Dr. Eşfer Dawaba: Müslümanlar, Kudüs'ün özgürlüğü için mali cihad ve boykot yapmalı

​​​​​​​"Kudüs'ün Özgürlüğü İçin Mali Cihad ve Boykot" adıyla yazdığı kitapta siyonist işgal rejimi mallarının boykot edilmesinin bir zorunluluk olduğunu belirten Dr. Eşref Muhammed Dawaba, Kudüs'ün özgürlüğü için birileri fiili mücadele derken diğer Müslümanların da Mal ile cihad görevini ifa etmeleri gerektiğini vurguladı.

Ekleme: 17.11.2023 16:35:04 / Güncelleme: 17.11.2023 16:36:40 / Röportaj / İstanbul Haberleri
Destek için 

"Dua Yayıncılık" tarafından çevirisi yapılıp yayımlanan kitap ile ilgili İLKHA muhabirine konuşan Dr. Eşref Muhammed Dawaba, "Bugün Gazze'de siyonistlerin yıkıcı saldırılar gerçekleştirdiklerini görüyoruz. Bu çete, Filistin topraklarını işgal etmiştir. Gazze'de çocukları ve kadınları katlediyor, evleri yıkıyor ve yaşlıları öldürüyor. Tüm bunlar yaşanırken maalesef bugün İslam ümmeti sadece izleme pozisyonunda kalıyor. Hâlbuki Filistin'deki Müslümanlar, vatanlarını, ırzlarını ve tüm Müslümanların mukaddesatı olan Mescid-i Aksa'yı korumaya çalışıyorlar. Ümmetin şu an yaşadığı bu gibi durumlarda bizimde bizzat yapmamız gereken sorumluluklarımızın olması gerekiyor. Bugün mali cihad ve ekonomik boykot, dini bir sorumluluk ve insani bir zorunluluktur. Gazze'de tüm ümmet adına mücadele eden bu topluluğu hem kalben hem de fiilen desteklemek zorundayız. Mali cihad ile başlamalıyız. Gücü yeten herkes bu uğurdu infakta bulunmalıdır." dedi.

"Mallarımızla, emeğimizle ve yapabildiklerimizle bu topluluğun yanında duralım"

Allah'u Teâlâ'nın birçok ayetinde mali cihadı beden ile cihattan önce zikrettiğini belirten Dawaba, "Bedeni cihad da ancak mali cihatla mümkündür. Gazze’deki kardeşlerimizle dayanışmak ve onlarla beraber olmak için mali cihattan daha düşük bir şey yoktur. Eğer onlar canlarını bu uğurda feda ediyorlarsa, bizlerin de mallarımızı feda etmekten daha düşük bir seçeneğimiz yoktur. Bu, onların da kendileri ile beraber olduğumuzu, onlara yardım elimizi uzattığımızı ve kendilerini desteklediğimizi hissetmeleri adına önemli bir noktadır. Hazreti Muhammed (Sallalahu Aleyhi Vesellem)'de zaten hadisinde bunların hak üzere olan topluluk olduklarını belirtmiştir. Ortada iki topluluk var. Hak ehli ve batıl ehli. Resûlullah'ın da hadisinde belirttiği hak kesinlikle bu topluluktur. Resulullah (Sallallahu Aleyhi Vesellem) doğru söylemiştir. Bunun tersini söyleyen herkes yalan söylemiştir. Mallarımızla, emeğimizle ve yapabildiklerimizle bu topluluğun yanında duralım." diye konuştu.

"Boykot, kurşun sıkan gerçek bir silah olmasa da ülkelerin ekonomisini harekete geçiren mali bir silahtır"

Gazze'deki halka yönelik başlatılan bu savaş ile birlikte hem İslam hem de Arap ülkelerinin zillet sessizliği içerisinde olduklarını, tek umutlarının halklar olduğunu vurgulayan Dawaba, "Siyonistlerle ilişki içinde olan ülkelerin, siyonist büyükelçilerini kovmalarını bekliyorduk. Yine ülkelerden, 1973 savaşında olduğu gibi boykotun bir çeşidi olarak petrol vanalarını kapatmalarını bekliyorduk. Ancak maalesef bu durumu bu ülkelerden göremedik. Şimdi artık sadece halklardan bir beklentimiz var. Halkları boykota çağırıyoruz. Boykot, imanın en düşük derecesidir. İmanın en düşük derecesi bu ise bunu yapmaktan daha az yapabileceğimiz hiçbir şey yoktur demektir. Boykot silahtır. Kurşun sıkan gerçek bir silah olmasa da ülkelerin ekonomisini harekete geçiren mali bir silahtır. Bundan dolayı çok önelidir. Boykot için özel çaba sarf etmek gerekiyor. Öte yandan boykot bidat da değildir. Resulullah döneminde de boykotu görmekteyiz. Müşrikler, Müslümanlara karşı 3 yıl boyunca bir boykot yürütmüşler ve onları mahallede mahsur bırakmışlardır. Bununla beraber bizler eğer bugün uluslararası ekonomiye bakarsak, şu son dönemlerde Amerika'nın da bu silahı 55'ten fazla zaman ve mekânda kullandığını da görürüz. Siyonistler de boykotu Gazze'deki halkımıza karşı kullanmışlardır. Fransa gibi ülkelerde boykotu kullanmışlardır." şeklinde konuştu.

