Hukukçu Taşkıran: İslam düşmanlarına en büyük ceza onlarla ticari ilişkilerin kesilmesidir

İsveç ve Danimarka'da Kur'an-ı Kerim'e yapılan alçakça saldırılara tepki gösteren Hukukçu Zeki Taşkıran, bunlara verilecek en büyük cezasının İslam ülkelerinin ticari ilişkileri kesip mecliste İsveç'in NATO üyeliğinin veto edilmesi olduğunu söyledi.

Ekleme: 04.08.2023 16:50:04 / Güncelleme: 04.08.2023 17:37:57 / Güncel / Malatya Haberleri
Destek için 

Hukukçu Zeki Taşkıran, İslam düşmanı İsveç ve Danimarka'nın son zamanlarda yüce kitabımız Kur'an-ı Kerim'e yaptıkları alçak ve kalleşçe saldırılara ilişkin, Türkiye'nin hukuki açıdan neler yapması gerektiği, İslam ülkelerin nasıl tavır sergilemesi ve bu densizliğe karşı İslam düşmanlarına verilebilecek en iyi cezanın ne olduğu ile ilgili İLKHA Muhabirine önemli açıklamalarda bulundu.

"Bizim iç hukukta buna ilişkin yapılacak bir düzenleme yok ama eylemi yapanlar hakkında Türkiye'ye geldiklerinde yakalama kararı çıkartılabilecek şekilde bir suç duyurusunda bulunabilir"  

Kur'an-ı Kerim'e yapılan aşağılık saldırıların, değil Müslümanların, hiçbir insanın bile kabul edeceği saldırıların olmadığına dikkat çeken Hukukçu taşkıran, "Yapılan aşağılık saldırıları kesinlikle kınıyoruz. İster Müslümanlar olsun ister Hristiyanlık olsun ister Musevilik olsun yeryüzünde herkesin kendisine göre bir inancı vardır. Avrupa Birliği yıllar önceden beri gelen haçlı saldırıları, haçlı eylemleri olarak sürekli değişik zamanlarda, değişik şekillerde kendini göstermiştir. Müslümanların halleri, güçleri ortada olduğu için Avrupa bu durumu çok rahat bir şekilde kullanabiliyor. Bizim iç hukukta buna ilişkin yapılacak bir düzenleme yok. Yani Avrupa'da bürokratların politikacıların yapmış olduğu bu eylemlerin karşılığı olarak bizde bir cezası yok ama bu eylemi yapan şahıslarla ilgili savcılıklara suç duyurusunda bulunup Türkiye ye geldiklerinde yakalama kararı çıkartılabilecek şekilde bir suç duyurusu yapılabilir." diye tavsiyede bulundu.

"Avrupa insan haklarının sözleşmesinin 10. Maddesine göre kısıtlanabilir çünkü başkalarının haklarıyla sınırlandırılmak şartıyla ifade özgürlüğü serbestti ve ifade özgürlüğü korunabilirdi"

Avrupa insan hakları sözleşmesinin 10. Maddesine değinen Taşkıran, "Avrupa insan hakları sözleşmesinin 10. Maddesinde sözde ifade özgürlüğü adı altında bu tarzdan saldırılar yapılıyor. O madde de yoruma açık bir düzenleme. Avrupa insan hakları mahkemesi İşin İslami boyutu olduğunda farklı kararlar veriyor. Hristiyanlığa, Museviliğe ya da Yahudiliğe karşı bir şey olduğunda farklı kararlar verebiliyor. Avrupa insan hakları sözleşmesinde ifade özgürlüğünü düzenliyor. Ve aslında orda şu söyleniyor: 'Başkalarının haklarına, inançlarına saygı duyulduğu takdirde bütün herkes ifade özgürlüğüne, inanç özgürlüğüne sahiptir.' Burada başkaları dediğimiz Müslümanların haklarına, inançlarına yapılan saygısızlık, onları rencide etme, onların inançlarıyla alay etme gibi eylemler var. Ve bu sınırlandırılabilecekken İsveç makamlarının, kendi yasal korumasıyla polis koruması altında İslam'a ve Müslümanlara yönelik yapılmış olduğu alçakça eylemlerdir. Burada Avrupa insan haklarının sözleşmesinin 10. Maddesine göre kısıtlanabilir çünkü başkalarının haklarıyla sınırlandırılmak şartıyla ifade özgürlüğü serbestti ve ifade özgürlüğü korunabilirdi." dedi.

