Siyonist terör çetesinden Şifa Hastanesi'ne baskın SOYKIRIMCI TERÖRİSTLER!

Siyonist terör şebekesi tüm dünyanın gözü önünde soykırım yapmaya devam ediyor. Hiçbir ayrım gözetmeden katliam yapan asker kıyafetli teröristler, Gazze Şeridi'ndeki Şifa Tıp Merkezi'ni bastı. Gazze Medya Ofisi Genel Müdürü İsmail es-Sevabite, işgalci katillerin, Şifa Hastanesi'nin Gazze'deki direnişin sevk ve idare merkezi olduğunu ispat etmeye çalıştığını ancak bunda başarısız olacağını dile getirdi. Sevabite, "İşgal güçlerinin, hastaneye silahlar sokarak belirli şekilde düzenleyip görüntülerini çekeceği" tahmininde bulundu.

Ekleme: 16.11.2023 04:00:00 / Güncelleme: 16.11.2023 04:01:01 / Dünya
Destek için 

Ankara

Terör rejiminin sözde Ordu Sözcüsü Avichay Adraee, X platformundan yaptığı paylaşımda, Şifa Tıp Merkezi'nin belirli bir bölüme yönelik askeri operasyon yürüttüklerini belirtti. Adraee, operasyonun hastane içindeki vatandaşları, sağlık ekiplerini ve hastaları hedef almadığını öne sürdü. Operasyon öncesinde hastane müdürlüğüne konunun iletildiğini dile getiren Adraee, operasyon öncesinde hastaneden hasta ve sığınanlardan boşaltılması yönünde çaba gösterildiğini iddia etti.

SİLAH ATIŞLARI BAŞLADI

Al-Jazeera televizyon kanalı canlı yayında telefonla bağlandığı Şifa Hastanesi Müdürü Münir el-Berş, hastaneye yönelik silah atışlarının ve bombardımanın sürdüğünü belirtti. El-Berş, "Şayet hayatta kalırsak, görevimizi sürdüreceğiz, şayet şehit olursak cennette buluşuruz." ifadelerini kullandı. Hastane içinden canlı yayında telefon konuşmalarına katılan siviller, saldırılardan dolayı, pencerelerden uzakta hastanenin iç koridorlarında kalmayı sürdürdüklerini kaydetti.

ŞİFA HASTANESİ MÜDÜRÜ: BENİ TUTUKLAMAK, ÖLDÜRMEK İSTİYORSANIZ HAZIRIM AMA İŞ BİRLİĞİ YAPMAM

Al-Jazeera televizyon kanalının, Gazze'deki Şifa Hastanesi'nden aralıksız canlı telefon bağlantıları sırasında Hastane Müdürü Dr. Munir el-Berş ile siyonist bir subay arasında geçen konuşma dikkat çekti. Spikerin ses kalitesinin düşüklüğünden dolayı bazı diyalogların tam anlaşılmadığını iletmesi üzerine Dr. Berş, işgalci subayla arasında geçen telefon görüşmesini aktardı. Berş, "Ben her gün yaralılarla burada muhatap oluyorum ve şehitleri görüyorum, onlara nasıl güvenebilirim. Onlara güven olmaz." dedi. Siyonist subayın kendisinden aşağı inmesini ve komutanıyla görüşmesini istediğini belirten Berş, "Bu konu siyasi bir alan, ben doktorum. (israil askerleri) Aşağıda bodrum katında bir şeyler yapıyorlar ne yaptıklarını bilmiyorum." şeklinde konuştu.

Telefon görüşmesinde subayın, aşağı inmesi için kendisini ikna etmeye çalıştığını aktaran Berş, görüşmeye ilişkin şunları söyledi: "Beni hastalarımın arasından alıp tutuklamak ya da öldürmek istiyorsanız sorun yok hazırım ama iş birliği yapmam. Ancak onun yanına inip, istediği konuda onunla iş birliği yapmamı istemesi bunu kabul etmem. Subay, daha önce kafasında planlamış olduğu şeyi yapmak istiyor. Öncesinde kurguladığı olaylar ya da oraya koyduğu bir şeyler olabilir. Önceden hazırladığı bir kurguyu yanına yalancı bir şahit tutarak oynamak istiyor. Bodrumda neler hazırlıyorlar, gürültü yapıyorlar ne yapmak istiyorlar bilmiyorum. Yanında yalancı bir şahit olmasını istiyor, 'sonra şunları bulduk bunları bulduk' diyecekler. Çekim yapıp, görüntüyü medyada kullanmak üzere nasıl bir kurgu ve planla hazırlayıp ne yaptıklarını bilmiyorum."

