Ailelerin; çocuklarının kimle oturup kalktığını, hangi gruplara girdiğini, bu grupların özelliğini uzaktan araştırması gerekirse takip etmesi gerektiğini belirten Çağlağan, bu arkadaşlık ilişkilerinde çok aykırı bir durum yok ise seçimi ailelerin kızına veya oğluna bırakması gerektiğini söyledi.
Aileler ve çocukları; anne ve babaların oğluyla, kızıyla olan ilişkisi, çocuğun veyahut gencin ilerideki hayatı için çok önemli olduğunun altını çizen Çağlağan, "Sonuçlardan hep gençleri yargılama gibi bir eğilimimiz var yani. Halbuki şu içinde bulunduğumuz ortam eğer sağlıklı bir ortam ise bunun sebebi gençler değil, çocuklar değil. Eğer birtakım yanlışlıklar, bir takım ahlaki değerlerde bozulmalar oluyorsa bunun da sonucu ve sebebi yine gençler ve çocuklar değil. Dolayısı ile yani peşin peşin gençleri yargılamak veyahut gençleri suçlamak doğru bir davranış değil. Gencin arkadaşları ile olan ilişkilerinde anne baba hangi oranda dahil olmalı, ne kadar karışmalı veyahut nasıl yönlendirmeli? Gelişim için gencin veyahut büyüklerin kim olursa olsun sosyal bir entegrasyonu, sosyal bir ortamda bulunması gerekir. Yani 'Ben tek başıma hayatta devam edeceğim, tek başıma yaşayacağım, tek başıma büyüyecek ve tek başıma kimlik kazanacağım.' diye bir olgu yok. Dolayısıyla gençlerin de özelikle bir grup içerisinde olmasında fayda var." ifadelerini kullandı.
"Kiminle dostluk, arkadaşlık yapıyorsam o benden etkilenir, ben de ondan etkilenirim"
Amaca yönelik grupların seçilmesini tavsiye eden bir kişi olduğunu kaydeden Çağlağan, "Üniversite gençleriyle üniversiteyi kazanmak isteyen gençlere şunu demişimdir. O daha sonra anlaşıldı, çok önemli. Eğer sınav kazanmak istiyorsanız grubun, sınıfın çalışkan çocuğu olan arkadaş olacaksınız. Yok 'lay lay lom' yapmak istiyorsanız, kim yakışıklı ise, kim süslü ise onunla beraber olacaksınız. Bu bir seçim, bu tercih. Bundan sonuç alır mısın? Şöyle sonuç alırsın. Şimdi bizim atasözlerimiz var. 'Kör ile yatan şaşı kalkar. Bana arkadaşını söyle sana kim olduğunu söyleyeyim.' Başka bir sözümüz var. 'Kişi arkadaşından azar.' Yani ben kiminle dostluk, arkadaşlık yapıyorsam o benden etkilenir, ben de ondan etkilenirim. Dolayısıyla bu etkilenme her iki taraf için de geçerli." dedi.
"Arkadaşlık ilişkilerinde aykırı bir durum yok ise seçimi çocuklara bırakmak gerekir"
Aile Terapisti Uzmanı Haydar Çağlağan
Ailenin çocuklarının arkadaşlık ilişkilerinde rolü hakkında bilgilendirmede bulunan Çağlağan, "Aile, oğlu veyahut kızının kiminle oturup kalktığını, hangi gruplara girdiğini, bu grupların özelliğini uzaktan araştıracak, gerekirse takip edecek. Eğer çok aykırı bir durum yok ise seçimi kızına veya oğluna bırakacak. Eğer oğlu veyahut kızı annesine veyahut babasına 'Ben şöyle bir grupla beraberim, şu tür ilişkilerimiz var, bu konuda ne diyorsun.' diye danışma ihtiyacı sorarsa o zaman müdahale edecek ve de müdahaleyi 'Ben böyle istedim.' diye değil, mantıklı olarak nedenlerini ortaya koyarak diyecek ki 'kızım şu kızla beraber olma veyahut oğlum şu çocuklarla beraber olma.' Nedenlerini de diyecek, sırf 'Ben istemiyorum.' diye hiç kimseyi yargılamak, ötekileştirmeye hakkımız yok. Eğer bir anne falan komşunun kızının kendi kafasına göre tavır ve davranışlarını beğenmiyor ise kızına 'Sen ondan uzak dur.' dediği an o kişi o kız çocuğu için daha cazip hale geliyor. Çünkü onun tercihine ve onun kimlik arayışına katılmış oluyorsun, müdahale etmiş oluyorsun. Yani anne veyahut baba çocuklarını uyaracak ama bu uyarı karşı tarafın teklifi ve mantıklı olacak. Eğer olmazsa sorun yaşanır." ifadelerini kullandı.
"Ben içinde bulunduğumuz gençliğin her şeye rağmen daha ön görüşlü olduğuna inanan kişiyim"
Toplumda her zaman gençlerin yargılandığı, her zaman gençlerin yanlış yaptığı algısının olduğunu ve buna anlam veremediğini belirten Çağlağan şu ifadelere yer verdi:
"Eğer çevre kirliliği varsa bunu sebebi gençler değil. Trafik düzeni bozuksa bunu sebebi gençler değil. Eğer eğitim sisteminde yanlışlık varsa bunun sebebi biziz. Çünkü biz bugünü yaşıyoruz ve bugünün sorumlusu biziz. Yani gençlere biz neyi gösterirsek, nerede örnek olursak genç onu alır. Biz eğer televizyon dizilerimizde birtakım romanlarımızda veyahut kitaplarımızda gayrı ahlaki unsurları öne çıkarırsak ve çocuk da onları seyrediyorsa, o ticari düşünen vatandaşlar bilgisayar oyunlarında şu anki ahlaka veyahut şu anki düzene aykırı birtakım durumları sergiliyor, onları cazip hale getiriyorsa ondan sonra sen gence 'Sen şunu şöyle yap, şunu böyle yap.' diyemezsin."
Bir moda sisteminin en uçlarda hareket etmesi, kapitalist sistemi özendirmek amaçlı moda, giyim, tavır ve davranışlar öne çıkartılıyorsa bunun sebebinin gençler olmadığını ifade eden Çağlağan, "Bunu kim yapıyor? Maalesef o eleştiren bizler ergin insanlar yapıyoruz. Ben örnek kişi olacağım ki ben örnek doktor olacağım ki taze bir asistan da diyecek ki 'Haydar abi örnek alınacak bir doktor.' diyecek. Ben yanlış yapıyorsam asistanın veyahut talebeyi eleştirmeye hakkım yok. Çünkü ben ona o örneği vermiş oluyorum. O kimliği öne çıkartmış oluyorum. Toplum değer yargılarından 'kazan da' nasıl kazanırsan kazan düşüncesini öne çıkartıyorsa. 'Bu amaçla şu mesleği seçiyorum' veyahut 'ben daha rahat ederim, yurt dışına gidiyorum' dediği zaman genci eleştiremezsin. Bunu eleştirmeye hakkımız yok. Özet olarak şunu söyleyeyim. Hep eleştirilir, hep nesiller nesilleri eleştirir. Ben içinde bulunduğumuz gençliğin her şeye rağmen bizlerden daha kaliteli ve daha uzak görüşlü ve daha ön görüşlü olduğuna inanan kişiyim." şeklinde konuştu. (İLKHA)