TÜRKİYE YÜZYILININ İNŞA VE İHYA ZAMANI

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın seçimi yeniden kazanmasıyla Türkiye Yüzyılı için de start verildi. Tüm kesimlerin beklentisi yeni yüzyılın ihya ve inşa üzerine kurulması. Araştırmacı-Yazar Dr. Abdulkadir Turan, “Geldiğimiz noktada acil bir yeniden yapılanma, ihya ve inşa programına ihtiyaç vardır.” İfadelerini kullanırken Gazeteci-Yazar Yusuf Kaplan ise “Bu dönemde eğitimde, gençlikte ve ailede önümüzü açacak büyük bir ruh atılımı ve zihniyet atılımı gerçekleştiremezsek bunun vebalini ödeyemeyiz.” Diyerek önemli uyarılarda bulundu.

Ekleme: 01.06.2023 05:00:30 / Güncelleme: 01.06.2023 05:01:02 / manşetler
Destek için 

MEHMET TAHİR ÖZSOY / DOĞRUHABER

Geçtiğimiz yılın sonunda tanıtımı yapılan "Türkiye Yüzyılı" projesi hayata geçiriliyor. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın seçimi yeniden kazanmasıyla Türkiye Yüzyılı için de start verildi. Cumhurbaşkanı Erdoğan seçim zaferinin ardından Beştepe'deki balkon konuşmasında “Sahip olduğumuz muazzam ekonomik potansiyelin hayata geçmesi hep bunun için engellenmiştir. Ülkemizin doğusundaki, güneyindeki, kuzeyindeki, batısındaki güç ve etki alanlarının üzeri hep bunun için örtülmüştür. Üzerimize giydirilen ve bize dar gelen deli gömlekleri içinde bunu yıllarca boğanların korkusu bugün müjdesini verdiğimiz Türkiye Yüzyılı'nın bir gün geleceğidir. Bugün işte o gündür. Bugün rahmetli Menderes'in uğruna canını verdiği demokrasi ve kalkınma hamlelerimizin en üst seviyeye ulaşma günüdür. Rahmetli Özal'ın son nefesine kadar peşinde koştuğu büyük Türkiye hayalinin başlama günüdür. Rahmetli Erbakan'dan, rahmetli Türkeş'e mücadelelerin gayesine ulaşma günüdür. 21 yıldır ülkemize kazandırdığımız eserlerin, milletimize yaptığımız hizmetlerin üzerine Türkiye Yüzyılı'nın müjdesini verme günüdür. Bunu sizlerle yaptık.” diyerek yeni süreç için start vermişti.

“ANADOLU İRFANININ DEZENFORMASYONA KARŞI DİRENCİ AÇISINDAN DA TARİHİ BİR ÖNEME SAHİPTİR

Yeni süreçte atılması gereken adımlarla ilgili gazetemize değerlendirmelerde bulunan Araştırmacı-Yazar Dr. Abdulkadir Turan, “Türkiye; Cumhuriyet’in ilanı bağlamında ikinci bir yüzyıla girerken 28 Şubat’tan bu yana inatla sürdürülen süreci başa sarma çabalarını 14 Mayıs ve 28 Mayıs seçim zaferleriyle bir kez daha aştı. Bu iki zafer, Anadolu irfanının dezenformasyona karşı direnci açısından da tarihi bir öneme sahiptir. Zaferi zorlaştıran etkenler de zafere vesile olan etkenler de elbette ayrıntılı olarak tahlil edilecektir, edilmelidir.” ifadelerini kullandı.

“GELDİĞİMİZ NOKTADA ACİL BİR YENİDEN YAPILANMA, İHYA VE İNŞA PROGRAMINA İHTİYAÇ VAR”

“Bugüne kadar kalkınmada tarihi adımlar atıldı.” diye konuşan Turan, “Toplumu ihya alanında da kayda değer işler yapıldı. Lâkin geldiğimiz noktada acil bir yeniden yapılanma, ihya ve inşa programına ihtiyaç vardır. İstikamet üzere, müreffeh ve mesut büyük Türkiye hedefine ulaşmak ancak omuz omuza vermekle mümkündür.  Bunun için eğitim, sanat, kültür alanlarında toplumun bütününe hitap edecek kurumlar var edilmeli. Sivil Toplum da bu kurumların işlevini tamamlayacak faaliyetler içinde bulunmalıdır.” şeklinde konuştu.