"Milletvekilleri basiretli, inançlı ve onurlu durup İsveç'i NATO'ya almamak için özgürce iradelerini kullanmaları gerekir"

Kur'an-ı Kerim'e yapılan alçak saldıranların siyasi ve politik olduğunu ve Avrupa Birliği'nin Müslümanları hazmedemediğine vurgu yapan Taşkesen, şöyle devam etti:

Aslında bu siyasi ve politik bir olay. Avrupa birliği Müslümanları bir türlü hazmedemiyor. Bu Avrupa'nın ya da gayrimüslimlerin farklı bir durumu. Orada ki sivil vatandaşlara, 'Müslümanların kitabına hakaret ederseniz, onları aşağılarsanız, yarın Müslümanlar da bizimkine yapar ve ülkede kargaşa çıkar.' diyorlar. Bazı bilinçli vatandaşlar buna itiraz etti ama eylemlerde görüldü ki tamamıyla hükümet, polis ve oradaki siyasi irade bunu koruyor. Ve ortaya çıkıyor ki bunları asıl piyasaya süren yine de İsveç'in kendi siyaseti ve kendi bürokratı. Özellikle NATO'ya girme aşamasında iken bunun yapılması çok manidardır. Aslında bu tam bizim için bir fırsat. NATO'ya girişte terör örgütlerinin bazı üyeleri teslim edilecek diye buna izin vermek, NATO'ya kabulünü sağlamak bence çok çelişkili bir durum olur. Hazır denk gelmişken inançsızlıklarını, inanca ve ibadete yapılan saygısızlığı gördükten sonra bence meclisteki milletvekillerinin burada basiretli, inançlı ve onurlu durup İsveç'i NATO'ya almamak için özgürce iradelerini kullanmaları gerekir. Ancak İsveç bu şekilde tarafımızdan cezalandırılmış olacak."

"Eğer mevzu İslamiyet ve Müslümanlarsa maalesef Avrupa Birliği iki yüzlü davranıp tamamıyla aleyhte karar veriyor"

Hukukçu Zeki Taşkıran

Taşkıran, "Ama Avrupa insan hakları sözleşmesinin 10. Maddesinde buna ilişkin kararlar da var. Örneğin, 1985 yılı olsa gerek Hristiyanlara aykırı ve onların aleyhine çıkmış bir karar vardı. Hristiyanlar ya da gayrimüslimler mevzu olunca bunu insanların haklarına, inançlarına yapılmış bir saygısızlık olarak Avrupa insan hakları mahkemesi değerlendirebiliyor. Ama hatırlarsanız 28 Şubat sürecinde başörtüsü eylemlerinde de yaşamıştık. Eğer mevzu İslamiyet ve Müslümanlarsa bu konuda maalesef Avrupa birliği tamamıyla Müslümanların aleyhine karar veriyor. Bu siyasette, Avrupa insan hakları mahkemesinin yargısının tecellisi. Onun bir şey yapmayacağına, herhangi bir müeyyide de bulunmayacağına dayanılarak, güvenilerek çıkarılmış. Ve bu eylemler de saygısızlıklarda o siyasetin, siyasi iradenin, oradaki yargının tamamıyla İslam'a karşı olduğunu bilenlerin yapmış olduğu eylemlerdir. Bunu her zaman başörtü eylemlerinde de onun öncesinde de yaşadık. Şimdi ki Kur'an-ı Kerim yakma eylemlerinde de yaşıyoruz. Eğer mevzu İslamiyet ise tamamıyla onların aleyhine kararlar veriyor, ama mevzu gayrimüslimler ise tamamıyla onların lehine kararlar verip iki yüzlü davranıyor. Bu iki yüzlülüğe de bizim tahammül etmememiz ve izin vermememiz lazım." diyerek gereken tepkinin gösterilmesi gerektiğini söyledi.

"Özellikle Dubai, Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri ve Türkiye gibi büyük ülkelerin Avrupa'ya ekonomik ambargo uygulaması lazım. Bu yapılırsa Allah'ın izniyle bu eylemler kesilecektir"

Yapılan alçak saldırıların, İslam ülkelerinin birlik olmamasından alınan cesaretle yapıldığına dikkat çeken Taşkıran, "İslam ülkelerinin birlik ve dayanışma içinde olması lazım. Ve bu tür eylemlere ekonomik ilişkileri, siyasi ilişkileri kullanarak buna kesinlikle çözüm bulunabilir ve bunun karşısına geçebilirler. Avrupa'da bunu göze alamaz. Özelliklede Dubai, Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri ve Türkiye gibi büyük ekonomi ve ülkelerin bir araya gelip buna çok sert, çok keskin kararlar alması lazım. Avrupa'ya ekonomik ambargo uygulamamız lazım. Bunları yaparsak Allah'ın izniyle bu eylemler kesilecektir. Türkiye olarak da hükümet şu anda protokolü imzaladı ama iş artık mecliste. Tam da denk gelmişken milletin iradesi, temsili olan mecliste artık millet vekillerimizin, temsilcilerimizin bizzat hükümet ne derse onu uygulamaması lazım. Biraz bağımsız iradeyle hareket edip elini vicdanına koyup ona göre rey kullanmaları lazım ve İsveç'in NATO'ya alınmasına izi verilmemesi lazım." dedi.

"İslam'ın nuru Avrupa'da, Rusya'da ve Amerika'da hızlıca yayılıyor. Bu yapılan çirkin saldırılar da bunun hazmedilmediğini gösteriyor"

İslam nurunun her yere yayıldığına dikkat çeken Taşkıran son olarak şunları söyledi:

"İslam'ın nuru Allah'ın izniyle Avrupa'da, Rusya'da, Amerika'da her tarafta hızlıca yayılıyor. Bu yapılan çirkin saldırılar da bunun hazmedilmediğini gösteriyor ama Allah yeryüzünde nurunu tamamlayacaktır." (İLKHA)