Evet; doğrusu Avrupa ve ABD Müslümanları yıllarca uyutmayı başardı. Hem uyuttu ve hem de Müslümanları birbirine ustaca kırdırdı. Bunu da tereyağından kıl çeker gibi yaptı. Ama artık ‘’şapka düştü, kel göründü’’ Müslümanlar uyandı ve uyanan her bir Müslüman, bir diğerinin uyanması için çaba sarf ediyor.
MÜSLÜMANLAR TERÖRİST İMİŞ(!)
Yıllarca dünya halklarına ‘’Müslümanların potansiyel terörist’’ olduğu empoze edildi. Hatta 11 Eylül 2001’de New York’ta vurulan ikiz kuleler dolayısı ile ABD’nin baskısıyla Dünya çapında bir Müslüman avı başlatıldı ve av(!)lanan Müslümanlar için dünyanın değişik yerlerinde gözlerden IRAK yerlerde kuyu zindanlarını andıran yeni zindanlar inşa ettiler. Çünkü Müslümanlar terörist (!) idi ve her terörist gibi (!) bu teröristler de insanlardan tecrit edilmeliydi.
IRAK’TA KİMYASAL YOK-VAR
11 Eylül saldırıları neticesinde bahane arayan ABD, IRAK’ta kimyasal silah (!) olduğunu söyleyerek ve delil(‘)lerini de dünya basınına servis ederek, aldığı ‘’IRAK’a saldırı ve işgal’’ planının alt yapısını hazırladı. ABD büyük devlet? ABD süper güç? O hiç kimseye iftira atmaz(!). Neticede ABD ve müttefikleri IRAK’ı işgal ettiler ve olmayan kimyasalların peşine düştüklerini söyleyerek, ev ev, mahalle mahalle, köy köy her yeri didik didik arayarak asıl hedeflerine, PETROL’e ulaştılar. Bu arada kazara(!) birkaç 100 bin IRAK’lı da öldürüldü. Çünkü onlar potansiyel terörist (!) idi ve hepsi de evlerinde kimyasal silah(!) bulunduruyorlardı.
En azından ABD ve İsrail güdümlü basına bu minvalde açıklama yapıyorlardı. Tabi kimse de kalkıp; ‘’ey ABD ve avanesi, siz SADDAM HALEPÇE’ye kimyasal silah atarken neredeydiniz’’ diye sormuyordu.
SURİYEDE KİMYASAL VAR-YOK
Tarih tekerrürden ibarettir. İşte bugün de SURİYE’de Fesad Esad kendi halkına karşı (bağımsız kaynaklarca) en az 5 kez kimyasal silah kullandı. Ancak IRAK’lı muhalifler ise, bu sayının 12 ile 15 arasında olduğunu söylüyorlar. Zaten Esad’ın son kimyasal katliamından sonra IRAK’a giden BM heyeti, 2000 kişiye yakın insanı katleden silahın kimyasal olduğunu ispatladılar. Dünyanın gözü önünde ve neredeyse canlı olarak izlediğimiz ‘’kimyasal katliam’’ görüntüleri ve eldeki tüm verilere rağmen, ABD ve avanesi zalim Esad’a karşı bir yaptırım ve caydırıcı ders ver(em)iyor.
Bunun altında yatan sebep, ABD senatosunun onayı veya Rusya ile Çin’in Suriye tarafında yer alması değil. Bunun sebebi, İtrail işgal çetesini korumak ve onun işgal ettiği toprakların sınırlarını koruyacak Zalim ESAD gibi bir koruyucunun olmamasıdır. Eğer Esad bu güne kadar ayakta kaldıysa ve ona karşı herhangi bir uluslararası yaptırım uygulanmamışsa, bu İtrail işgal çetesinin işgal ettiği golan tepeleri ve su havzalarının geleceğini tehlikeye atmaması içindir. Zira bu güne kadar ne Zalim Hafız Esad ve nede Zalim oğul Beşar Esad tarafından İtrail işgal çetesine yönelik herhangi bir saldırı ve taarruz olayı olmamıştır.
DÜNYA KAMUOYU KANDIRILIYOR
Evet, basında İsrail ile Esad arasında zaman zaman bazı sürtüşme olaylarının haberi çıkıyor ama aslında bu, sadece kamu-OYUN-u aldatmaya yönelik stratejik bir taktiktir. IRAK’ta olmayan kimyasal için ülkeyi talan eden ve insanları katleden ABD ile avanesi, SURİYE’de ise açıkça ortada olan kimyasalları ise görmüyor; görmek istemiyor ve dünya kamu-OYUN’a da göstermiyor.
