DOĞRU BİLDİĞİMİZİ HER YERDE SÖYLÜYORUZ

HÜDA PAR Genel Başkanı Zekeriya Yapıcıoğlu, muhalefetin ve medyasının "Cumhur İttifakı'nda çatlak, HÜDA PAR'a konuşma yasağı" iddialarına ilişkin "HÜDA PAR konuşuyor işte. Doğru bildiğimiz şeyleri söylüyoruz. Ne kimse bize konuşma yasağı getirmiş ne de kimse bunu aklından geçirmiştir. Bulunduğumuz ortama göre eğilip bükülmüyoruz. Renk değiştirmiyoruz." dedi.

Ekleme: 02.05.2023 05:30:50 / Güncelleme: 02.05.2023 05:31:02 / manşetler
Destek için 

Haber Merkezi

HÜDA PAR Genel Başkanı ve AK Parti İstanbul Milletvekili adayı Zekeriya Yapıcıoğlu, seçim çalışmaları kapsamında geldiği Batman'ın Gercüş ilçesinde konuştu. İlçedeki öğretmen lokalinde düzenlenen programa katılan Yapıcıoğlu, gündeme dair açıklamalarda bulundu. Seçimlerden sonra milletvekillerinin adeta ulaşılmaz oldukları yönünde halktan şikayetler duyduklarını belirten Yapıcıoğlu, vaatlerinden birinin de seçimlerden sonra zamanlarının çoğunu halkla iç içe geçirmek olduğunu kaydetti. Yapıcıoğlu, "İnşallah biz de onların vekili olmak adına ulaşılabilir bir konumda olacağız. Ben de bir hemşeriniz, bir kardeşiniz olarak, Aynı zamanda Genel Başkan sıfatıyla size şunu söylüyorum: Eğer bu taahhüdü yerine getirmediğimize şahitlik ederseniz, eğer yerine getirmezsek, İnşallah öyle bir şey olmayacak. O zaman doğrudan doğruya benimle irtibata geçerek şikayetlerinizi aktarabilirsiniz. O zaman inşallah, o şikayetlerinizin tekrar etmemesi için ne gerekiyorsa o yapılır. Ben İstanbul adayıyım. Ama bir hemşeriniz olarak, yine bütün milletimizin hizmetinde olduğumuz gibi elbette kendi hemşerilerimizin, kendi kardeşlerimizin de hizmetinde olacağız." dedi.

"MEMLEKET CHP'NİN ZİHNİYETİNE TESLİM EDİLİRSE YÜZYIL GERİYE GİDER"

Cumhurbaşkanlığı seçiminin sadece önümüzdeki 5 yıl memleketi idare edecek bir kişiyi seçmekten ibaret olmadığını belirten Yapıcıoğlu, "Belki önümüzdeki on yılları etkileyecek bir seçimdir. Ve eğer bu seçimde memleket CHP'nin zihniyetine teslim edilirse; 3 yıl, 5 yıl kaybetmeyeceğiz sadece. Belki memleket yüzyıl geriye gider.  Aslında o, biraz önce söylediğim 'hükümetin şu kadar ömrü kaldı, gidiyor' diye söyleyenler, o konuda kendinden çok emin konuşanlar öyle bir havaya büründüler ki, sağa-sola parmak sallamaya başladı. O zihniyetin taraftarları, insanlarımızı tehdit etmeye başladı. Hem bir taraftan özgürlükçü geçiniyorlar bir taraftan özgürlük nutukları atıyorlar. Bir taraftan mevcut hükümeti, Cumhurbaşkanımızı diktatörlükle suçluyorlar. Ama öte taraftan sağa-sola parmak sallıyorlar. 'Biz gelirsek sizi susturacağız, biz gelirsek sizi engelleyeceğiz, biz gelirsek siyaset yapamayacaksınız. Biz gelirsek siz gazetecilik yapamayacaksınız. Biz gelirsek sizi içeri attıracağız.' diyorlar. Kimse de çıkıp, sormuyor bu insanlara. Bir taraftan siz yargı bağımsızlığından dem vuruyorsunuz. Şu anda, mevcut mahkemelerin hükümetin emrinde olduğunu söylüyorsunuz. Öte taraftan hakimlik sıfatınız olmadığı halde, biz geldiğimizde falanlar hapse girecek, diyorsunuz. Kim karar verecek onun hapse gireceğine?" diye konuştu.

