Memur-Sen Konfederasyonu'na bağlı Tarım-Orman Çalışanları Birliği Sendikası (TOÇ BİR-SEN), katil siyonistlerin sadece bombalarla değil, açlıkla ve susuzlukla da soykırım yaptığı Gazze'deki vahşete kör, sağır ve dilsiz kalan Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü'ne (FAO) tepki göstermek ve göreve davet etmek için FAO önünde eylem yaparak basın açıklaması düzenledi.
Eylemde temsili kefenlenmiş bebekler ve bebek biberonların yanı sıra zincirlenmiş ekmek, su damacanası ve patates ile soğan kasaları getirildi. Sık sık sloganların atıldığı eylemde bir an önce vahşetin durdurulması ve ablukanın son bulması istendi.
"Gazze'de insanlık can çekişiyor"
Basın açıklaması TOÇ BİR-SEN Genel Başkanı Hüseyin Öztürk tarafından okundu.
Filistin, 21'inci Yüzyılda tüm dünyanın gözleri önünde, insanlık tarihinin en vahşi soykırımlarından biriyle karşı karşıya olduğunu belirten Öztürk, "Filistin toprakları günlerdir fosfor bombalarıyla hunharca bombalanıyor, Gazze sokakları kan gölüne çevriliyor. İşgalci, katil terör örgütü israil; kundaktaki bebek, çocuk, kadın, yaşlı demeden katlediyor, Filistin’deki sistematik işgale devam ediyor. 9 binden fazla masumun vahşice şehit edildiği, binlerce şehit Filistinlinin ise, hala enkaz altında olduğu Gazze'de, insanlık can çekişiyor. Gazze'de anne ve babalar, öldüklerinde kimin çocuğu olduğu anlaşılsın diye evlatlarının kollarına isimlerini yazıyor." dedi.
"Gazze'de bugün yaşananlar, insanlık tarihinin en utanç verici, kara bir lekesidir"
Öztürk, "Gazze'de bugün yaşananlar, yalnızca günümüzün değil, insanlık tarihinin en utanç verici, kara bir lekesidir. Gazze'de ölenler, sadece bebekler, çocuklar, masumlar, mazlumlar değil, insanlığın ta kendisidir. Müslümanların ve insanlığın kutsal mabedi, ilk kıblemiz, miracımız Mescid-i Aksa bu ahlaksız zulme şahitlik ediyor. Kudüs; terörist israilin kirli ayakları altında eziliyor. 360 kilometrekareye sıkıştırılan Gazze abluka altında ve göçe zorlanıyor. israil, Gazze'de savaş suçu işlemeye devam ediyor. 1940'lı yıllardan bugüne, hep kandan beslenen siyonist israilin, 16 yıldır uluslararası hukuku hiçe sayarak ablukaya aldığı, dünyanın en büyük açık hava hapishanesine çevirdiği Gazze'de kundaktaki bebekler, çocuklar, kadınlar ve yaşlılar başta olmak üzere milyonlarca insan temel gıda, su, ilaç-tıbbi gereçler, akaryakıt ve enerji kaynaklarına erişemiyor. Bu soykırıma seyirci kalan, ses çıkarmayan herkes de bu vahşete ortak oluyor." ifadelerine yer verdi.
"BM mesele Gazze olunca vahşete kör, sağır ve dilsiz kalıyor"
Son 27 gündür süren saldırılarla, kapatılan sınır kapıları, kesilen su ve enerji hatları ile aç bırakılarak ölüme mahkûm edilen Gazzelilerin olduğunu belirten Öztürk, devamında şunları aktardı:
"Birleşmiş Milletlerin akut insani acil durumlar için günde en az 15 litre su gerekli olduğunu açıklamasına rağmen bugün Gazze'de temiz suya erişim neredeyse imkansız. Halkın ekmek ihtiyacını karşılayan fırınlar katillerce bombalanıyor. Un ve yakıt gibi temel ihtiyaçların yetersizliği nedeniyle bomba isabet etmeyen fırınlar dahi bugün ekmek yapamıyor. Gazze'de faaliyette olan tek buğday değirmeni de, elektrik kesintileri nedeniyle kullanılamaz durumda. 7 Ekim'de israilin havadan, karadan ve denizden saldırı başlatarak, 2 milyondan fazla insanı kuşatma altına aldığı Gazze'de, bugün bir soykırım yaşanıyor. Terör örgütü israil, sadece kurşunla, bombayla değil masum insanları açlık ve yoklukla da öldürüyor, vahşice katliam yapıyor, her türlü insani yardımı engelliyor. Gazze'yi tamamen insansız hale getirmeyi ve ele geçirmeyi hedefleyen israil; hastaneleri, okulları, fırınları, ibadethaneleri ve sivil yerleşim yerlerini bombalıyor. Bölgede akan kanın durması, Filistin'den yükselen çığlığın / feryadın susması için ise ateşkes çağrısı yapılmıyor, kamuoyu yanlış bilgilendiriliyor. BM mesele Gazze olunca vahşete kör, sağır ve dilsiz kalıyor, insanlık dışı bu katliamı cılız açıklamalarla geçiştiriyor."
