Süresiz nafakanın oluşturduğu mağduriyetlere işaret eden Avukat Mehmet Emin Çınar ve Avukat Başak Kormaz Çınar, Adalet ve Aile Bakanlığı'nın yaptığı açıklamaların olumlu olduğunu kaydetti.
İLKHA muhabirine değerlendirmelerde bulunan Hukukçular, başka bir örneği olmayan bu uygulamanın bir an önce kaldırılması gerektiğini ifade etti.
"Somut adımların atılacağının numunelerini ilk söylemleriyle gösterdiler"
Avukat Mehmet Emin Çınar
Süresiz nafaka hususunun ülkenin kanayan bir yarası haline geldiğini söyleyen Avukat Mehmet Emin Çınar, "Bununla ilgili toplumun gündemini meşgul eden ciddi söylemler gerçekleştirildi fakat somut, net adımların atılabilmesi için karar alıcı mekanizmaların ve mercilerin ciddi anlamda bazı söylemlerde bulunması gerektiğini geçen süre zarfı içerisinde tekrar zikretmiştik. Gerek Aile Bakanı gerekse de Adalet Bakanı bu konunun artık çözüme kavuşmasıyla alakalı bir takım somut adımların atılacağının numunelerini ilk söylemleriyle gösterdiler." dedi.
"Bu hadiseye cinsiyetçi bir perspektiften bakmıyoruz"
Süresiz nafakanın kişiye ömür boyu bir borç yüklediğini vurgulayan Çınar, sözlerine şöyle devam etti:
"Yani şöyle bir şey düşünün, 'Bir borcunuz var ve ömrünüz boyunca bu borcu devam ettiriyorsunuz, bu borç hiçbir şekilde bitmiyor' yani bunun hukuki, insani ve İslami bir alt yapısı da yok. Dolayısıyla kısa süreli evlilik neticesinde yaşanan boşanmaların nedeni olarak süresiz nafaka meselesi gündeme geliyor. Tabi ki bu hadiseye cinsiyetçi bir perspektiften bakmıyoruz. Bu hadiseyi cinsiyetçi bir projeksiyondan çıkartıp, tamamen hak ve adalet perspektifinden bakıyoruz. Nihayetinde bugün toplumumda bu düzenlemenin mağduru ne kadar erkekler görülüyor olsa da kanun nafaka borçlusunu kadın ve erkek olarak birbirinden ayırmıyor. Süresiz nafaka borçlusu kadın da olabilir erkek de olabilir."
"Düzenleme yapılırken tarafların evlilik sürelerine, boşanmada tarafların kusur yoğunluğuna bakılabilir"
Kanunda uygulamanın 1 yıl nafaka ödemesi olarak 1988 yılına kadar uygulandığını ifade eden Çınar, "1988'de yapılan değişiklikle beraber bu müessese süresiz hale getirilmiştir. Tabi bu konunun adalet perspektifinden çözümlenebilmesi için bir kere hadiseyi, dediğim gibi cinsiyetçi bir projeksiyondan çıkarmak durumundayız. Hadiseye kadın veya erkek perspektifinden bakmak yanlıştır. Adalet perspektifinden bakmamız lazım. Bununla alakalı düzenleme yapılırken tarafların evlilik sürelerine, boşanma neticesinde düşmüş oldukları ekonomik zorluklara, boşanmada tarafların kusur yoğunluğuna bakılabilir. Onun neticesinde çocuk var mı, yok mu ona bakılabilir. İlânihaye bunun neticesinde de bir süre sınırlaması öngörülerek, bir nafaka müessesesini tabii ki tanzim edebilir, yürürlüğe koyabiliriz. Toplumsal barış açısından, kutuplaşmayı engelleyici bu düzenlemenin yapılması bizim kanaatimize göre elzemdir." dedi.
Süresiz nafaka hususunun Türk Medeni Kanunu'nun 175'inci maddesinde düzenlendiğini aktaran Avukat Başak Kormaz Çınar ise 'Bu kanun maddesinde boşanma sebebi ile mali anlamda güçlük çekecek olan tarafın ağır kusurlu olmaması şartıyla diğer taraftan süresiz olarak mali destek almasını kapsamaktadır.' diye konuştu.
