Genç ve genç yetişkinler hakkında bilgi veren Psikolojik Danışman Seval Sunar, genç yetişkin döneminin 18 ve 24 yaş arasına tekabül ettiğimi söyledi.
'Gençlik nereye gidiyor' cümlesi hep halk ağında ya da uzmanlar tarafından konuşulduğunu belirten Sunar, gençliğin nereye gittiğinden ve sorunlarından bahsetmeden önce 'Genç kimdir?' sorusuna cevap verilmesi gerektiğini belirtti.
Sunar, "Genç yetişkin dediğimiz bir dönem var. Bu dönem 18 ve 24 yaş arasına tekabül ediyor. Bundan önceki süreçte genç yetişkine adım atmadan önce bir ergenlik süreci var. Gencin muhatap olduğu daha sonra 18'li yaşlardan itibaren yetişkinliğinin de provası olan genç yetişkinlik dönemi başlıyor. Günümüz şartlarında maalesef biz geçmiş gençlikten bahsediyoruz. Genç yetişkin dediğimiz dönemin tamamlanması daha çok 25-30 yaşı buluyor. Tabi ki bunda birçok faktör rol model oluyor. Geçmişe baktığımız zaman gencin sorumluluk alma duygusu daha geç gelişmesi, kendi ayakları üzerinde durma yaş standartlarının daha da üst yaşlara taşınmış olması bu tarz durumlar genç yetişkinliğinin yaş aralığını uzatmış oluyor." dedi.
"Gençler ben neyim? Kimim? Yaradılış amacım ne? Bu dünyada niye yer kaplıyorum? gibi sorulara kendince cevaplar bulmaya çalışıyor"
Genç yetişkin dönemlerinde gençten hangi süreci tamamlanmasını beklenmesi gerektiğini söyleyen Sunar, "Bu dönemdeki en büyük kavram kimlik bunalımı ya da kimlik bocalaması dediğimiz şeylerdir. Bu dönem gencin tutum ve davranışının önemli ölçüde etkilendiği bir süreç gençler bu süreçte ben neyim? Kimim? Yaradılış amacım ne? Bu dünyada niye yer kaplıyorum? gibi sorulara kendince cevaplar bulmaya çalışıyor. Bir anlam arayışı içerisine giriyorlar. Bu noktada kendine bir tanım ve toplumdaki rolünü hayattaki amacını belirlemede bazı sıkıntılar yaşayabiliyorlar. Bu sıkıntılar ailesine ve toplumuna karşı negatif bakmak olarak önümüze çıkabiliyor. Eğer aile gerçekten manevi ve kültürel anlamda gence çok iyi bir rehberlik yapamamışsa ailesini rol model olarak görmüyorsa maalesef ailesine karşı negatif bir tavır alma söz konusu olabiliyor. Bedeni ve zihni güçlerini göstererek kendini kabul ettirme arzusu çok ön planda bulunuyor. Kendini, bedenini güçleriyle ön plana çıkarma ya da fikir ve düşünceleriyle çok sivrilip bu noktada kendini kabul ettirmeyi görebiliyoruz. Eğer bu süreçte rehbersiz ve yardımsız kalıyorlarsa olumsuz gelişmelerde görebiliyoruz. Eğer aile bu konuda çok iyi manevi rehber olamıyorsa genç bu boşluğu dışarıdaki sosyal hayatta ya da arkadaş çevresinden tamamlamaya çalışıyor." ifadelerine yer verdi.
"Genç eğer doğru öncü ve lider bulamamışlarsa kendilerini öncü ve lider kabul ediyor"
Sunar devamında şunları aktardı:
"Kontrol edilmeyen bir durumla baş başa kalırsa genç yanlış rehberler de edinebiliyor. Bu yanlış rehberlerle sonucunda içinde doğup büyüdüğü toplumu tenkit etmeye değiştirmeye tabi manevi ve kültürel değerlerin tam tersi noktasında tenkit edip eleştirmeye de başlayabiliyor. Eğer doğru öncü ve lider bulamamışlarsa kendilerini öncü ve lider kabul edip başkalarının da kendilerine uyması noktasında bir mücadelenin içerisine girebiliyorlar. Bu nokta da gerçekten gençlik dönemindeki özellikle dini ve manevi değerlerimize uygun olmayan bir gençlik ile karşı karşıyaysak bizim burada öncelikle kendimize bakan yönüyle yapmamız gereken gerçekten gençlerimize doğru bir rehberlik edebiliyor muyuz? Doğru rol model olabiliyor muyuz? Gençlerin rol model aldığı kişiler onların hangi yönlerine hitap ediyor? Bunları çok iyi analiz etmemiz gerekiyor. Genç yetişkin döneminde bu problemler daha da karmaşık hale gelebiliyor. Mesela yabancılaşma, madde bağımlılıkları ya da cinsellikle ilgili sıkıntılar olarak ortaya çıkabiliyor."
"Yabancılaşma dediğimiz kavramla genç kendi ailesine, kendi değerlerine ve kendi sosyal çevresine yabancılaşabiliyor"
Son olarak Sunar, "Genelde bu kimlik bunalımına genç yetişkinler daha homojen toplumlarda yani daha erken dönemlerde hal edebiliyorlar ama daha heterojen toplumsal karmaşıklığın ve değişimin daha fazla olduğu toplumlarda maalesef bu süreçler uzayabiliyor. Süreçler uzadığı zamanda yabancılaşma dediğimiz kavramla genç kendi ailesine, kendi değerlerine ve kendi sosyal çevresine yabancılaşabiliyor. Madde bağımlılığı durumu genelde sosyoekonomik düzeyle de alakalıdır. Kendisini ifade edebilmek için eğer kendisine aile içerisinde ve sosyal çevresinde yer bulmamışsa madde bağımlılıklarıyla da kendini göstermeye başlıyor. Ya da cinsel yönelimlerle ilgili sıkıntılar başlayabiliyor. Genç yetişkinlikte hekimlik oluşumunun zedelemesinde de ailelerin kayıtsız tutumlarını, parçalanmış ailelerin kötü arkadaş çevresini ya da eğitim eksikliğini ekonomik şartların yetersizliği gibi durumları görebiliyoruz. Tüm bunlar maalesef gençlerin birbirleriyle olan ilişkilerinde, toplumla olan ilişkilerde ve aileyle olan ilişkiler de istenmeyen davranışlara sebep olabiliyor." diye konuştu. (İLKHA)