“MÜSLÜMAN AİLE DAVASI İLE YAŞAR. DAVASIZ KALAN BİR AİLE YAŞATILAMAZ”

Ailenin önemine ve korunmasına dair değerlendirmelerde bulunan Turan, “Müslüman aileyi korumanın bir dava hâline gelmesi, bu memleket için üzerine ağlanacak bir hâldir. Müslüman aile davası ile yaşar. Davasız kalan bir aile yaşatılamaz. Aile dava sahibi ise yaşar ve yaşatır. Bunun için derhâl, dava sahibi bir Müslüman aile tarzını anlatacak, kavratacak ve inşa edecek eğitim, kültür ve sanat programlarına başlanmalıdır. Aileyi koruma yasaları ancak dava sahibi bir aile tarzını yeniden inşa edersek iş görecek, tamamlayıcı bir yer tutacaktır. İslam, icraatlarıyla toplumu cezp eder. İslâmî tatbikatta yasaklar istisna, icraatlar asıldır. Yasaklara, yaptırımlara değil, icraatlara odaklanmalıyız.” dedi.

“MÜSLÜMAN KADINI TOPLUMU ISLAH ETMEKTE DURDURAN BÜTÜN ENGELLER AŞILMALI”

Müslüman kadın ve gençler ile ilgili de konuşan Turan, “Müslüman kadın ve Müslüman genç, İslam toplumunun dinamizmidir. Bu iki kuvvet zinde olursa İslam toplumu ayakta durur, gelişir ve yol alır. Müslüman kadını toplumu ıslah etmekte durduran bütün düşünsel ve fiziki engeller aşılmalı. Topluma hitap edebilen, toplumunu koruyup geleceğe doğru taşıyan tarihsel güçlü Müslüman kadın profili ihya edilmelidir. Müslüman gençlik, ıslah edeceğimiz bir unsur değildir, bizi ıslah edecek unsurdur. Gençliğin önü açılmalıdır. Gençliğin olumlu girişimleri takdir edilmeli, ödüllendirilmelidir. Gençliğe verilecek en büyük ödül, toplumun önderliğinde Sünnet-i Seniyye’de olduğu gibi ona güçlü bir konum vermektir.” ifadelerini kullandı.

MÜSLÜMAN GENÇLİK, MÜSLÜMAN AKLIYLA BULUŞMALI

Turan, “İslam, tarihin hiçbir evresinde sadece vaizler ve alimler üzerinden anlatılan bir din olmamıştır.

Müslüman gençlik, eğitimin baştan başa yeniden dizayn edilmesiyle Müslüman aklıyla buluşmalı, Müslüman kimliğini taşımaktan onur duyacak ve o kimliği toplumun bütün kesimlerine duyurmakta lokomotif görevi görecek bir gençlik yetiştirmeliyiz, yetiştirebiliriz.  Bugüne kadar daha çok toplumun dindar kesimini ayakta tutmak yönünde bir tür “koruma/savunma” programı uygulandı. Toplumun İslâmî yaşamdan uzaklaşmış kesimleri ise genel olarak ihmal edildi. Hatta o kesimin yaşam tarzını bir tür korumaya dönük bir çerçevede kalındı. Diyanet İşleri Başkanlığı da cami cemaatine seslendi.

Buna karşı bütüncül bir strateji geliştirilmediğinden televizyon yayınları ve kültür sanat çalışmaları dindar kesimin aleyhine işledi, mütemadiyen dindar aileye hücum etti, dindar aileyi tahrip etti.  

