HÜDA PAR Sözcüsü ve Batman Milletvekili Serkan Ramanlı, Meclis'te düzenlediği basın toplantısında, siyonist işgal rejiminin Gazze Şeridi'ne yönelik katliam ve soykırımına tepki gösterdi.
Bir aydan fazla bir süredir siyonist işgal rejiminin Gazze'de yaptığı katliamın konuşulduğunu belirten Ramanlı "10 binden fazla insan katledildi, şehit edildi. Maalesef bunların çoğu çocuk ve kadın… Dünya bu katliama halen sesini yükseltmiş ve müdahale etmiş değil. Acaba dünyanın bu katliama ses çıkarması ve bu zalimlere dur demesi için daha kaç bin insanın ölmesi gerekiyor. Daha kaç bin çocuğun katledilmesi, kaç bin kadının enkaz altından çıkarılması gerekiyor? Kaç mahallenin yok edilmesi gerekiyor? Kaç binanın yerle bir edilmesi gerekiyor?" diye sordu.
"Hükümetler bu zulme 'dur' diyebilecek adımları atmalı"
"Bu utanç bütün insanlığın utancıdır. Dini, dili hiç fark etmeksizin." diyen Ramanlı "Herkes bu utancın bir ortağıdır ve bizler maalesef elleri kolları bağlı bir biçimde Müslüman kardeşlerimizin bir kıyımdan geçirilmesine sadece ve sadece sessiz sedasız seyirci kalıyoruz. Bakmakla da yetinmiyoruz. Hükümetlerimiz bu zulme 'dur' diyebilecek adımları atmak yerine, Filistinli kardeşlerimizle dayanışmasını en gür şekilde ifade etmek yerine maalesef hâlâ siyonistlerle ticari ve diplomatik ilişkilerini devam ettiriyor. Siyonistler, Müslüman kardeşlerimizi susuz, elektriksiz, gıdasız ve tıbbi malzemeden yoksun bıraktıkları halde, halen bizlerin limanlarından, bizlerin aracılığıyla siyonistlere sebze, meyve, yakıt desteği aralıksız sürüyor. Eğer biz Müslüman kardeşlersek eğer biz gerçekten mazlumun yanındaysak silahımızla, tankımızla, topumuzla bu zulme dur diyemiyorsak hiç olmazsa zalimi bu zulmünden vazgeçirecek yaptırımlar yapalım istiyoruz." dedi.
"Siyonist işgal rejimine yakıt ve gıda Türkiye'den mi gidiyor"
Siyonist işgal rejimine ait savaş uçakları için yakıtın Türkiye'den gönderildiği iddialarına ilişkin ise Ramanlı "Geçtiğimiz hafta gündeme getirmiştik ama halen kamuoyu nitelikli bir biçimde, doyurucu bir biçimde bilgilendirilmedi. Gerçekten de siyonistlerin kardeşlerimize attığı bombaların kullanıldığı uçakların yakıtları ülkemizden mi gidiyor? Yoksa gitmiyor mu? Halen kardeşlerimizi açlığa, susuzluğa mahkûm eden siyonist rejimin gıdası bizim ülkemiz üzerinden mi gidiyor yoksa gitmiyor mu? Kamuoyu bu konuda bilgilendirilmelidir." ifadelerini kullandı.
"Ülkemizin siyonistlerin güvenliğini daha fazla sağlamasını istemiyoruz"
Adana İncirlik Üssü'nde, işgal rejimi ve destekçisi ABD'yi telin programına yönelik saldırıya da tepki gösteren Ramanlı "Geçtiğimiz hafta sivil toplum kuruluşları, öteden beri sadece siyonistlerin ve onun azmettiricisi ve büyük ortağı ABD'nin güvenliğini sağladığını düşündüğü İncirlik Üssü'nün kapatılması için bir farkındalık etkinliği oluşturmaya gittiler. Türkiye'nin dört bir noktasından, onlarca şehrinden, yüzlerce kilometre uzaktan araçlarla, konvoylar eşliğinde İncirlik Üssü'nün kapatılması talebini yerinde ifade etmek istediler. Ama karşılaştıkları manzara tazyikli su, göz yaşartıcı bomba çoluk çocuğun, kadının orada adeta mağdur edilmesi oldu." dedi.
