Siyonist zindanlarda HASTA ESİR SAYISI 750'Yİ GEÇTİ

Siyonist Yahudilerin Filistin’i işgal etmelerinin üzerinden 75 yıl geçmesine rağmen Filistinlilere çektirdikleri zulüm devam ediyor. İşgal rejiminin ablukası altındaki Gazze'de faaliyet gösteren Vaid Esirler ve Özgürlüğüne Kavuşanlar Derneği, İşgal cezaevlerindeki Filistinlilerin sağlık durumuna ve ihmallere ilişkin açıklama yaptı. Açıklamada hasta esir sayısının 750'yi geçtiğini bunlardan 23'ünün ise kanser hastası olduğu belirtildi.

Ekleme: 03.06.2023 05:00:37 / Güncelleme: 03.06.2023 05:01:02 / Güncel
Destek için 

FARUK KUZU/ DOĞRUHABER

Vaid Esirler ve Özgürlüğüne Kavuşanlar Derneği, İşgal cezaevlerindeki hasta esir sayısının 750'yi geçtiğini açıkladı. Vaid Derneği'nden yapılan açıklamada, hastalanan Filistinlilerin muayene, ameliyat ve kliniklere nakil taleplerinin geri çevrildiği kaydedildi.

Açıklamada işgal hapishanelerindeki hasta tutuklu sayısının 750'yi aştığı, bunlardan 23'ünün ise kanser hastası olduğu belirtildi.

Hapishanelerdeki Filistinlilere işgalci siyonistlerin "sistematik tıbbi ihmal politikası" uyguladığı belirtilen açıklamada, hastalanan Filistinlilerin muayene, ameliyat ve kliniklere nakil taleplerinin geri çevrildiği kaydedildi.

Siyonist işgal hapishanelerinde bulunan ve kanser hastası olan esirlerden ikisinin durumunun çok ağır olduğu belirtiliyor.

Kanser hastaları olan Velid Dakka ve Asıf er-Rufai'nin sağlık durumlarının çok kötü olduğu bildirildi.

SİYONİSTLERİN KASITLI "TIBBİ İHMAL" UYGULAMASI ÖLDÜRÜYOR

Zulümle payidar olmaya çalışan Yahudi İşgal rejimi, tüm dünyanın gözleri önünde Filistinli esirlere gayr-i insani davranarak ‘Evrensel insan hakları’ normlarına ait ne varsa hepsini ihlal ediyor.

Cezaevlerinde esir olarak tuttuğu Filistinli mahkûmların adil yargılanma hakkını ihlal ediyor, tüm dünyada kabul gören ‘Mahkûmların beslenme zorunluluğuna’ uymayarak yemeklerin öğün sayısını azaltıyor, mahkûmların aileleriyle görüşme hakkını keyfi olarak ellerinden alıyor, mahkûm ailelerin görüş izinlerini keyfi olarak iptal edip aylarca görüşmelerini engelliyor tüm bunlar yetmezmiş gibi Filistinli esirlerin en küçük bir hak arayışını en sert şekilde cezalandırarak ekstra hapis cezalarıyla yıldırmaya çalışıyor.

‘Filistin Mahkûmlar ve Eski Mahkûmlar Komisyonu’nun verilerine göre, İşgal hapishanelerinde 4 bin 900 Filistinli esir bulunuyor.

DÜNYA SESSİZ KALDIKÇA ZULMÜN DOZAJINI ARTIRIYORLAR

Bir süre önce sürdürdüğü efsanevi direniş sonucu hayatını kaybeden İslami Cihad’ın önemli isimlerinden biri olan esir Hıdır Adnan'ın, İşgalcilerin "idari tutukluluk" uygulamasına karşı başlattığı açlık grevinin 87. gününde 2 Mayıs'ta cezaevinde hayatını kaybetmesinin ardından, İşgalcilerin Filistinli esirlere yönelik uygulanan ve kasten adam öldürme ile eşdeğer olan ‘tıbbi ihmali’ yeniden gündeme gelmişti.

Başta kanser hastası Velid Dakka ve Asıf er-Rufai olmak üzere İşgal hapishanelerindeki Filistinli hasta tutuklular, ihtiyaç duydukları tedavinin geciktirilmemesi ve tıbbi takiplerinin yoğunlaştırılması talebinde bulunuyor.