 

ŞİFA HASTANESİ YÖNETİMİ: SALDIRI SIRASINDA HASTANEDEN TEK KURŞUN ATILMADI

Gazze Hastaneler Genel Müdürü Muhammed Zakkut, işgal güçlerinin, Gazze'de binlerce yaralı ile yerinden edilmiş sivilin bulunduğu en büyük sağlık tesisi Şifa Hastanesi'ne düzenlediği baskınla ilgili Al Jazeera televizyonuna açıklamada bulundu. "israil ordusunun Şifa Hastanesi'ne düzenlediği baskında hastane içinden tek kurşun bile atılmadı." diyen Zakkut, işgalci barbarların, hastanenin çıkışının "güvenli" olduğunu iddia ettiği koridordan çıkanlara doğru ateş açtığını belirtti. Zakkut, "İşgal ordusu, askerlerinin Şifa Hastanesi'ne girmesinin kendisi için bir zafer olacağına inanıyordu ancak direnişin varlığına dair herhangi bir kanıt bulamadı." ifadelerini kullandı. Filistinli yetkili, işgal güçlerinin Şifa Hastanesi'ndeki cerrahi ve acil durum binalarına baskın düzenlediğini ayrıca acil servise girdiğini ve hastanenin bodrumunda arama yaptığını aktardı.

"ŞİFA KOMPLEKSİ'NDEKİ KİŞİLERİN HAYATLARINDAN TAM SORUMLU OLAN İŞGAL GÜÇLERİDİR"

Filistin Sağlık Bakanı Mey Keyle, Gazze Şeridi'ndeki Şifa Hastanesi'nde sağlık personeli, hastalar ve yerinden edilmiş sivillerin hayatlarından işgal güçlerinin sorumlu olduğunu belirtti. Filistin haber ajansı WAFA'nın haberine göre, Keyle, "İşgal güçlerinin Gazze'deki Şifa Tıp Kompleksi'ni kuşatarak, bombalayarak insanlığa ve sağlık personeline ve hastalara karşı yeni bir suç işlediğini" söyledi.

GAZZE HÜKÜMETİ: ŞİFA HASTANESİ'NİN BASILMASI SAVAŞ SUÇUDUR

Gazze Medya Ofisi Genel Müdürü İsmail es-Sevabite, "israil, Şifa Hastanesi'nin direnişin sevk ve idare merkezi olduğunu ispat edemeyecek." dedi. Sevabite, işgal güçleri tarafından Şifa Hastanesi'ne baskın düzenlenmesinin bir savaş suçu olduğunu söyledi. İşgalci katillerin, Şifa Hastanesi'nin Gazze'deki direnişin sevk ve idare merkezi olduğunu ispat etmeye çalıştığını ancak bunda başarısız olacağını dile getiren Sevabite, "İşgal güçlerinin, hastaneye silahlar sokarak belirli şekilde düzenleyip görüntülerini çekeceği" tahmininde bulundu. Sevabite, Şifa Hastanesi'ne ilişkin yaptıkları girişimleri, şöyle anlattı: "Birkaç gün önce tüm uluslararası örgütlere ve Kızıl Haç'a Şifa kompleksindeki yaralıların kurtarılması için çağrıda bulunduk, ancak onlar yanıt vermeyi reddettiler ve kendilerini işgalin hedefleriyle aynı hizaya getirerek olup bitenlerin sorumluluğunu üstlendiler."

"HER GÜN BİR HURMANIN YARISINI YİYORUM"

Al-Jazeera'nın hastaneden kesintisiz süren telefon bağlantısına katılan Ahmed adlı bir sivil vatandaş ise spikerin "yeme içme konusunu nasıl yapıyorsunuz" şeklindeki sorusuna karşılık, "Yanımda birkaç hurma var her gün bir hurmanın yarısını yiyorum." şeklinde cevap verdi. Daha önce Sağlık Bakanlığı Facebook sayfasına yazan Bakanlık Sözcüsü Eşref el-Kudra, "israil işgali, iki saat boyunca şiddetli bombardıman ve yoğun silah atışlarını sürdürerek, Şifa Tıp Merkezi'ni dört bir yandan kuşattıktan sonra burada bulunan herkesi ölüm çemberine sokuyor." ifadesini kullandı. Kudra, Şifa Hastanesi içinde 1500 kişilik sağlık ekibi ve 7 bin kadar sığınmacı olduğuna dikkat çekti.