"Hukukçular olarak hakkaniyet açısından katılıyoruz"
Avukat Başak Kormaz Çınar
Adalet ve Aile Bakanı'nın katıldığı programlarda konuya ilişkin yaptığı açıklamaları takip ettiklerini kaydeden Avukat Başak Kormaz Çınar, "Adalet Bakanımız Yılmaz Tunç, bu konuda bir programda açıklamasında şu hususları söylüyor: '1988 yılına kadar nafakası süresi bir yıllık süre kapsamındadır. Tabi bu 1988 yılından sonra nafaka süresi süresiz hale gelmiştir. Ortaya ister istemez bir mağduriyetin çıktığından yani çok kısa süreli iki aylık üç aylık bir evlilik yapanın kişi dahi senelerce, belki ömür boyu bu nafakayı ödeme mecburiyetinde kaldığından ve bununla alakalı ister istemez toplumda bir mağduriyet doğduğundan bahsetti. Biz de buna hukukçular olarak hakkaniyet açısından katılıyoruz. Yeni Aile Bakanımız Mahinur Göktaş'ta bu konuda bir açıklama yaptı. Süresiz nafaka hususunun hakkaniyetsiz olduğundan, adil olmadığından, bu konuda mağduriyet yaşayan erkeklerden, bir haksızlık varsa onun karşısında olunması gerektiğinden ve Adalet Bakanlığı'yla bu konuda ortak bir çalışma yürütüldüğünden bahsetti. Yine açıkçası iki bakanlığın çalışması neticesinin iyi olacağını düşünüyoruz." şeklinde konuştu.
"Hiçbir hukuk sisteminde süresiz nafaka yok"
'Süresiz nafakayla alakalı, açıkçası benim bakış açım meseleye cinsiyetçi yaklaşmamak gerektiği yönünde' diyen Çınar, "Olaya hakkaniyetli ve objektif bakılması noktasında da kendi dosyalarımızdan ele aldığımız zaman dahi çok kısa süreli evlilik olup, yıllarca nafaka ödeyen müvekkillerimiz var. Bunu açıkçası kişinin geleceğinin ipotek altına alması alınması olarak nitelendiriyorum. Kişinin bir borcu vardır ve bu borcun ne kadar süre ödeneceğini bilmemesi sosyal anlamda da ekonomik anlamda da kişiyi mağdur etmektedir. Tarih boyunca veya diğer hukuk sistemlerine de baktığımız zaman, hiçbir hukuk sisteminde süresiz nafaka yok. İsviçre ve Amerika'nın eyaletlerine ilişkin bir inceleme yapmıştım. Orada boşanma davalarının yüzde 90'ının nafakasız bittiği ya da kısa süreli bir nafakaya hükmedildiği ile alakalı bir netice elde etmiştim. Buda aslında kişilerin psikolojik, sosyolojik ve ekonomik anlamda geleceğini öngörebilmesi ve buna ilişkin hareket edebilmesini sağlamaktadır." ifadelerini kullandı.
"Aile mefhumuna dinamit döşemekten başka bir şey değildir"
Süresiz nafakanın toplumsal açıdan olumsuz yansımalarının olduğuna dikkat çeken Çınar, "Aslında birçok etkisi var ama kadınlarda özellikle nafaka alacaklısı pozisyonuna düştüğü zaman, ekonomik anlamda çalışma hayatına katılması daha geç oluyor ya da bu açıkçası bir zahmet gelebiliyor. Ya da kayıt dışı çalışmaları artırabiliyor, nafaka alan tarafın evlenme ile birlikte nafakası kesileceği için maalesef evlilik dışı ilişkileri de arttırabiliyor. Bu da doğal olarak aile mefhumuna dinamit döşemekten başka bir şey değildir. Böyle de olumsuz etkileri var." dedi.
"Müşterek çocuklarda bile nafaka süreli iken, taraflarda süresiz olması çok ciddi bir mağduriyete sebebiyet vermektedir"
Bakanlığın konuyla alakalı yaptığı çalışmaları takip ettiklerini ve yapılacak iyileştirmelerde dikkat edilmesi gereken noktalar olduğuna vurgu yapan Çınar, şunları kaydetti:
"Bir evlilik süresi geçirilmiş ya da bu evlilikten doğan çocuklar var mı? Ya da nafaka alacaklısı olan kişinin çalışma pozisyonu olabilecek mi yani çalışma gücü var mı, hastalığı var mı, yaşı çalışmaya elverişli mi? Tüm bu hususlar gözetilerek hakkaniyetli bir netice elde edileceğini düşünüyoruz. Yani müşterek çocuklarda bile nafaka süreli iken, taraflarda süresiz olması çok ciddi bir mağduriyete sebebiyet vermektedir." (İLKHA)