Antikacılığın zevkli ama zor bir meslek olduğunu söyleyen Özbek, tecrübe ve deneme yanılma yöntemiyle buralara geldiğini ifade etti.
2010 yılında öğretmenlikten emekli olduğunu söyleyen Özbek, babasından kalan dükkanda bu işe başladığını ve bu işten anlayan varsa zevk için bu işi yapması gerektiğini söyledi.
Bir şeye antika denilebilmesi için üzerinden en az 100-150 yıl geçmesi gerektiğini söyleyen Özbek ne kadar eski ve sanat işlemesi varsa o kadar değerinin arttığını dile getirtdi.
"Antikaya asıl merakım 1970 de başladı"
Abdulsamet Özbek
Lise yıllarında antikaya merak saldığını söyleyen Özbek, "Öğretmenlik yaptığım yıllarda da benim antikaya merakım vardı. Rahmetli babam bu dükkânda bakırcılık yapardı Babam rahmet edince dükkân bize kaldı. Dükkân bize kalınca bende hem boş zamanlarımı değerlendirmek için hem de antika merakından bu şekilde devam ettik 10 senedir bu dükkândayım. Antikaya asıl merakım 1970 de başladı o zamandan şimdiye kadar devam ediyorum. 2010 da ben emekli oldum. Emekli olduğumdan beri bu dükkândayım. Öğrencilik yıllarından beri merakım var." şeklinde konuştu.
"Antikacılık zevkli ve güzel bir meslek ama zor bir meslek"
Antikacılığın zevkli ve güzel olduğu kadar zor bir meslek olduğunu dile getiren Özbek, "Antikacılık zevkli ve güzel bir meslek ama zor bir meslek. Öğretmenlik zor bir meslek ama bana göre antikacı olmak daha zor. Antikacı okulu yok bir defa. Bu işi hayatta tecrübe ile deneme yanılma yoluyla öğreniyorsun. İnsanın stresini alıyor. Antikacılık merakı sadece Türkiye'de değil dünyanın her yerinde var ama herkeste bu merak yok. Bazıları kızıyor bize 'bu ne böyle bunlar benim babamda vardı dedemde vardı attık, hepsini hurdacıya sattık' diyorlar. Antikaya karşı bir sempatisi yok. Belki ne olduğunu bilmiyor, bazıları da ürünleri burada görünce gözleri açılıyor 'keşke satmasaydım' diye üzülüyor. Herkes de farklı tepkiler var herkesin zevki aynı değil yani sevende var, hiç alakası olmayanda var, bilen var bilmeyen var diğer meslekler gibi değil." ifadelerine yer verdi.
"Ürün ne kadar eskiyse o kadar değerlidir"
Manevi değerin her şeyden önemli olduğunu ifade eden Özbek, "Her şeyden önce babandan dedenden kalmış eşyaların manevi değeri var. Yavuz Sultan Selim'in kılıcı veya Fatih Sultan Mehmet'in kaftanı kimde olsa parmakla gösterirler. Peygamber Efendimiz'in hırkası Veysel Karani'de mesela bunun değeri yok mu? Manevi değeri var her şeyden önce. Ne kadar eskiyse ne kadar antikaysa o kadar değerlidir. Öyle değerli şeyler var ki parayla dahi zor satın alırsın. Bir şeyin antika olması için üzerinden en az 100-150 yıl geçmesi lazım. Her eski olan şey de antika değildir. Makine işi olan veya pille çalışan elektronik ürünler olsun bunlar antika değildir. Antika olması için el yapımı olacak ve bir sanatı veya özelliği olacak. Ne kadar eski ve sanat işlemesi varsa değeri de o kadar artar." diye konuştu.
"Yaşlılardan çok gençlerde merak var"
Değerli olmayan ürünün antika olamayacağını belirten Özbek, "Antikacılığın ticaretini yapanlar var. Buradan alıp kendi memleketinde farklı fiyata satıyor. Bir de merakı olan var evinin en güzel köşesine antika ürünler koyuyor. Antika eserlere çok para verenler var. Tabi maddi durum da elverişli olacak ki o ürünü alabilsin. Değeri olmayan ürün bil ki antika değil. Gençlerimiz gelip 'eski kılıç veya eski hançer varmı?' diye soruyorlar. Gençlerin de hoşuna gidiyor. Eskiden merakları yoktu ama yeni yeni merakları olmaya başladı. Yaşlılardan çok gençlerde merak var. Gençleri o yönden tebrik ediyorum." diye ekledi.
"Hurdacılardan bana çok eşya geldi"
Eski görünen şeylerin hurdacıya verilmemesi gerektiğini dile getiren Özbek, "Bu işten anlayan, bilen varsa sadece para kazanmak için değil zevk içinde yapsın. Bizim manevi ve kültürel değerlerimizin kıymetini bilsin. Anlamayanlar varsa getirsin anlayana veya bilen birilerine göstersin onun bir değerini öğrensin. Eski olduğu için hurdacıya vermesinler yazık günah. Hurdacılardan bana çok eşya geldi. Geçenlerde bir tablo geldi bana söylemek istemiyorum ama alan bilmiyor o tablonun değeri nedir diye. Bilip bilmediği şeyleri kesinlikle öğrenmeden ellerinden çıkarmasınlar. İlk önce değerini bir öğrensinler. İhtiyacı varsa satabilir tabii ki onun hakkıdır ama bilmeden rastgele hurdacıya verip atmasınlar." dedi. (İLKHA)