Lanet Madalyası Artık Sisi’nin!

Ekleme: 16.08.2013 09:53:00 / Güncelleme: 16.08.2013 09:53:00 / Siyaset Gemisi
Destek için 
Hüseyin Sağlam / Analiz / doğruhaber
 
Sözde halk için halkın iradesine darbe vuran bir ordu… Batılı dostlarını darbeye teşvik etmek için uzun mücadeleler verdiğini utanmadan kamuoyuyla paylaşabilen siyasi figürler…

Barbarlığın her türlüsünü kullanan darbeci çetelerin çabasını “Demokrasinin inşasına” indirgeyen küresel güçler…
Siyonist rejimin güvenlik kaygılarını giderme adına halka namlu çeviren ordu görünümlü çete teşkilatını Müslümanların sermayesiyle besleyen saltanat köleleri…

Darbeye darbe bile demekten imtina eden küresel demokratik terör şebekesi…

İşte tüm bunları alt alta topladığınızda elde edeceğiniz yegane sonuç, “Ey Firavun! Nasıl varisler bıraktın ki, seni bile gölgede bıraktılar!”

Olumsuz olaylara, necis figürlere verilen en uç örnekler olur. Bir zalimi tarif etmek için herhalde Firavun’dan daha kötü, daha itici bir örnek yoktu… Olmamalıydı. Lakin baş çeteci Sisi ve avanesinin tariflere sığmayacak zulümlerini Firavunlarla örneklendirmek nedense içimizdeki yangını söndürmeye yetmiyor artık. Firavun elbette masum değildi. Elbette çağlarüstü despotizmin vazgeçilmez örneğiydi. Ama Cuntanın elebaşlarını Firavunla kıyaslamak nedense az geliyor. Karşılayamıyor Firavunu, Firavunlaşmayı...

Yoksa erkekleri tümden yok ederken kadınlara dokunmamış olması mıydı?! İnsanları kıtır kıtır doğrarken sayı ortaya çıkmasın diye cesetleri yok etmemesi, yakmaması mıydı?

Yoksa zulümleri yeri göğü inletirken, çabasının “demokrasiyi inşa etmeyişi”miydi? Asarken keserken “kaygı duyuyoruz” diyen NATO’cu yarenlerinin olmayışı mıydı? Kendi tayfasından başka zulümlerini alkışlayanının olmayışı mıydı?
Neydi acaba Firavun örneğini yavru kurdu Sisi’ye karşı yetersiz kılan?!

Yoksa Firavun’un yanı başında darbeyi, çeteciliği, katliamı meşrulaştıran bir Ezher şeyhinin olmayışı mıydı?!

Ağzı “Musa” sayıklarken, kılıcı Musa’nın, Musaların sırtına saplanan cemiyetlerin olmayışı mıydı?

Firavun, israiloğulları’na karşı kıyım yapıyordu. Bugünün israiloğullarının saf değiştirerek celladının safına geçmesi miydi yoksa? O gün celladına karşı denizleri aşarak kaçan israiloğullarının tekrar geri gelerek Firavunoğullarının safında kenetlenmeleri miydi yoksa?

Neydi?.. Gerçekten ne oldu, ne değişti ki Firavun örneği, Sisi ve çetesinin yanında itibar kaybına uğramış oldu?! Artık Sisi çetesini Firavun’la kıyaslamak yetersiz kaldı?

Herhalde bundan sonra kıssalar anlatılırken… Firavun’dan, Nemrut’tan bahsederken… Zulümlerinin boyutlarını somutlaştırmak için Sisi çetesinin tarifsiz cinayetlerini örneklemek durumunda kalacaktır insanlık!

Ya da Beni israil’in ihanetini anlatırken…Belki de Musa’nın dönemine uzanmaya gerek kalmayacak; Firavun’dan kaçarken Sisi’ye kol kanat geren Beni israil’in modern dönekliğini örnek verecek!

O Firavun değil miydi ki, denizde çaresiz kalınca pişmanlık duyacak, cesedi bile asırlar sonra pişmanlığına şehadet edecekti. Süklüm büklüm… Secdeye kapanmış vaziyette.

Ve sen çeteci Sisi! Muhakkak pişman olacaksın ama! Son pişmanlığın acaba nasıl tecelli edecek? Pişmanlığını hangi pozisyonda, hangi sözlerle terennüm edeceksin! Hangi dehlizde, hangi pozisyonla gelecek nesillere ibretlik poz bırakmış olacaksın?!

Firavun, asırlar sonra ibretlik bir manzarayla denizin dibinden çıkıp müzenin tozlu raflarında ibret dağıtırken…
Sen! Acaba kaç asır sonra, hangi kuşağa ibretlik pozlar bırakacaksın?! Hangi müzede ne tür bir ibretlik ilgiyle karşılanmış olacaksın?!

Bu dünyada yaptıklarınla Firavun’a on çektin! Namını ayaklar altına aldın. Yakıştı mı bilemeyiz ama, deden Firavun’la girdiğin yarışta artık teksin… Madalyayı kaptın… Bir numarasın!
Öyle bir konum elde ettin ki…

Cehennemin lüzumsuz olmadığının en iyi, en sade kanıtı oldun.