Acilen bütüncül bir yeniden yapılanma stratejisi tatbik edilmelidir.” Şeklinde konuştu.

YENİ DÖNEM İÇİN ÖZETLE, KADIN-GENÇLİK, HİTAP-SANAT MERKEZLİ BİR İHYA STRATEJİSİ İZLENMELİDİR

Kurumların ortak çalışmasının önemine değinen Turan son olarak şunları dile getirdi; “Bütün kurumların eş güdüm içinde çalışacakları ve sadece dindar mahalleye değil, algılarını artık kalkınma hizmetlerine kapatmış, evlerine İslam adına hiçbir şeyin girmesine de müsaade etmeyen kitlelere de hitap edecek imkânlar oluşturulmalıdır. Bunun yolu hiç kuşkusuz güçlü bir hitaptır. Hitabı taşıyacak olan da kültür sanat faaliyetleridir; edebiyattır, tiyatrodur, müziktir. Kulağını sıkıca kapatanlara dahi İslam’ın sesini, Müslümanca birlikte yaşamanın faziletini duyuracak sanat faaliyetleri teşvik edilmeli, organize edilmelidir. Yeni dönem için özetle, kadın-gençlik, hitap-sanat merkezli bir ihya stratejisi izlenmelidir. Bununla birlikte yol almak, birlikteliği korumakla mümkündür; birliktelik güven ister; güven ise adalet talep eder. Hayatın bütün sahalarında Sosyal Adaleti yaşatmak, toplumun farklı kesimlerini buluşturmak için olmazsa olmaz bir zorunluluktur. Sosyal adalet ikame edilmeden, İslâmî siyasetten söz edilemez.”

PERGELİN SÂBİT AYAĞI BİZİM MEDENİYET DİNAMİKLERİMİZE BASACAK…

Milli Eğitim ve Aile Bakanlığı’na dair önemli yol haritasını sunan Gazeteci-Yazar Yusuf Kaplan ise, “Millî Eğitim Bakanlığı ile Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı, geleceğimizi belirleyecek en hayatî bakanlıklar! Çocuklarımızı, pergelin sâbit ayağını bizim medeniyet dinamiklerimize basacak, pergelin hareketli ayağıyla bütün dünyalara ve kültürlere açılacak dert sahibi, ideal sahibi, tevazu ve özgüven sahibi öncü ve parlak kuşaklar olarak yetiştirecek bir eğitim sistemine, çaplı müfredatına ve donanımlı eğitim kadrosuna ihtiyacımız var.” şeklinde konuştu.

EĞİTİM DE AİLE DE BİR MEDENİYET MESELESİDİR

Eğitim ve aile konusunda önemli uyarılarda bulunan Kaplan, “Unutmayalım: Eğitim de aile de bir medeniyet meselesidir. Her ülke kendi eğitim sistemini ve aile başta olmak üzere sosyal kurumlarını kendi medeniyet dinamikleri ve kültürel değerleri üzerine inşa eder.  Türkiye hâriç, maalesef! Türkiye filen / dışarıdan sömürgeleştirilemedi ama zihnen ve kültürel bakımdan / içeriden kendi kendini sömürgeleştirdi! Çocuklarını ve aileyi koruyamayan ve iyi yetiştiremeyen toplumlar, istiklallerini ve istikballerini de geleceklerini de kaybetmekten kurtulamazlar. O yüzden millî eğitim ve aile bakanlıklarına dert sahibi, ideal sahibi, hem medeniyet mefkûresi olan, kültürümüzü özümseyen hem de dünyayı iyi tanıyan parlak, idealist isimlerin getirilmesi hayatî önem arz ediyor. Bu dönemde eğitimde, gençlikte ve ailede önümüzü açacak büyük bir ruh atılımı ve zihniyet atılımı gerçekleştiremezsek bunun vebalini ödeyemeyiz. Benden hatırlatması. Bendeniz vazifemi yapıyorum. Gerisi ülkemizi yöneten büyüklerimizin işi.” ifadelerini kullandı.