"Bizler ülkemizin daha fazla siyonistlerin güvenliğini sağlama konusunda bir pozisyon içerisinde olmasını istemiyoruz." diyen Ramanlı "Halkımız da istemiyor. Öyle inanıyoruz ki bizim Filistin konusundaki hassasiyetimizin daha fazlası hükümetimizde var. Sayın Cumhurbaşkanı'nda var. Ama bunun artık somut adımlara dönüşmesinin vakti geldi de geçiyor. Ne zamana kadar somut adım atmaktan imtina edeceğiz. Gazze'de öldürülecek bebek kalmayıncaya kadar mı? Gazze'de katledilecek kadın kalmayıncaya kadar mı? Gazze'de yıkılacak bina kalmayıncaya kadar mı? Müdahale etmeyi, insani yardım koridoru oluşturmayı ve siyonistleri zulümlerinden caydırmak için askeri ve ticari yaptırımları ne zaman gündemimize alacağız? Bütün bir halk ve millet olarak sesimizi meşru dairede, yasal çerçevede ve en gür sesle dile getirmeye çalışıyoruz. Bunda kararlıyız ve devam da edeceğiz." şeklinde konuştu.
"Barışçıl protestoların gözaltıyla sonuçlandığı bir ülke istemiyoruz"
İşgalci ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken'ın 5 Kasım'da Türkiye'yi ziyaret ederek Dışişleri Bakanı Hakan Fidan ile görüşmesini de değerlendiren Ramanlı "Siyonistlerin en büyük hamisi olan ABD'nin büyükelçisi ülkemize geldi. Bu ziyareti protesto eden aktivistlerin gözaltına alınması gibi bir utançla karşılaştık. Barışçıl gösterilerin, barışçıl protestoların gözaltıyla sonuçlandığı bir ülke istemiyoruz. Bizim istediğimiz, kardeşlerimizi acımasızca katleden siyonistlere yaptırım uygulanmasıdır. Somut adımların atılmasıdır." ifadelerini kullandı.
"Gazze, Filistin savunmasının son kalesidir"
"Hükümete çağrımızı bir kez daha yineliyoruz. Gazze, Filistin savunmasının son kalesidir." diyen Ramanlı "Ramallah'tan, Batı Şeria'dan işgale karşı etkili bir direniş göstermelerini artık hiç kimse bekleyemez. Bir mahalleden diğer mahalleye gitmek için bile siyonistlerden izin almak zorunda kalan Filistin yönetiminin, bu işgale karşı net tavır sergilemesini de mücadele etmesini de beklemek ham bir hayalciliktir. Bugün bağımsızlığını ve toprak bütünlüğünü Filistin Devleti içerisinde koruyabilen yegâne alan Gazze'dir. Yegâne hükümet HAMAS'tır. 57 İslam ülkesi var, Filistinli kardeşlerimize neredeyse hiçbiri bir tas su bile verecek kudret ve iradede değildir." dedi.
"Türkiye'den talep edilen tek şey masumların katledilmesinin önüne geçmek"
Gazze Şeridi'ndeki Ürdün Sahra Hastanesi'ne paraşütlerle acil tıbbi malzeme ve ilaç yardımı ulaştırıldığını da belirten Ramanlı "Geçen gün Ürdün Kralı'nın talimatıyla Ürdün'ün finanse etmiş olduğu hastaneye tıbbi yardımların paraşütlerle atılması gündeme geldi. Türkiye bundan kat be kat fazlasını yapabilecek durumdadır. Bu imkâna sahiptir. Kimse Türkiye'den ve hükümetimizden Mehmetçiğini Gazze'ye götürüp siyonistlerle savaştırmasını istemiyor. Filistinliler bile bunu istemiyor. Talep edilen tek şey masumların katledilmesinin önüne geçmek, işgali durdurmak ve biraz olsun oradaki 2 buçuk milyon insanın nefes almasını sağlamaktır. Bunu bile yapamıyorsak o zaman insanlık nerede, kardeşlik nerede, Müslümanlık nerede diye sormamız gerekiyor." ifadelerini kullandı.
