Tahıl zekâtı ne zaman verilir, nasıl hesaplanır?

Toprak mahsullerinin zekâtı hakkında merak edilen konulara açıklık getiren İTTİHADUL ULEMA Genel Başkan Yardımcısı Molla Abdurrahman Özekinci, tahıl zekatının ölçümü, zamanı ve bunun hesaplanmasında dikkat edilmesi gereken noktaları aktardı.

Ekleme: 25.07.2023 16:35:04 / Güncelleme: 25.07.2023 16:45:46 / Güncel / Diyarbakır Haberleri
Destek için 

Zirai faaliyetlerin bazı kategorilerinde hasat dönemi yeni başlarken kimi yer ve alanlarda sona ermiş durumda. Diğer tüm ticari faaliyetlerde olduğu gibi zirai alanda da elde edilen hasadın belli bir miktarının zekât olarak verilmesi gerekiyor.

Topraktan elde edilen mahsullerin zekât miktarı hakkında merak edilen birçok konuyu açıklayan İTTİHADUL ULEMA Genel Başkan Yardımcısı Molla Abdurrahman Özekinci; zirai zekât ile diğer ticari mal zekâtı arasındaki en belirgin farkın, diğer ticari malların zekatında zaman şartı bulunurken tahıl zekatının hasatla beraber anlık verilmesi olduğunu söyledi.

Tahıl zekatının miktarı ve ne zaman verileceğinin hakkında konuşan Özekinci, "Şafi mezhebine göre; buğday, nohut, mısır, kısacası gıda maddesi olacak hububatlara zekât düşüyor. Hanefi mezhebine göre ise hem hububat hem de toprak hangi ürün veriyorsa zekât düşüyor. Yağmur suyuyla yeşeren hububatların zekâtı 10/1'dir fakat elle sulama yapılmışsa 20/1'dir. Hububatların zekatında bir yıl üstünden geçmesi şart değildir. Hasat zamanı geldiğinde zekâtı vermesi gerekiyor ama ticaret malı, altın ve gümüşün seneleri tamamlaması lazım. Zekât, İslam'ın rükünlerinden biridir. Kur'an-ı Kerimde zekât, namazla birlikte zikredilmiştir." ifadelerini kullandı.   

"Hububatların zekatında bir yıl üstünden geçmesi şart değildir"

Kur'an-ı Kerim'de zekâtın verileceği yerlerin 8 sınıf olarak belirlendiğini hatırlatan Özekinci, şunları söyledi:

"Bunlar; fakirler, miskinler, fitne çıkmaması için cebinden para verip zor duruma düşenlere, borçlu düşenler, Allah yolunda cihat edenler, yolda kalanlar, İslam devletinde zekâtı toplayan memur ve kalpleri İslam'a ısındırılmak istenen kimselere zekât verilebilir. Eğer zekâtımızı fakirlere ulaştıramıyorsak fakirlere hizmet ve masraf yapan hayır kuruluşlarına verip vekalet yoluyla fakirlere ulaştırabiliriz."

Yakınlık derecelerine göre zekâtın kimlere verilebileceğine değinen Özekinci, "Anne ve babanın nafakası çocuğu üzerine vaciptir. Anne ve baba fakirse nafakaları çocukları üzerinedir. Evladın zekâtı, anne ve babaya geçmez fakat anne ve babanın çocukları fakirse zekatlarını evlatlarına verebilir. Kız çocuklarının nafakası anne ve babaya vacip olduğu için onlara zekât veremez. Erkek çocukları yanlarında değilse ve fakirlerse onlara verebilir. Kız kardeşlerinin kocası varsa onlara da zekât düşmez fakat kız kardeşi dul, fakir ve çocukları varsa zekât verilebilir." diye belirtti.

"Zekât, sosyal hayatı düzenleyen, sulh ve sükûnu toplumda tesis eden bir müessesedir"

Özekinci, "Şafi mezhebine göre buğdaysa buğday olarak zekat verilir ama Hanefi mezhebinde para olarak da verilebilir. Şafi mezhebindekiler Hanefiler gibi zekatlarını para ile vermek istiyorlarsa niyetini getirerek Hanefi mezhebine göre verebilir. Şafi mezhebinde zekât verecek kişi nerede ikamet ediyorsa oranın fakirlerine vermesi gerekiyor. Eğer ikamet ettiği yerde fakirler yoksa başka bölgedeki fakirlere verir. Hanefi mezhebinde ise ikamet şartı koşmaksızın başka bir bölgeye de gönderilebilir." dedi.

Halk zekatını tam hakkıyla vermediğini, verdikleri takdirde fakirlerin kalmayacağına vurgu yapan Özekinci, zekatını vermeyenlerin fakir insanların hukukunu gasp ettiğini belirterek büyük günahlardan olduğuna dikkat çekti.

Konuyu ayetler ışığında aktaran Özekinci, "Allah Tevbe Suresi 34'üncü ayet-i kerimede 'Altın ve gümüşü biriktirip de onları Allah yolunda harcamayanlar var ya; işte onları pek acıklı bir azapla müjdele! O gün cehennem ateşinde bunların üzeri kızdırılır ve bunlarla onların alınları, yanları ve sırtları dağlanır.' buyurulmuştur. Halk zekatını tam hakkıyla vermiyor, hakkıyla verseler fakirler kalmaz. Allah, malı olanın kalbine merhamet koysun. Birinin her türlü imkânı varsa ve diğerinin fakirlikten açlık çekiyorsa o toplumda huzur olmaz. Zekât, sosyal hayatı düzenleyen, sulh ve sükûnu toplumda tesis eden bir müessesedir." şeklinde konuştu. (İLKHA)