Yeni eğitim öğretim yılının başlamasına sayılı günler kala Eğitim-Bir-Sen Elâzığ 1 No’lu Şube Başkanı İbrahim Bahşi, mevcut müfredata ilişkin açıklamalarda bulundu.
Yeni bir anayasa gibi yeni bir eğitim müfredatının da gerekli olduğunu belirten Bahşi, medeniyet ve inanç değerlerimizle çatışan bir müfredatla teknolojik olarak ilerleyen Batı’yı yakalamanın mümkün olmadığını kaydetti.
"Eğitim sistemimiz de maalesef kanunlarımız gibi ithal"
Kanunlarımız gibi eğitim-öğretim müfredatımızın da ithal olduğunu belirten Bahşi, "Milli eğitim sistemimizi değerlendirdiğimiz zaman, ülkemize John Dewey gibi eğitimciler gelerek bir eğitim modeli ortaya koymuşlar. Bazı anlaşmalar gereği eğitim sistemimiz de maalesef kanunlarımız gibi ithal. Tam anlamıyla milli ve yerli bir eğitimden bahsetmek mümkün değil. Sistem olarak temelleri tamamen yabancılar tarafından atılmış bir eğitim modeli var." şeklinde konuştu.
"Şu anda bilimsellikten uzak, bugünün dünyasıyla bilimsel anlamda yarışamayan bir eğitim modeli var"
Mevcut eğitim-öğretim müfredatının bilim dünyasından uzak Batı medeniyetiyle yarışamayan bir eğitim müfredatı olduğunu belirten Bahşi, eğitimciler olarak yeni bir eğitim müfredatının gerekli olduğunu sürekli dile getirdiklerini aktardı.
Bahşi, "Bizim sendika olarak talep ettiğimiz şey yerli ve milli bir eğitim sistemimizin olması. Bunu sürekli dile getiriyoruz. Daha önceki yıllarda bakanlık bu konuda bizi umutlandıran bir açıklama yaptı. Biz de o dönem değerlerimizle barışık bir müfredat oluşturulması için komisyonlar oluşturduk. Ders kitaplarında kültürümüz ve medeniyetimizle bağdaşmayan resimlerin, kelimelerin çıkarılması gibi şeylerle kalındı. Tabiri caiz ise sistemin sadece tozunu alan bir çalışma oldu. Eğitim sisteminin felsefesi açısından köklü değişiklikler yapılmadı. Genel anlamda eğitim sisteminin yerli ve milli bir eğitim sistemi olmasını talep ediyoruz. Şu anda mevcut rejimin koruyucusu, bilimsellikten uzak bugünün dünyasıyla bilimsel anlamda yarışamayan, geride kalan bir eğitim modeli var." dedi.
"Ülkelerin gelişmişlik düzeyi eğitimde yakaladığı kaliteyle ölçülüyor"
Milli ve manevi değerlerimizle barışık, bilimsel anlamda üretken bir eğitim modeline ihtiyacımız olduğunu ifade eden Bahşi, "Kendi kökleriyle gönül köprüsünü tekrar kuracak bir taraftan da bugünün teknolojisini üretebilecek, analiz yapan, sorgulayan, bilimsel bir eğitim sisteminin yürürlüğe girmesi Türkiye yüzyılının en önemli hedefi olması gerekiyor. Ülkelerin gelişmişlik düzeyi eğitimde yakaladığı kaliteyle ölçülüyor. Hem ekonomide hem sanayide hem teknolojide bilimsel anlamdaki bütün unsurların kilitlenip sorun olarak buluştuğu yer eğitim. Sistemimizi yeniden gözden geçirerek topyekûn bir müfredat değişikliği yaparak merkezine manevi değerlerimizi alan bilimsel anlamda Mevlana’nın pergel metaforundaki gibi bir ayağı sabit değerler üzerinde diğer ayağıyla da dünyayı saracak bir eğitim modeli gerçekleştirmemiz gerekiyor." diye konuştu.
"Yeni bir anayasa kadar, yeni bir müfredat da gerekli"
Yeni bir anayasa kadar, yeni bir milli eğitim müfredatının olmasının gerektiğini ifade eden Bahşi mevcut müfredatın adeta derin bir el tarafından korunduğunu belirtti.
Bahşi, "Yeni yapılacak bir anayasa kadar önemli bir konu. Bu konunun önemsenmesi gerektiğine ve en kısa zamanda yeni bir müfredat yapılması gerektiğine inanıyoruz. Kırmızı kitap gibi korunan bilemediğimiz derin bir yapı var sistemin içinde. Fulbright antlaşmasından tutun da daha sonraki dönemlerdeki bazı antlaşmalar gereği maalesef buraya dokunulamıyor. Buraya işin özüne dokunmak gerekiyor değişikliklerin burada yapılması gerekiyor. Öğrencilik yıllarımızda şahit olduğumuz ve ders kitaplarında bize okutulan geçmişimize ecdadımıza düşman bir eğitim sistemi var. Geçmişini inkâr eden, değerlerini inkâr eden bir eğitim modeliyle gelişmemiz mümkün değil. Türkiye yüzyılı yeni bir müfredat için büyük bir fırsat." şeklinde konuştu. (İLKHA)