Haklı veya haksız "Afganistan" adı anıldığında "Uyuşturucu" ve "Göçmen" kavramları çok ön plana çıkar. Bütün bir ülke halkını böyle bir ithamla karşı karşıya bırakmak hakkaniyete uygun düşmese de ülkedeki uyuşturucu üretimine ilişkin verilere bakıldığında bu iddianın tamamen dayanaktan yoksun olduğu görüşü savunulamaz.
Zira Batı emperyalizminin yıllarca işgal altında tuttuğu Afgan topraklarının adeta uyuşturucunun anavatanına dönüştürüldüğü tezi tarihi bir realite olarak önümüze çıkar.
Özellikle işgal yıllarında Afganistan topraklarının uyuşturucu üretiminin ana merkezlerinden biri haline geldiği tüm kamuoyunun malumu. Ancak uyuşturucu üretimindeki artışın kaynağını, 2 yıldır yönetimde bulunan İslam Emirliği'ne bağlamak tamamen insafsızca bir yaklaşım.
İşgalci ABD ve koalisyon askerleri
20 yıllık işgal döneminde, bir yandan işgal koalisyonunun ayrım gözetmeksizin sivillere yönelik gerçekleştirdiği sayısız katliam, öbür yandan işgalin müstemleke valisi konumundaki kukla yönetimin idare tarzı nedeniyle ülkede, kalkınmışlık ve ekonomik göstergeler en dip seviyelere çekildi.
İşgaller Afganistan'ı uyuşturucu üretiminin merkezi haline getirdi
Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği, Marksist hükümetin daveti üzerine 24 Aralık 1979'da Afganistan'ı işgal etmesiyle bir sonun başlangıcına adım attığının farkında değildi hiç şüphesiz.
SSCB ordusu, 9 yıl süren işgal sonunda 2 milyondan fazla Afgan'ın kanına girmişti. O yıllarda tüm bu katliamlara rağmen mücahidler büyük bir direniş örneği göstererek hafızalara "Afgan Cihadı" olarak kazınan ulvi kavramı da miras bırakmıştı.
Rusların Afganistanı işgali
2 milyon Afgan'ı katleden, milyonlarca insanı da muhacir durumuna düşüren işgalci SSCB, savaşın sonunda dağılma sürecine girmişti.
Çekilmenin ardından 1991'de devlet başkanı Mihail Gorbaçov'un istifasıyla başlayan dağılma süreci, SSCB'yi oluşturan özerk cumhuriyetlerin bağımsızlıklarını ilan etmesiyle sonuçlanmış, Sovyetler tamamen çökmüştü.
Rusların Afganistan'ı işgali
Yıllarca süren savaş ve büyük yıkımların ardından Afganistan daha da gerilemişti. Ülke eğitim, ekonomi, teknoloji, imar, sağlık, bilim ve hizmet alanlarında oldukça zayıflamıştı ancak bu 9 yıllık cihad deneyimi Afgan mücahidlerine büyük bir özgüven aşılamıştı.
Ama "Uyuşturucu üretimi" ve "Muhacir" sorunu Afganistan'ın temel sorunlarından biri olarak hep gündemdeki yerini korumaya devam etti.
ABD işgali ülkedeki uyuşturucu üretimini rekor seviyelere çıkardı
1996 yılında Taliban Hareketi ülkede yönetimi ele alınca nesilleri helak eden uyuşturucu belasına karşı büyük bir mücadele başlattı. 1996-2001 dönemini kapsayan İslam Emirliği'nin ilk iktidarında uyuşturucu türevlerinin ekimi tamamen yasaklanarak büyük bir adım atıldı.
Bu adımın ardından uygulanan kararlı tedbirler sonucu Afganistan'da uyuşturucu üretimi sıfıra yaklaştı ancak 11 Eylül bahanesiyle ABD'nin Afganistan'ı koalisyon güçleriyle birlikte işgal etmesiyle ülkede kaos yine baş gösterdi. ABD destekli kukla hükümet zamanında ülkede uyuşturucu üretimi rekor seviyelere ulaştı.
2000 yılında İslam Emirliği, afyon üretimine yasak getirince uyuşturucu mafyasının afyon üretimi yüzde 90'lara varan bir düşüşe sebep oldu. Ancak 2001'de başlayan ABD işgalinden sonra, ülkedeki afyon üretiminde tekrar gözle görülür bir artış yaşandı.
2005'te, Afganistan tekrar dünyanın 1 numaralı afyon üreticisi konumuna geldi. Öyle ki dünyada üretilen afyonun yüzde 90'ı bu topraklarda üretiliyor ve birçoğu işlenerek eroin haline getirilerek dünya pazarlarına satışı sağlanıyordu.
Elbette bu yükselişte, bazı uyuşturucu tedarikçilerinin Karzai hükûmetinde üst düzey görevlerde yer alıyor olmasının da etkisi büyüktü.
İşgaller döneminde GSMH'nın yüzde 52'sinin uyuşturucu satışından sağlandığı tespiti, korkunç bir tabloyu gözler önüne sererken üretimdeki bu artışın işgalle birlikte bozulan güvenlikle ilişkilendirilmesi dikkat çekiciydi.