"HAMAS'ın etkisizleştirilmesi demek Filistin'deki son kalenin düşmesi demektir"
HÜDA PAR Sözcüsü ve Batman Milletvekili Serkan Ramanlı, Meclis'te düzenlediği basın toplantısının ardından gazetecilerin sorularını yanıtladı.
İşgalci ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken'ın Türkiye'yi ziyaret ederek Dışişleri Bakanı Hakan Fidan ile görüşmesine dair Ramanlı, "ABD Dışişleri Bakanı'nın bölge turuna çıktığını hepimiz biliyoruz. Pek çok ülkedeki mevkidaşlarıyla görüştü. Bu kapsamda Türkiye'ye geldi, tabii görüşmenin içeriği basınla paylaşılmadı. Ortak bir basın toplantısı düzenlenmedi. Görüşmenin içeriğine dair net bir bilgiye sahip değiliz. Ama eğer basında dolaşan bilgiler doğruysa Gazze'nin insansızlaştırılması, parçalanması, HAMAS'ın etkisizleştirilmesi demek Filistin'deki son kalenin düşmesi demektir. Bu plana her kim aracılık eder, kolaylaştırıcı rol üstlenir ise bilsin ki Filistin davasına apaçık ihanet ediyordur. Çünkü orada kendi vatanını, kendi toprağını, kendi insanını işgale karşı koruyan bir yönetim var. Sayın Cumhurbaşkanı'mızın da ifade ettiği gibi bir mücahit grubu var. Adeta bizim Kurtuluş Savaşı'nı verdiğimiz Kuvay-ı Milliye kuvvetlerinden farksız bir güç var. Bu şekilde değerlendirmek lazım. Kendi vatanını, kendi toprağını, kendi insanını koruyan insanlara adeta sırtından hançerleyecek bir pozisyonda kimsenin yer almaması gerekiyor." şeklinde konuştu.
"Ödeme sistemleri bir biçimde siyonistlere akıyorsa bunu engellememiz gerekiyor"
Vatandaşların ABD ve siyonist menşeili Mastercard ve Visa'yı boykot ederek yerli ödeme yöntemi Troy'u kullanması ile ilgili soruya ise Ramanlı, "Hem İslam ülkelerinde hem de dünyanın geri kalanında halklar hükümetlerinden daha fazla öndedirler. İnsani açıdan da inisiyatif geliştirme açısından da bugün itibariyle dünyadaki bütün devletler kendi milletlerinin çok gerisine düştüler. Bu kapsamda Türkiye'de de zaman zaman duyuyoruz. Ben de aslında o boykotun bir destekçisi olduğumu ifade etmiştim dün akşam. Şayet bizim bugüne kadar kullanmış olduğumuz ödeme sistemleri bir biçimde Yahudilere, oradan da siyonistlere akıyorsa bunu engellememiz gerekiyor. Eğer alternatif çözümler varsa alternatif sistemler varsa ve bizim harcadıklarımızdan Müslüman kardeşlerimizin kanına girmeyecek sermaye sahiplerine bir akış olacaksa bunu desteklemek lazımdır. Ama bu sistemin henüz tam olarak ne olduğu konusunda benim gibi sanırım kamuoyunun da kafası karışık. Bunun için hükümetin de kamuoyunu aydınlatması gerekiyor. Eğer bu sistem, troy dediğimiz sistem tamamen yerli ve vatandaşın parasını ülkemizde tutacak bir sistem ise siyonistlere hiçbir biçimde bir avantaj, bir kar sağlamıyorsa bunu elbette desteklemek lazım. Bunun arkasında durmak lazım. Bu işin başka bir yönüdür. Biliyorsunuz geçtiğimiz hafta boyunca Türkiye'deki belediyelerin kahir ekseriyeti kendi sosyal tesislerinde hiçbir biçimde siyonistlere destek veren ürünlerin satılmayacağını ilan ettiler. Bu boykota herkes neredeyse katıldı. Birkaç belediye dışında inşallah bütün bir Türkiye bu boykota kalıcı olarak destek verir. Bir daha ülkemizde bebek katillerinin finansörlerini semirmekten uzak dururuz inşallah." ifadelerini kullandı. (İLKHA)