Ortadoğu’nun ilk matbaasına ait elle çalışan ilk matbaa makinesi Mardin’de bulunuyor.
Deyrulzafaran Manastırı’na ait bu matbaa makinesi Antakya Süryani Kilisesi’nin Patriği Moran Mor İğnatiyos tarafından İngiltere’den getirilmiş ve 1889 yılında hizmete sunulmuş. Müzede bu makine ile basılmış iki kitapçık da teşhir ediliyor.
Bölgeye ilk matbaayı getiren kişi de yine bu Manastır’da patriklik yapan ve 1895’te ölen 4’üncü Petrus’tur.
1874 yılında İngiltere’ye yaptığı bir ziyaret sırasında satın aldığı matbaayı 1876 yılında Manastır’a getirtti. Patrik, yanında getirdiği matbaayı Mardin’de Patriklik merkezi olan DeyrulzafaranManastırı’na koyar. Matbaa ilk önce ek binalardan birine yerleştirir. Daha sonra matbaa için yapılan ayrı bir binaya 1882 yılında taşınır. Daha sonra matbaada işler yolunda gitmeye başlayınca kâğıt kesme makinesi ile diğer parçalar da getirilir. Matbaa genişler ve güçlenir. Hikmet adında bir süreli dergi de basılmaya başlanır.
Matbaa hakkındaki tarihçesini aktaran Gabriel Akyüz, birçok araştırmalarına göre matbaanın Ortadoğu’nun ilk matbaası olduğunu belirtti.
Yaptıkları tarihçe araştırmaları hakkında bilgi aktaran Gabriel, “İlk kez bu matbaa hakkında 1995 yılında bir çalışma yaptım. Yayınladığım kitapla ilk kez matbaanın sesi duyulmaya başladı. 4-5 sene önce de tekrar bu matbaa ile ilgili yazdığım kırklar Kilisesi tarihçesinde detaylarıyla dile getirdim. Bu matbaa araştırmalarıma göre bölgenin ilk matbaasıdır. 1876 yılında dönemin 4. Petrus İngiltere’ye gider ve orada kurulan bir dernek Süryani okullara yardım derneği İngilizler tarafından kurulmuştu ve bu dernek üyeleri tarafından bu matbaayı kendisine hediye etmişlerdir. Patrik Petrus da o matbaayı Halep’e ilk başta göndermiş. Oradan da Deyrulzafaran’a getirildiğinde matbaayı özel bir bina yapılmış. 1881 yılında matbaa bu binaya yerleştiriliyor. Ancak onu çalıştıracak kimse yoktu. Matbaayı çalıştırmak için İngiltere’den bir usta getirilerek çözüldü.” dedi.
“Matbaada 1969 yılına kadar 4 dilde basım yapmaya başlandı”
Matbaanın 1969 yılında 4 dil Osmanlıca, Süryanice, Arapça ve Farsça olmak üzere 4 dille basım yapıldığını belirteren Akyüz, “Matbaa, 1’inci Dünya Savaşı nedeniyle yayın faaliyetine ara verir. Kadrosunun dağılması üzerine Hikmet Dergisi de, Beyrut’ta Patrik III. İlyas’ın teşvikiyle 1927 yılında yeniden yayınlanır. 1933 yılında Patriğin Hindistan’da ölümü üzerine derginin yayınına bir kez daha ara verilir. Matbaa Cumhuriyet’in ilk yıllarında faaliyetini sürdürmeye devam ettirmiştir. Hatta bu dönemde Mardin’de bulunan tek matbaa olması hasebiyle Devletin resmi evrakları dahi burada basılır. Fakat bu tarihten sonra matbaanın faaliyeti durur. Çünkü Türkiye dışına çıkarılan Patriklik nedeniyle matbaayı çalıştırma heyecanı ve cesareti kaybolur. Matbaada 1969 yılına kadar 4 dilde basım yapmaya başlandı. Osmanlıca, Süryanice, Arapça ve Farsça ile basılmaya ile 1953’e kadar Hikmet dergisi basılıyordu.” açıklamasını yaptı.
Gabriel, uzun süredir harabeye dönüşmüş olan matbaanın onarılmasını beklediklerini bellirterek, “Bu matbaa, 1925’lere kadar faal olduğunu biliyoruz ve sonradan atıl bir vaziyette günümüze kadar geldi. En sonunda 1947 yılında Kırklar Kilisesi’ne getirildi. 1955’lere kadar bu matbaa çalışmaktaydı. Daha sonra bazı sebeplerden dolayı matbaa kiraya verildi. Ben buraya 1985 yılında geldiğimde matbaanın parçaları dağılmış bir vaziyette olduğuna şahitlik ettim. O bütün parçaları bir araya getirip bir odada bulundurduk. Matbaadan geriye kalan parçaların bir kısmı Manastır’da diğer bir kısmı da Mardin’deki burada yani Kırklar Kilisesi’nde sergilenmektedir.” şeklinde aktardı. (İLKHA)