Efendimiz aleyhissalatu vesselam diyor ki beni yaratan Allah'a yemin ederim, kıyamet gününe kadar benim ümmetimden ciddi bir grup hep hak üzere olacak, tam hak üzerine olacaktır. O Kur'an'ı anladığı gibi yaşayan ve Allah'ın istediği gibi anlayan bir grup bir, ümmet içinde kıyamet gününe kadar var olacaktır. Sadece kıyamet gününe kadar örnek olacak peygamber efendimiz değil arkadaşları da örnektir. Eşleriyle, kızlarıyla, arkadaşlarıyla, ashabıyla örnek olacaktır. Sadece Kur'an-ı Kerim değil hem Hz peygamber onun ashabı da kıyamet gününe kadar örneklikleri devam edecektir. Onun için Zübeyir bin Avvam'da bunlardan bir tanesidir." ifadelerini kullandı.
"Dünya bu yaptıkları zalimlikler karşısında uyanıyor"
Avrupa'da Kur'an-ı Kerim'in satıldığını görmediklerini söyleyen Göktaş, "İsrailoğulları Hazreti İsa'dan 63 yıl sene önce işgal edildiler. Ondan bugüne kadar en az 2000 yıl devlet olamadılar. Dünyanın çeşitli yerlerinde süründüler çünkü onu hak ettiler. Allah onları kahru perişan edecektir. O kadar korkak ve alçak bir millettirler. Şu an Gazze'de bir binayı yok etmeden, yıkamadan içeri giremiyorlar o kadar korkaktırlar. Şu ana kadar bir yiğidin karşısında çıkıp mücadele edemediler öylesine korkaklardır. Allah'ın izniyle Allah onların yıkılışlarını dağılışlarını bize gösterecektir. Bizler onlar kadar silahlara sahip olmasak ta, en kuvvetli ve zirvede oldukları dönemde çekip gidecekler. Azıcık sıkışınca israil'in tüm havaalanları doluyor kaçıyorlar. Çünkü oturdukları evler bahçeler onlara ait değil. Hırsızlıkla haydutlukla onların evlerine çökmüşler. Bu ev sahiplerini geri döneceklerini biliyorlar. Onun için kaçıyorlar. Dünya bu yaptıkları zalimlikler karşısında uyanıyor. Allah u Teâla öyle Müslümanlara büyük bir rahmet verdi ki dünya bu sebeple uyanıyor. Hiç bu kadar Avrupa'da Kur'an-ı Kerim'in satıldığını görmedik. İslam'a girenler öylesine çoğalıyor. Kimse moralimizi bozmasın. Doğru elbet kıymet kopacak ama iyi günler yaşayacağız ve göreceğiz. Peygamber efendimiz buyuruyor ki’ benim ümmetimin misali yağmur misali gibidir. Başımı daha hayırlı sonu mu daha hayırlı bilinmez. Yani sonu da başı gibi olacak. Eğer bana inanmıyorsanız buyurun gâvurlara sorun. En çok korktuğunuz şey nedir neyden korkuyorsunuz, hepsinin defterinde 1 sırada İslam vardır. Şu an Bu yaşadığımız günler çok iyi günler inşallah daha da iyi günlerde göreceğiz. Ya Rabbi günümüzü günümüzden daha hayırlı evlatlarımızı bizden daha hayırlı insanlar ile diye dua ediyoruz." Dedi.
Program Salih Gül tarafından okunan ilahiler ve yapılan dua ile son buldu. (İLKHA)