''CHP’nin seçim ‘Hezimetinin’ ardından haklı bir biçimde ‘Kılıçdaroğlu istifa’ sesleri yükselmeye başladı. Kılıçdaroğlu ve çevresi bu seslere şimdilik kulak tıkıyor gibi görülüyor” diyen Altaylı yazısında, ''Toplumun onlara rağmen sağladığı yüzde 48’lik Ak Parti ve Erdoğan karşıtlığını, kendi başarıları gibi görerek değişim talebine direnecekleri anlaşılıyor. Türkiye’de değişim isteyenlerin, söz konusu kendi partileri olunca değişime bu denli direnmeleri akıl alır gibi değil. Tek adam rejimini eleştirenlerin, kendi partilerinde üstelik de başarısız bir tek adamın rejiminin sürmesinden yana olmaları da anlaşılır gibi değil. İktidarı liyakatsiz bir yönetim anlayışı ile suçlayanların kendi partilerinde liyakate zerre değer vermemeleri de kabul edilebilir gibi değil. Çok açık ki, Kılıçdaroğlu Cumhurbaşkanı adayı olarak kendini başarılı gibi görse ya da gösterse bile son 5 yılda olan onca şeye, afetlere, ekonomik çöküntüye, göçmen rezaletine, depreme rağmen rakibi hemen hemen 5 yıl önceki oyuyla seçildiyse, Kemal Bey’in tek başarısı muhalefeti kendi etrafında toplamayı başarmış olması. O da onun dehasının değil, diğer partilerin çaresizliğinin sonucu. CHP Genel başkanı olaraksa kesinlikle başarısız. Genel başkanı olduktan sonra katıldığı ilk Teke Tek programında “Başarısız olduğum anda bırakacağım” sözü vermişti. Ama bu sözü de pek çok söz gibi pul oldu.
Kaybedilen sayısını unuttuğumuz seçim bile “Artık ben bırakayım” dedirtmiyor ve tüm liderler gibi kendini vazgeçilmez olarak görüyor. Erdoğan’ın tek adamlığını eleştirirken, kendi tek adamlığı tartışmaya kapalı. Üstelik Erdoğan başarılı, kendisi ise başarısız. Bir yandan da Kemal Kılıçdaroğlu’nun neden koltukta kalmak istediğini anlamıyor değilim. Büyük ihtimalle Türkiye’nin kaçınılmaz bir erken seçime gitmek zorunda kalacağını düşünüyor. Ve bu kez kendisinin adaylığında ısrarcı olmayıp, kazanacak adayı göstermeyi planlıyor. Ne var ki, bunun için artık çok geç. Türkçemizdeki en şahane deyimlerden biri tam da böyle durumlar için söylenmiştir. Geçti Bor’un pazarı, sür eşeğini Niğde’ye. Kemal Bey yarının dün olmadığını bilmek zorundadır.'' dedi.