Şu kesinlikle bilinmelidir ki, Ortadoğu’da işgal edilen her bir toprak parçası işgal çetesi israil`in rahat etmesi içindir. Hakeza katledilen her bir Müslüman da işgal çetesinin inşa ettiği ‘’yerleşim yerleri’’ için birer tuğla hükmünde ve katledilen Müslümanların kanları da bu tuğlalara harç olarak görülüyor.
MISIRDAKİ DARBENİN AMACI
Mısırda cuntanın yaptığı darbe de yine işgal çetesi israilin işi ve onların yararı için yapıldı. Binlerce Müslümanın katledilmesi, on binlercesinin yaralanması ve bir o kadarının da evlerinden olmasının sebebi, işgal devletinin Filistin’de rahat bir nefes almasını sağlamaktı. Son günlerde Mısırda cuntacıların Filistinlilere ait tünelleri yıkması veya suyla doldurmak suretiyle kullanılamaz hale getirmesi de bu minvalde değerlendirilmeli.
Ayrıca Mısırda cunta yönetiminin israil Siyonistlerinin işgal ettiği sınır ile Mısır arasındaki sınırda bir tampon bölge oluşturması da yine işgal devletinin huzuru ve rahatı içindir.
DAVUL ÇALINARAK BASKIN YAPILMAZ
Günlerce öncesinden SURİYEYE bir hava saldırısı olacağı dünya kamu-OYUN-a duyuruldu ve bu saldırının da kesinlikle Zalim ESAD’a yönelik olmayacağı deklere edildi. Böyle bir durumda ESAD; hem kimyasal silahların yerini, hem vurulması muhtemel askeri birliklerin yerini, hem askeri araç ve malzemelerin yerini ve hem de ESAD ailesinin yıllarca zulmen ve haksız olarak gasp ettikleri SURİYE halkına ait mal ve değerli eşyalarının yerini çoktan değiştirmiştir.
Yani ABD ve avanesi; SURİYE’ye müdahale kararı aldıklarını günlerce önceden duyurmasıyla ESAD’a şunu demek istiyor, ‘’ bak biz geliyoruz ve sen de ona göre tedbirini al’’. Ve doğrusu da şu ana kadar Zalim ESAD gerekli tedbirlerini almıştır. Yani ‘’atı alan Şam’ı çoktan geçmiştir.’’
SUUDİ AMERİKANIN DURDUĞU YER
Mısırda yapılan darbe ve yaşanan katliamlara karşı, Arap yarımadasındaki kukla yöneticiler tarafından alkış tutuldu ve katledilen Müslümanların kanı mezkûr Karun yöneticiler tarafından görmezden gelindi. Hatta cuntacılara milyar dolarlara varan karşılıksız hibe yardımı yapıldı. Yapılan yardımlar cuntacı kuklaların kasasını ve kesesini doldururken, katledilen mazlumlar da yerin altını doldurup taşırdı. Yani SUUDİ AMERİKA ve BAE cuntacılara verdikleri Petro-dolarlar dolayısıyla, İTRAİL sınırına bir güvenlik duvarı oluşturdular ve arta kalanı ile de mazlumlara kurşun ve balta olarak geri döndü.
Aynı Karun kuklalar, SURİYE olayında ise, Zalim ESAD’a karşı tavır aldılar. Zira Firavun ABD; AB ve BM onların ipini bu yönde çekmişlerdi.
KRAL ÇIPLAK
Ama ALLAH’A c.c. şükürler olsun ki, başta Müslümanlar ve dünyanın herhangi bir yerinde yaşayan Ehl-i İnsaf halklar; ABD, AB ve BM’e karşı uyandı. Herkes kimin terörist ve kimin katil olduğunu gördü. Ve yine herkes kimin terörü körükleyen ve kimin katillerin yanında yer aldığını gördü.
Artık dünya mazlumlarının ‘’KRAL ÇIPLAK’’ demesi an meselesidir. Mazlum ve Mustazaf Müslümanların da Vahdet ve İttihadı an meselesidir İnşaallah.
Vahdet ve İttihadı yakınlaştıracak dualarınızı esirgemeyin.
Allah’ım!
Uyuyan Müslümanları uyandır. Uyananlara da şuur nasib et ve Müslümanlara zulmeden zalimlerin tahtlarını yerle yeksan et.
Fi Emanillah WESSELAM
ŞAHABETTİN ER /doğruhaber