"GÜYA BUNLAR GELİNCE FİKİR HÜRRİYETİ OLACAKTI"

Yapıcıoğlu, "Bir taraftan, biz gelirsek işte, Avrupa çok istedi diye mesela Osman Kavala'yı serbest bırakacağız diyorsunuz. Nesiniz siz? Hâkim mi? Siyasetçi mi? Gazeteci mi? Nesiniz? Önce bir karar verin. Bir taraftan özgürlük nutukları atarken, öbür tarafta 'HÜDA PAR'ın programında şunlar, şunlar varmış, böyleleri nasıl siyaset yapıyor?' diyeceksiniz. Ama AK Parti iktidarında 11 yıldır biz siyaset yaptık. Hiçbir hâkim, hiçbir savcı, hatta hiçbir siyasetçi ya da işte yargıtay veya Yüksek Seçim Kurulu, siz falanca beyannamenizde, parti programınızda, tüzüğünüzde, falanca iş ve işlemlerinizde bir suç işlediniz demedi. Niye? Güya bunlar gelince fikir hürriyeti olacaktı." diye ekledi.

"MİLLET O ZİHNİYETİ GÖRDÜ VE ONA İKTİDAR KAPISINI KAPATTI"

Çok farklı partiye geçilen 1950'de serbest seçimler yapılınca yine bir 14 Mayıs günü, halkın CHP’ye, o zihniyete iktidar kapılarını kapattığını ve onu muhalefete mahkûm ettiğini ifade eden Yapıcıoğlu, "Niye mahkûm etti. Çünkü onun literatüründe ya da onun anlayışında hizmet diye bir şey yoktu.  Hürriyet de yoktu. Ne vardı? Milletin inancını yaşamasının önüne engel koymak vardı.  Milletin kimliğini inkâr etmek vardı. Milletin dilini yasaklamak vardı, milletin ensesinde boza pişirmek vardı.  Milletin iki öküzünden birisini vergi olarak almak vardı. Ama hizmet namına hiçbir şey götürmek yoktu. Millet o zihniyeti gördü ve ona iktidar kapısını kapattı." diye konuştu.

"CHP’NİN YÖNETİCİLERİ DEĞİŞSE DE ZİHNİYETİ DEĞİŞMEZ"

"CHP zihniyeti değişmez, değişemez. Değişse artık CHP olmaktan çıkar. Başka bir şey olur." diyen Yapıcıoğlu, şöyle devam etti: "CHP’nin yöneticileri değişse de zihniyeti değişmez. Değişmediğini nereden biliyoruz. İşte CHP’nin kurumsal kimliğini temsil eden bazı sözcülerinin çok yakın bir zamanda, şu seçim sathı mahalline girdikten sonra bile yine söylediği bazı cümleler var.  Mesela çocukların Kur'an eğitimi almasına orta çağ zihniyeti, Orta Çağ karanlığı diyebiliyordu.  Mesela bizim parti programımızı eleştirirken, işte bunların parti programında; ana dilde eğitim var, özerklik var, federasyon var. Onlar federasyon istiyor.  İşte bunlar özerklik istiyor diye söylüyorlar. Öbür taraftan yine bunun çözümü belki federasyondur diye, işte 'biz geldiğimizde Avrupa Birliği’nin özerklik şartını kabul edeceğiz. Türkiye’nin koymuş olduğu çekinceyi kaldıracağız ve özerklik şartını kabul edeceğiz.' diyorlar.  Özerkliği isteyen CHP, bazıları özerklik deyince onları gammazlayan da CHP!"