"Gazze'deki kardeşlerimiz Arap ülkelerinin petrolleri ile öldürülüyorlar"

Bazı insanların maddi olarak nasıl destek verebileceklerini sorduklarını söyleyen Dawaba, "Maddi desteğin en önemli ayağı para desteğidir. Ancak bununla birlikte önemli bir destek de boykottur. Boykot, imanın en düşük derecesidir. Eğer orada kardeşlerin kanlarını feda ediyorlarsa sen de en basit iş olarak siyonistlerin, Amerika'nın ve onların destekçilerinin mallarını ve hizmetlerini almayı terk et. Çünkü senin bu malları alarak verdiğin her kuruş, en basit tabiriyle, Gazze'deki Müslüman kardeşinin kalbine kurşun sıkmandır. Sen de bunu yapma. Bu mesele, dediğimiz gibi imanın en düşük derecesidir. Öte yandan boykot yeni bir şey de değildir. Haşimoğulları, Peygamberimiz (Sallallahu Aleyhi Vesellem) döneminde, Kureyşliler tarafından boykota maruz kalmışlardır. Yine Gandi, İngilizlerle mücadelesinde boykotu kullanmıştır. 1973 yılındaki savaşta da Arap ülkeleri, Amerika'nın siyonistleri açıkça desteklemesinden ötürü petrolü boykot olarak kullanmışlardır. Ancak bugün maalesef, Gazze'deki kardeşlerimiz, Arap ülkelerinin petrolleri ile öldürülüyorlar. Bununla birlikte Gazzeliler ihtiyaç duydukları yakıta da ulaşamıyorlar. Boykot çok faydalı bir meseledir. Bazıları boykottan fayda elde edemizsiniz diyorlar ancak mesele hiçte öyle değildir. Öncelikle boykot, siyonistleri çok rahatsız eden bir meseledir. Onlara zarar veriyor." dedi.

"Boykot, kurumsal olarak ve sürekli yapılmalı"

Bugün siyonistlerin ekonomilerinin felce uğradığını vurgulayan Dawaba, "son olarak şu ifadeleri kullandı:

"Bugün orada 350 bin kişi sivil eylem yapıyor ve bu durum onların ekonomisini olumsuz etkiliyor. Biz boykot ettiğimizde bu oluşan durgunluğu derinleştirmiş oluyoruz. Öte yandan boykot, batı ülkelerinin yumuşak karnıdır. Biz onların bu hassas noktalarına parmak basmak istiyoruz. Batıda ve Amerika'da, siyaseti harekete geçiren şeylerin en önemlisi paradır. Biz de ne zaman ki boykota başlar isek, bunun olumlu yansımaları görecek ve Amerika hükümeti üzerinde baskı kurularak Siyonistlere verdikleri desteği geri çekmelerine sebep olmuş olacağız. Ayrıca boykot, Arapların ve Müslümanların birlikteliği için bir vesiledir. Öte yandan boykot, Arap ve İslam ümmetinin, Amerika ve diğer ülkelerin bayileri olmaktan kurtulması için de bir fırsat kaynağıdır. Böylelikle yerli ticari markalarımızı oluşacaktır ki hem toplumlarımızı hem de ekonomimizi özgürleştirmiş olacağız. Onların esiri olacağımıza kendimiz özgürleştirmek için bir fırsat olarak görelim. Diğer taraftan bu durum hem kendimizde hem de çocuklarımızda milli ve İslami aidiyetin pekiştirilmesi için bir fırsattır. Çocuklarımızda bu malları almayarak öğrenmiş olacaklar ki, bu mallar için ödediğimiz paralar, Filistin'deki kardeşlerimizin kalbine saplanan birer kurşuna dönüşmektedir. Boykot ile ilgili yapacağımız önemli bir çağrıda şudur! Boykot, kurumsal bir şekilde yapılmalıdır. Boykot, uzun soluklu olmalıdır. Bu konuda ne umutsuzluğa kapılalım ne de boykotu zamanla küçümseyelim. Sürekli şiarımız olsun. Herkes sürekli olarak gücü yettiğince boykota devam etsin." (İLKHA)