Bununla birlikte en doğal bir insani hak olan yemeklerin öğün sayısının artırılmasını da isteyen hasta esirler, sağlık durumlarına uygun yemek verilmesini de talep ediyor.

Esirlerin yıllardır ‘uluslararası kurum ve kuruluşlar’ nezdindeki hak arayışları ve yaptıkları çağrılar ne yazık ki bugüne kadar karşılık bulmuş değil.

Siyonist işgal rejimi, gerek BM’nin gerekse de Avrupa Birliği’nin (göstermelik de olsa) çıkardıkları ‘Kınama’ kararlarıyla ‘Yerleşimci çetelerin terör faaliyetine dönüşen saldırılarının durdurulması veya Filistinli esirlerin asgari insan haklarından faydalandırılması yönündeki isteklerine olumlu bir cevap verdiği vaki değildir.

İşgal rejimi arkasına aldığı ‘Küreselci Baronlar’ ile ABD’nin Ulusalcıları olarak tarif edilen Cumhuriyetçiler ve Evangelistlerin desteğiyle tüm Ortadoğu’yu ateşe vermeye hazır.

Siyonist Yahudilerin, keskin (ve tahrif edilmiş Tevrat ile Talmut’a dayalı) dini anlayışına dayalı yönetiminde en büyük zararı Filistinli Müslüman halk görse de tüm Ortadoğu ve hatta tüm Dünya bu anlayışın tehdidi altındadır.

Nitekim bu zihniyet için bir Filistinli esir neyse dünyadaki diğer insanlar da aynı değerdedir. Çünkü tahrif edilmiş inançlarına göre Tüm yeryüzü ve içindeki insanlar sadece Yahudilere kölelik yapmak için vardır. Onların inancına göre; İsrailoğulları dışında kalan diğer insanların Yahova katında bir değeri yoktur.

Dünyanın sessizliğini ve özellikle İslam Dünyası’nın yekvücut hareket edemeyişini ganimet bilen Siyonist zihniyet, bir yandan birlik noktalarını dinamitlerken bir yandan da Filistinlilere zulmün dozajını artırıyor.

kutu

İşgalci teröristten sadece Mayıs ayında

BATI YAKA’DA 492 SALDIRI

Siyonist işgal güçleri ve onların milis gücü görevi gören sözde sivil, silahlı canileri niteliğindeki yerleşimci terör çeteleri geçtiğimiz mayıs ayı içinde Batı Yaka bölgesinde toplamda 492 saldırı gerçekleştirdi.

Irkçı Duvara ve Yahudi Yerleşimine Direnme Komitesi'nin 1 Haziran Perşembe yayınladığı rapora göre bu saldırıların bazıları doğrudan bölgede yaşayan Filistinlileri hedef alırken, bazıları da onların arazilerini, ağaçlarını, evlerini ve mal varlıklarını hedef aldı. Zaman zaman yollarına barikatlar kurarak hareket alanlarını kısıtladı ve saldırıda bulundular.

Saldırıların 45'i Filistinlilerin evlerini, ticari tesislerini ya da gıda kaynaklarını yıkma amaçlı oldu. Bu saldırılarda 54 tesisi veya gıda ürünü üretimi için kullanılan binayı yıktılar. Saldırılarında yıktıkları binaların arasında Beytlahim'deki bir okul da yer alıyor.

Rapora göre işgal askerlerinin ve yerleşimci çetelerin saldırılarında Filistinlilere ait 2961 adet ağaç kesildi veya söküldü. Bunlardan 1929'u zeytin ağacı. Diğerleri farklı meyve ağaçları.

En fazla ağacın söküldüğü veya kesildiği vilayet, 1530 ağacın tahrip edildiği El-Halil oldu. İkinci sırada 855 ağaçla Nablus yer aldı.

İşgal yönetimi mayıs ayı içinde Kalkilya, Nablus, Cenin ve Ramallah vilayetlerinde, tamamen hukuksuz bir şekilde "el koyma" adıyla 152 dönüm araziyi gasp etti. Ayrıca Kalkilya ve Nablus'ta 14.5 dönüm araziyi "devlet arazisi" iddiasıyla gasp etti.

Gasıp Yahudilerin bu saldırılarına sessiz kalmayı yeğleyen sözde medeni dünya, Filistinlilerin canlarını ve mallarını korumaya matuf en küçük bir girişimini ise derhal ‘Terör faaliyeti’ olarak etiketleyip mahkum etmesi insanlığın vicdanını yaralamaya devam ediyor.