Toplumda her geçen gün hızla artış gösteren şiddet olayları, ölümle sonuçlanan cinayetler, trajediler, ekonomik sorunlar, sosyolojik ve psikolojik nedenler toplumsal buhrana neden oluyor.
Türkiye genelinde yapılan araştırmalar, şiddet ve öfke puanı en yüksek yaş grubunun 18-23 yaş arası olduğunu gözler önüne seriyor.
Şiddetin ana başlıklarına vurgu yapan Avukat Kurşun, felsefi, psikolojik, dini boyutlar, sebep ve sonuç ilişkileri, şiddetin boyutu, aile içi şiddet, medya ve eğitimdeki şiddet konuları hakkında önemli değerlendirmelerde bulundu.
"Toplu halde yaşamanın kuralları vardır"
İnsanın, doğası itibariyle toplumsal bir varlık olduğunu belirten Kurşun, "İnsan yalnız yaşayamaz. Toplu halde yaşamak durumundadır. Ancak toplu halde yaşamanın da kuralları vardır. Bu kuralları din, gelenek, görenek, örf ve adetler normlar çerçevesinde belirlenmiştir. Toplumsal istikrarı sağlayan ya da bir toplumun temel harcını oluşturan bu unsurlarda bir gerileme ya da iyonlaşma olduğu zaman kaos hâkim oluyor. Bu durumda bireyselliğin giderek artmış olması dünyevi hırs ve şehvetlerin insanları bir şekilde ayartması toplumu gittikçe çürütüyor." dedi.
Son birkaç yıldır toplumda suç ve şiddet olaylarında ciddi anlamda bir artış görüldüğünü dile getiren Kurşun, "Şiddet olaylarının nedenlerine baktığımız zaman dünyevileşme ile birlikte insanların ellerindekini koruma veya daha fazlasına sahip olma isteğini temel alan bir yaşam biçimi karşısında, ekonomik krizin yaşam tarzını olumsuz etkilemesi, insanların çıkar ve hırsları uğruna suç işlemeye sevk etmesi, bir şekilde toplumu çözmeye başlamıştır." ifadelerini kullandı.
"Dağılmış ailelerde şiddet artıyor"
Aile ile ilgili bazı kanun ve düzenlemeler ile aile içi sorunların ve şiddetin artmasına neden olduğunu belirten Kurşun, "Nitekim toplumun temel birimi olan ailenin 6284 sayılı yasayla birlikte hızlı bir şekilde dağılması, suç olaylarının dağılmış aile ve bu ailelerde yetişen bireylerin şiddete maruz kalması ya da şiddete tanıklık etmiş olmaları toplumda gittikçe şiddetin artmasına neden olmaktadır." diye konuştu.
"Şiddet sorunu çözme aracı olarak görülüyor"
Yine son yıllarda bireysel silahlanmanın aşırı derecede arttığını belirten Kurşun, "Şiddet olaylarında ölümlü veya yaralamalı olaylara şahit oluyoruz. Tabi bunun en büyük nedeni insanların kendilerini ifade edememeleri, özgüvenlerinin eksik ya da bir şekilde olmaması gibi faktörler insanları şiddete eğilimli hale getiriyor. Yani şiddeti, sorunu çözme aracı olarak görüyorlar." ifadelerine yer verdi.
"Şiddet içeren haberler ve veriliş şekli öfke üretimine katkı sağlıyor"
Medyanın şiddetin normalleştirilmesinde önemli düzeyde katkısı olduğunu söyleyen Kurşun, "Medya, hem insanlarda bir yaşam kıskançlığı oluşturuyor hem de insanları şiddete meyil edecek hale getiriyor. Birçok diziye baktığımızda mafya örgütlerini konu alan ve bir anlamda şiddete özendiren filimler konu ediliyor. Yayınlanan birçok film adam öldürmeyi, silah kullanmayı sıradanlaştıran bir anlayışın topluma hâkim olmasına neden oluyor. Dolayısıyla insanlar da gittikçe silahlanmaya başlıyorlar." dedi.
"Silah taşıma, bulundurma ve silah ruhsatı alma işlemleri çok kolaylaştı"
Türkiye'de silah ruhsatı almanın çok kolaylaştığını belirten Kurşun, "Silah taşıma, bulundurma ve silah ruhsatı alma işlemleri çok kolaylaştı. Silah taşımak için alınan sağlık raporlarında kişilerin şiddet eğilimi hiçbir şekilde ölçülmüyor. Silah taşıyacak kişilerin ehliyet kursuna benzer bir kursa tabi tutulmaları gerekiyor. Şiddet eğilimlerinin ölçülmesi, psikolojik durumlarının daha yakından gözetilmesi gerekirse silah ruhsatı alacak kişilerin öfke kontrollerinin bir şekilde değerlendirilerek silah taşımaya uygun olup olmadığının belirlemesi lazım. Ama uygulamada baktığımız zaman bir silah ruhsatı almak kişinin en fazla 15 gününe mal olabiliyor. Silah taşımak içim gerekli olan en önemli evrak heyet raporudur. Fakat orada gerekli hassasiyet gösterildiği pek söylenemez." ifadelerini kulandı.
"Silah şiddet aracına döndü"
İnsanların silahı saldırı aracı olarak kullandıklarına değinen Kurşun, "İnsanlar yanlarında silah bulundurduğu zaman silahı savunma aracı olarak kullanırlar. Fakat Türkiye'de maalesef silah gittikçe saldırı için kullanılır hale geldi. Medyaya yansıyan bazı haberlere baktığımızda insanların iş yerine veya evlerine girip şiddet uygulanabildiğini ya da trafikte oluşan herhangi bir tartışmada insanların direkt silahlarına yönelebildiklerini görmekteyiz. Maalesef yanlarında silah bulunduran kişiler silahlarını kullanacak ortam arıyorlar. Bunun sebebi de hem kendilerini ifade etme yetersizliği hem de en ufak bir şeye tepki gösterme şiddetini çözüm yolu olarak kullanmaya sebep oluyor." şeklinde konuştu.
"Bir anlık öfke bir ömür pişmanlığa yol açıyor"
İnsanların şiddeti bir hak arama aracı olarak kullandığını belirten Kurşun, "Maalesef her gün sayısız cinayetler işleniyor. Bir anlık öfke bir ömür pişmanlığa yol açıyor. Kişi aslında öfkesini kontrol etse bir şekilde silahına davranmayacak, silahını kullanmayacak. Cinayet işleyen kişilerin büyük bir kısmına baktığımızda bir anlık öfkeye kapıldıklarını dile getirdiklerini görebiliyoruz." dedi.
"Dini, milli, manevi ve kültürel değerlerimizden uzaklaşıyoruz"
Toplumda ahlaki yozlaşmanın da arttığına dikkat çeken Kurşun, "Dini, milli, manevi ve kültürel değerlerimizden uzaklaştığımızı görüyoruz. İnsanların sorun çözmek için konuşmak, birilerine akıl danışmak, birilerini arabulucu olarak ortaya koymak yerine, hiç kimseden herhangi bir şekilde sorun çözme noktasında destek almaksızın sorunu bizzat şiddet kullanarak çözmeye çalışmaları da önemli bir etkendir." diye belirtti. (İLKHA)