Şanlıurfa İl Müftüsü Tolan: Bağışlanan organla bir insan hayatının kurtulması büyük bir sevaptır

İnsan sağlığının İslam dininde son derece önemli olduğunu ifade eden Şanlıurfa İl Müftüsü Ramazan Tolan, organ naklinde hem bağışı yapan kişinin hem de nakil yapılacak kişinin rızasının olması gerektiğini belirtti.

Ekleme: 08.08.2023 10:55:04 / Güncelleme: 08.08.2023 10:55:16 / Röportaj / Şanlıurfa Haberleri
Destek için 

Şanlıurfa İl Müftüsü Ramazan Tolan, organ nakli ile ilgili İLKHA muhabirine konuştu.

İslam dininin insan hayatına kıymet verdiğini söyleyen Müftü Tolan, 1-2 asır öncesine kadar insanların tedavisi konusunda organ, doku ve kan nakli diye bir şey bilinmediğinden dolayı eski fıkıh kitaplarında açık şekilde temas edilmediğini fakat işaret ve örnek vermek yoluyla değinildiğini belirtti.

Müftü Tolan, bir insanın yaşayabilmesi için başka çare yoksa bunu kan, doku ya da organ suretiyle hayatını devam ettirebiliyorsa bazı şartlar dâhilinde naklin caiz görüldüğünü dile getirdi.

"İnsanın hayatı da sağlığı da dinimizde son derece önemli bir konudur"

Şanlıurfa İl Müftüsü Ramazan Tolan

Müftü Tolan, "İnsanoğlunun hayatının kıymetiyle ilgili Maide Suresi'nin 32. Ayetinde Allah-u Teâla, bir insanı haksız yere öldüren bütün insanları katletmiş kadar günah sahibi olur, bir insanın hayatını kurtaran, onun hayatını devam ettirmeye sebep olan da bütün insanları yaşatmış gibi sevap kazanır, diye buyurmuştur. İnsanın hayatı da sağlığı da sıhhati de dinimizde son derece önemli bir konudur." dedi.

"Dünyada insanın canından nakille alakalı ilk şey kan nakliyle olmuş"

Eski fıkıh kitaplarında organ naklinin işaret ve örnekler yoluyla temas edildiğini aktaran Müftü Tolan, "1-2 asır öncesine kadar insanların tedavisi konusunda organ nakli, doku nakli, kan nakli diye bir şey bilinmediğinden dolayı eski fıkıh kitaplarımızda açık seçik böyle bir mevzuata temas edilmemiş ancak işaret yoluyla misal vermek yoluyla buna değinilmiş. Dünyada insanın canından nakille alakalı ilk şey kan nakliyle olmuş. Kan da insanın muhterem, mükerrem, değer verilmesi gereken bir parçasıdır. Daha sonra doku nakli, son zamanlarda da organ nakli ile bu böyle devam ediyor." ifadelerini kullandı.

"Dinimize göre zaruret olmadıktan sonra bir insanın vücudunun hiçbir yerine dokunulamaz"

İnsanın tedavisi söz konusu olduğunda organ naklinin bazı şartlar dahilinde caiz görüldüğünü ifade eden Müftü Tolan, "Dinimize göre normal bir zamanda zaruret olmadıktan sonra bir insan ister canlı ister ölü olsun, onun vücudunun hiçbir yerine dokunulamaz. Vefat etmiş birinin de bir tarafını kesmek suretiyle zarar vermek dinimizde kesinlikle yoktur ama insanın tedavisi söz konusu olduğu zaman dinimizin zaruret kısmından başlamak suretiyle ayet ve hadislerden bu konuya işaretlerin aranması, bulunmasıyla son asır âlimleri buna çare aramışlar. Neticede bir insanın yaşayabilmesi için başka çare yoksa tedavisi mümkün değilse bunu kan, doku ya da organ suretiyle hayatını devam ettirebiliyorsa bazı şartlar dâhilinde caiz görmüşler." şeklinde konuştu.