ABD ve işgalci koalisyon askerleri
ABD'nin 7 Ekim 2001'de başlattığı işgal, 2021 Ağustos ayında sona ererken bu işgal süreci, gayri resmi rakamlara göre 240 bin Afganlının hayatına mal olmuştu. 3 buçuk milyon insan, ülke içinde yerinden edilirken 2 buçuk milyon insan da mülteci konumuna düşürülmüştü.
ABD'nin Doha Anlaşması'nın ardından işgal ettiği topraklardan çekilmesiyle birlikte büyük bir hamle başlatan Taliban Hareketi, kısa sürede ülke yönetimini yeniden eline aldı.
İddiaların aksine Afganistan İslam Emirliği uyuşturucuya karşı büyük bir savaş başlattı
İşgaller döneminde ülkedeki uyuşturucu tablosu bu iken, 2021 yılının ağustos ayında yeniden iktidarı devralan İslam Emirliği, uyuşturucu konusunda etkin bir mücadele seferberliği başlattı.
Batı basınında yer alan "Taliban Hareketinin gelirlerinin büyük bir kısmı uyuşturucu satışından sağlanıyor" yönündeki iddiaların aksine İslam Emirliği'nin, uyuşturucu konusunda etkin bir şekilde devreye girdiği ve uygulamada kapsamlı bir mücadeleye giriştiği görüldü.
Tarlalarda üretilen uyuşturucuların köklerinin kurutulması konusunda atılan kararlı adımlar sonucu Afganistan'dan uyuşturucu akışının kesildiği haberleri artık sıklıkla duyulur oldu.
Uyuşturucuyla mücadelede en çarpıcı kararlardan biri Nisan 2022 başlarında alındı. Emirlik yönetimi, ülke genelinde haşhaş ekimini tamamen yasaklayan bir karar daha aldı.
İslam Emirliği lideri Hibetullah Ahundzade'nin yürürlüğe koyduğu kararnamede şu ifadeler yer aldı:
"Afganistan İslam Emirliği kararıyla, bugünden itibaren ülkenin her yerinde haşhaş ekimi kesin bir şekilde yasaklanmıştır.
Eğer bir kişi bu kararı ihlal ederse, ektiği haşhaşlar derhal yok edilecek ve söz konusu kişiye şeriat hukukuna göre muamele edilecektir.
Bununla beraber alkol, eroin, tablet, haşhaş ve benzeri her türlü narkotik maddeyi kullanmak, taşımak, satışını yapmak, ihracat ve ithalatını yapmak, ayrıca uyuşturucu üreten fabrikalarda çalışmak da yasaklanmıştır.
Bu kararın icrası mecburi olup, ihlal eden kişiler yargı tarafından kovuşturulacak ve cezalandırılacaktır."
Kırsalda üretimin önüne geçilirken kentlerde bağımlılar rehabilite edildi
Afganistan İslam Emirliği lideri Ahundzade tarafından yayımlanan bu kararnamenin ardından ülkede büyük çapta uyuşturucuyla mücadele başlatıldı.
Bir yandan ekimi ve üretimi ile mücadele edilirken bir yandan da uyuşturucuya müptela olmuş bağımlıların ıslahına yönelik kapsamlı eylem planı hayata geçirildi.
Başkent Kabil başta olmak üzere ülkenin tüm vilayetlerinde ciddi bir çalışma başlatıldı. Köprü altları, kuytu ve izbe yerler denetlenerek bağımlılar toplandı ve rehabilitasyon merkezlerine sevk edildi. Buralarda uygulanan tedaviye olumlu cevap veren sayısız insan topluma tekrar kazandırıldı.
Kabil'deki Pul-i Sokhte Köprüsü'nün altını mesken edinmiş yüzlerce uyuşturucu bağımlısı bölgeden toplanarak rehabilite merkezlerine sevk edilirken köprü altındaki bağımlıların toplanmasıyla birlikte ABD işgalinden bu yana son 21 yılda ilk kez kent rahat bir nefes almış oldu.
Geçtiğimiz aylarda uyuşturucuyla mücadelede gelinen aşamaları kamuoyu ile paylaşan Afganistan İçişleri Bakanlığı, bugüne kadar ülke genelinde 10 binden fazla uyuşturucu bağımlısının toplandığını ve tedavileri için çeşitli kurumlara yönlendirildiğini açıkladı.
Ülkedeki uyuşturucu bağımlılarına yönelik başlatılan geniş kapsamlı rehabilitasyon hamlesi sonucu bataklıktan kurtulan hayatlar, yeni yaşamlarında artık hayata daha umutla bakıyor.
Pul-i Sokhte Köprüsünün altında bir bağımlı iken tedavi altına alınan Ahmed Reza Sherzad, Kur'an-ı Kerim'i yazan usta bir hattat olmayı başardı
İslam Emirliği yönetiminin uyuşturucu yasağını uygulamaya devam edeceği, bu kapsamda birkaç sene içerisinde Afganistan'ın uyuşturucu üretimi ve satışından tamamen arındırılacağı belirtiliyor. (İLKHA)