"Gıda güvenliği insan güvenliği için değil midir?"
FAO'yu göreve çağıran Öztürk, "Tarım ve Ormancılık Hizmet Kolunun yetkili Sendikası TOÇ BİR-SEN olarak; görevi 'Herkes için gıda güvenliğini ve insanların gıdaya düzenli olarak erişmelerini sağlamayı amaçlamak' olan, Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütünün (FAO) yetkililerine sesleniyoruz; Gazze'deki çocuklar, kadınlar, yaşlılar, masumlar abluka altında açlık ve susuzluktan inim inim inlerken, temel yaşam ihtiyaçlarına ulaşamazken, su kuyuları, fırınları katillerce bombalanırken, çocuklar açlıkla ve susuzlukla ölüme terk edilirken ve tüm bunlar sizlerin gözleri önünde olurken neden kör ve dilsiz oluyorsunuz. Gıda Güvenliği İnsan Güvenliği için değil midir? Bu sizin göreviniz değil mi? Milyonlarca insanın, sivilin katledilmesi, yerleşim yerlerinin yerle bir edilerek yurtlarından edilmesinin savaş suçu olduğu gibi, bunca mazlumun açlık ve susuzlukla ölüme mahkûm edilmesi de bir insanlık suçudur. Çünkü Filistin'e destek olmak din, ırk, soy, sop değil, insanlık meselesidir. Filistin'de kan ve gözyaşı durmadıkça, israil ve israilin destekçileri kirli ellerini masumların üzerinden çekmedikçe, bölgede barış asla mümkün olmayacaktır." dedi.
"Katil israili ve onu besleyen küresel sermayeyi boykota davet ediyoruz"
Herkesi işgalci siyonistleri besleyen süresel sermayeyi boykot etmeye çağrısında bulunan Öztürk, "Tarım-Orman Çalışanları Birliği Sendikası olarak bu zulme dur demek için buradayız. Bizler buradan, Ankara’dan, Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü önünden Birleşmiş Milletler'e ve Gıda ve Tarım Örgütü'ne sesleniyoruz. Gazze'ye acil olarak bir insani yardım koridoru açılması için, çocuklar, kadınlar, yaşlılar başta olmak üzere tüm sivil halkın can güvenliğinin sağlanması için israilin acımasız saldırılarını bir an önce sonlandırması için güçlü bir tavır ortaya koyun. Unutmayalım ki tarih; insanlığın, insanlık onurunun ve insan haklarının ayaklar altına alındığı, çiğnendiği bu günleri de, bu vahşete sağır ve dilsiz kalanları da kara bir leke olarak yazacaktır. Buradan Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü'nün önünden bir çağrı da milletimize, kurumlarımıza ve özellikle gıda ürünleri ithalatı ve ihracatı yapan firmalarımıza yapıyor, katil israili ve onu besleyen küresel sermayeyi boykota davet ediyoruz. Filistinlilerin ellerinden zorla alınan, çalınan topraklarda üretilen malları ithal etmeyin, marketlerdeki rafları dolduran ürünleri lütfen almayın. Çiftçimizin, üreticimizin mahsullerini kandan beslenen katillere göndermeyin. Elleri, Filistinli kardeşlerimizin kanına bulanmış olan katillerin mallarını lütfen kullanmayın. Katil israile açıkça destek veren firmalara, lütfen güçlü ve devamlı bir boykot uygulayalım. Filistin halkının özgürlüğü için bu boykotun yapılması ve devam ettirilmesi hepimizin vicdani ve insani görevidir. İşgalci ve katil israilin bizlere sattıkları her üründen kazandıkları her bir kuruş, Gazzeli mazlumların başlarına kurşun olarak, bomba olarak yağıyor. Unutmayalım ki; ekonominin en önemli güç olduğu günümüzde, israilin soykırımına ve yayılmacı politikalarına en büyük darbe; ambargo ve boykot ile olacaktır." şeklinde belirtti.
"israil soykırımcı bir terör örgütüdür"
Son olarak Öztürk, "Biz inanıyoruz ki; insanlık adaleti tutup kaldıracak / zalimden hesap soracak. Onun için bir kere daha haykırıyoruz! israil soykırımcı bir terör örgütüdür. Kan ve irinden beslenen bu örgüt elbet yerle yeksan olacak. Kahrolsun israil, kahrolsun israili destekleyen emperyal güçler. Yaşasın adalet, yaşasın insanlık ve yaşasın özgür Filistin." dedi.
Yapılan basın açıklaması sonrası Emekli Memur-Sen Genel Başkanı Ali Küçükkösen'in yaptığı dua ile eylem son buldu. (İLKHA)