"Bir insandan bir insana kan, organ ve doku nakli için şartlar ileri sürülmüş"

Mecmaul Fıkhu'l İslami Kuruluşu'nun organ, doku ve kan nakli ile ilgili 7 şart öne sürdüğünü söyleyen Müftü Tolan, "Dünyada birçok Müslüman ülkeler var. Bu ülkelerde İslami kuruluşlar, üniversiteler, fetva kuruluşları var. Bir de Mecmaul Fıkhu'l İslami diye bir kuruluş var. İslam konferansına dair olan bütün devletlerin üye olduğu, âlimlerin bir araya gelerek kurduğu bir İslami Fetva Komisyonunda aynı şekilde fetvası var. Bir insandan bir insana kan, organ ve doku nakli için şartlar ileri sürmüşler. Bu şartları 7 maddede toplamışlar." dedi.

"Eğer bir organ canlı olan bir insandan alınıyorsa o insanın buna razı olması gerekir"

Nakil yapılması için gereken şartları sıralayan Müftü Tolan, "Birincisi zaruret olması gerekir. O hastayı kurtarabilmek, yaşatabilmek için başka herhangi bir yol, tedavinin bulunmaması gerekiyor. İnsanın kanının, dokusunun ve organın nakli dışında herhangi bir tedavi yolu kalmaması gerekiyor. İkincisi bir insanın organının deneme olsun diye başka bir insana nakletmek caiz değil. Burada iyileşmesine dair zann-ı galib olması gerekir. Zann-ı galib oran olarak 'yüzde 50'nin üzerinde tahminimiz var, bu hasta iyileşir' diye bir fikir oluşması gerekir. Üçüncüsü doku veya organ nakli ya canlı birisinden alınıyor veyahut da vefat etmiş birinden alınıyor. Eğer bu organ canlı olan bir insandan alınıyorsa o insanın buna razı olması gerekir. Bu organı bağışladığı zaman kendi hayatına zarar gelmemesi gerekir. Eğer aldığımız organı vefat etmiş olan birisinden alıyorsak bu şahsın diri değil ölü olması gerekir. Organ nakli yapılan şahıs ölüyse bu kişinin sağlığında organlarını bağışlaması gerekir. Bir belgeyle veyahut bir beyan ile şahitlerle 'ben öldükten sonra organlarımı bağışlıyorum' diye ifadesi olmalı ya da 'ben öldükten sonra kesinlikle organlarımı bağışlamıyorum' diye bir ifadesi yoksa vefat ettikten sonra akrabaları kendi aralarında anlaşırlarsa onların müsaadesiyle ölü olan kişiden organ nakli için işlem yapılabilir." diye konuştu.

"Hasta olan kişi nakli istemiyorsa zorla ona bir nakil yapma hakkımız yok"

Öldükten sonra kişinin organlarının alınarak bağış yapılmasının daha uygun olduğunu belirten Müftü Tolan, "Bütün Batı ülkelerinde organ naklinin çoğu ölmüş olanlardan yapılıyor. Öldükten sonra organlarının alınmasıyla ilgili bağışta bulunmak daha iyidir. Vermiş olduğumuz organlarımız bir insanın hayatına sebep oluyorsa bu büyük bir sevaptır, mükâfattır. Organ nakli karşılığında kesinlikle para alınmamalı. İnsanoğlunun herhangi bir şeyini, bir saçını bile satamaz. İnsanın bütün parçalarının hepsi mukaddestir. Para karşılığında alınıp satılması da dinen yasaktır. Alıcı hastanın da nakle razı olması gerekir. Hasta olan kişi nakli istemiyorsa zorla ona bir nakil yapma hakkımız yok. Nakil işi devlet kontrolü altında yapılmalı. Devlet kontrolünde yapıldığı zaman bu dini kurallara da sağlık kurallarına da işleniyor." ifadelerini kullandı. (İLKHA)