HAMAS, ŞİFA HASTANESİ SALDIRISINDAN BİDEN VE YÖNETİMİNİ SORUMLU TUTTU

HAMAS, işgal güçlerinin Filistinli silahlı direnişçilerin olduğunu iddia ettiği Şifa Hastanesi'ne düzenlediği baskınla ilgili yazılı açıklamada bulundu. Açıklamada, "İşgal ordusunun Şifa Hastanesi'ne saldırısının yansımalarından, sağlık personelinin ve binlerce yerinden edilmiş insanın maruz kaldığı olumsuzluklardan tamamen işgal rejimini, Biden ve yönetimini ve uluslararası toplumu sorumlu tutuyoruz." ifadelerine yer verildi. Hastaneye düzenlenen baskında katliam yapılmasına karşı uyarıda bulunulan açıklamada, "Dördüncü Cenevre Sözleşmesi tarafından korunan bir sağlık tesisine karşı işlenen bu iğrenç suçun sonucu olarak işgal liderleri ve onlarla işbirliği yapan herkes, çocukları, hasta ve savunmasız sivilleri öldürmekten sorumlu tutulacaktır." denildi.

Açıklamada ayrıca şu ifadelere yer verildi: "Birleşmiş Milletlerin sessizliği, birçok ülke ve rejimin başarısızlığı, Filistin halkımızı topraklarına ve meşru ulusal haklarına sahip çıkmaktan caydırmayacak. Halkımıza onları ve haklarını tüm gücümüzle savunmaya devam etme sözümüzü sürdüreceğiz. İşgal, işlediği suçların, çocuklarımıza, kadınlarımıza, kutsallarımıza yönelik saldırılarının bedelini ağır bir şekilde ödeyecektir."  AA

Siyonist teröristler çevresini bombalamıştı

KUDÜS HASTANESİ TAHLİYE EDİLDİ

Filistin Kızılayı, abluka altındaki Gazze Şeridi'nin kuzeyinde yer alan Kudüs Hastanesindeki hastalar, aileleri ve sağlık çalışanlarının tahliye edildiğini bildirdi.

Kudüs

Filistin Kızılayından yapılan yazılı açıklamada, işgal güçlerinin çevrede devam eden bombardımanının, içeridekilere ateş açmasının, elektriğin tamamen kesilmesinin, su ve yiyeceklerin tükenmesinin, hastanedeki herkesin hayatını tehdit ettiği belirtildi. Tüm bu nedenlerden dolayı Kudüs Hastanesinde tedavinin imkansız hale geldiği ve yaralıların, tıbbi malzeme, ilaç ve yakıt sıkıntısı çeken güneydeki hastanelere nakledildiği ifade edilen açıklamada, şunlar kaydedildi: "Zorlu ve tehlikeli bir gündü. Bugün, hastanenin başına gelen trajik durum nedeniyle Kudüs Hastanesinde mahsur kalan hastalar, onları aileleri ve sağlık ekiplerini tahliye etmeyi başardık. Tahliye, tıbbi ve insani yardım malzemelerinin hastaneye ulaşmasının engellendiği 10 günden fazla süren kuşatma sonrasında geldi."

Kudüs Hastanesindeki hastalar ve sağlık çalışanlarının tahliyesi için dün Uluslararası Kızılhaç Örgütü eşliğinde Gazze'nin güneyinden bir konvoy kuzeye hareket etmişti. Bölgedeki çatışmalar nedeniyle konvoy bölgeye giremeyerek tahliyeyi gerçekleştirememiş ve Gazze'nin güneyine geri dönmüştü.

"TAM SORUMLU OLAN İŞGAL GÜÇLERİDİR"

Filistin Sağlık Bakanı Mey Keyle, "Şifa Kompleksi'ndeki sağlık personelinin, hastaların ve yerinden edilmiş kişilerin hayatlarından tam sorumlu olan işgal güçleridir." dedi.

FİLİSTİN KIZILAYI: KUDÜS HASTANESİ'NDEN HASTALARI VE SAĞLIK EKİPLERİNİ ÇIKARDIK

Filistin Kızılayı, Gazze Şeridi'nde kendisine bağlı olan Kudüs Hastanesi'nden hasta ve sağlık ekiplerinin zorunlu olarak çıkarıldığını duyurdu. Filistin Kızılayından yapılan yazılı açıklamada, "Hastaları ve ailelerini, sağlık ekiplerini, hastaneden çıkarmak zorunda kaldık, tehlikelerle dolu zor bir gündü." ifadeleri kullanıldı. Hastanenin boşaltılması işleminin işgal güçleri tarafından 10 günden fazla abluka altında kaldıktan sonra gerçekleştiği belirtilen açıklamada, işgalcilerin ablukası sırasında hastaneye tıbbi malzeme ve insani yardım desteklerine engel olunduğu vurgulandı.

Abluka sırasındaki duruma ilişkin, "Elektriklerin kesik olması, su ve hastalara verilen yiyeceklerin tükenmesi dışında, hastanede bulananlara ateş açılması ve çevresinin sürekli bombalanması gibi tehlikeli bir sürecin ardından gerekli tıbbi bakım ve hizmetin sürmesi imkansız hale gelmişti." bilgisi paylaşıldı. Açıklamada, hastaların tedavileri için Gazze Şeridi'nin güneyindeki hastanelere nakil işleminin sürdüğüne dikkat çekildi. Filistin Kızılay Cemiyetinden cuma günü yapılan açıklamada, yakıtın bitmesiyle elektriklerin kesilmesinin ardından Kudüs Hastanesi'nin hizmet dışı kaldığı duyurulmuştu.  AA

 

UNICEF:

GAZZE'DE 4 BİN 600'DEN FAZLA ÇOCUK ÖLDÜRÜLDÜ

UNICEF, 7 Ekim'den bu yana Gazze'de 4 bin 600'den fazla çocuğun öldürüldüğünü, yaklaşık 9 bin çocuğun da yaralandığını açıkladı.

Haber Merkezi

UNICEF İcra Direktörü Catherine Russell, "Bugün çocuklarla, aileleriyle ve UNICEF çalışanlarıyla görüşmek üzere Gazze Şeridi'ni ziyaret ettim. Gördüklerim ve duyduklarım çok yıkıcıydı. Defalarca bombardımana, kayıplara ve yerlerinden edilmeye katlandılar. Şeridi'nin içinde Gazze'deki bir milyon çocuğun başvurabileceği güvenli bir yer yok." dedi. Russell "Çatışmanın tarafları çocuklara karşı ağır ihlaller gerçekleştiriyor. Bunlar arasında öldürme, sakatlama, adam kaçırma, okullara ve hastanelere saldırılar ve insani yardıma erişimin engellenmesi yer alıyor. Bunların hepsi UNICEF tarafından kınanıyor. Çok sayıda çocuk kayıp ve yıkılan binaların ve evlerin enkazı altında gömüldüğüne inanılıyor. Bu, yerleşim yerlerinde patlayıcı, silah kullanımının trajik bir sonucu." ifadelerini kullandı.

"Gazze'de 4 bin 600'den fazla çocuğun öldürüldüğü, yaklaşık 9 bininin de yaralandığı bildiriliyor." diyen Russell, "Han Yunus’taki Al-Nasr hastanesinde sığınma ve güvenlik arayan hastalarla ve yerinden edilmiş ailelerle görüştüm. 16 yaşında bir kız çocuğu hastane yatağında bana mahallesinin bombalandığını anlattı. Hayatta kaldı ama doktorlar bir daha asla yürüyemeyeceğini söylüyor. Hastanenin yenidoğan koğuşunda, doktorlar makineleri yakıt olmadan nasıl çalıştırabileceklerinden endişe ederken minik bebekler kuvözlerde hayata tutunuyordu. Gazze'de bulunduğum süre içerisinde, tehlike ve yıkımın ortasında çocuklara yardım etmeye devam eden UNICEF çalışanlarıyla da görüştüm. Savaşın çocukları üzerindeki etkisine, öldürülen aile üyelerine ve defalarca nasıl yerlerinden edildiklerine dair yürek burkan hikâyelerini benimle paylaştılar. Personelimiz ve aileleri de dahil olmak üzere pek çok insan artık çok az su, yiyecek veya yeterli temizlik hizmetinin bulunduğu aşırı kalabalık barınaklarda yaşıyor; bu koşullar hastalık salgınlarına yol açabilir." (İLKHA)