"FIRSAT BULURLARSA ELLERİNDEN GELİRLERSE SOKAĞI DA KARIŞTIRMAYA ÇALIŞACAKLAR"

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın Cumhurbaşkanlığını az bir farkla kazanması halinde muhalefetin, "seçimlere hile karıştı" diyerek bağıracağını belirten Yapıcıoğlu, "Biz de vatandaşlarımıza diyoruz; bunları söyledikten sonra eğer fırsat bulurlarsa ellerinden gelirlerse sokağı da karıştırmaya çalışacaklar. Bu kapıları kapatmak istiyor muyuz, huzurumuzun bozulmasını istiyor muyuz? O zaman en az bir önceki seçimlerden daha yüksek bir oranla bu sene Cumhurbaşkanı göndermeliyiz. Eğer öyle yaparsak onların hem dili kesilir, yani bu tür kışkırtmaları rahat bir şekilde yapamayacaklar. O yüzden diyoruz ki lütfen hiçbir oy heba olmasın, memlekete hizmet devam etsin. Eksikler yok mu, elbette var. Yapılması gereken işleri yok mu, elbette var. Eğer her şey bitmiş olsaydı o zaman belki bizde de sandığa gidilme oranı yüzde 30-40'lara düşerdi ama seçilecek olan kişilerin hem vekil bazında hem cumhurbaşkanı bazında memlekette hizmet noktasında arada çok fark olacağı için insanlarımız yüksek bir oranla Yüzde 80'in üzerinde oy kullanıyor." değerlendirmesinde bulundu.

"HAKKINI ARAMAYA CESARET EDENLER FAİLİ MEÇHULLERLE KARŞI KARŞIYA KALABİLİYORDU"

Kürtler üzerinden ya da Kürt etnik kimliğinin üzerinden muhalefetin yaptığı algılara işaret eden Yapıcıoğlu, şöyle devam etti: "Benim Kürt Kardeşim şunu unutmasın; onun varlığını inkâr eden, ona her türlü zorluğu reva gören zihniyet CHP zihniyetinin kendisidir. Onun dilinin önünü açan, TRT Kurdi'de 24 saat Kürtçe yayın yapılmasını temin eden, özel okullarda Kürtçe eğitimin önünü açan, devlet okullarında seçmeli ders olarak da olsa Kürtçe eğitimi veren, üniversitelerde bu iş için bölümler açan hükümet, şu anki mevcut hükümettir. Bu memleketin uzun yıllar altında yaşadığı olağan üstü hal dönemini hatırlayan pek çok kardeşim yaş itibariyle burada. 1980 öncesi genel sıkı yönetim, bir müddet sonra olağanüstü hale dönüştü. O olağanüstü hal, 2002 yılından sonuna kadar devam etti. Hatırlıyoruz değil mi? O olağanüstü halde hukuk ayaklar altındaydı. Hukuk askıya alınmıştı. Hukuk diye bir şey yoktu. Hak arama da yoktu. Hakkını aramaya cesaret eden bir insan türlü türlü belalarla, musibetlerle faili meçhullerle karşı karşıya kalabiliyordu. O dönemde emin olun bazı insanlar 'şu hükümet şu olağanüstü hali kaldırırsa çok büyük bir hizmet etmiş olacaktı' diyordu. Gelir gelmez kaldırdı mı? Evet. Sürekli 4 ayda bir olağanüstü hâl uzatılıyordu. Bu hükümet geldikten sonra bir sene bile uzatmadı. Başka ne vardı? Çok yoğun işkence iddiaları vardı. Geldikten sonra işkenceye sıfır tolerans dedi mi? Peki işkenceye sıfır tolerans dedikten sonra gerçekten işkence vakaları artık kelimenin tam anlamıyla münferit haline geldi mi? Geldi. Daha önce sistematik miydi? Hepsi sistematikti. Şimdi bu çok 'özgürlükçüyüz' geçinenler, çok insancıl geçinenler, çok demokrat geçinenler o dönemlerde iktidar kendi ellerine geçtiğinde neler yapmazlar? Niye yapmadılar, yapamadılar mı yoksa yapmak mı istemediler? Bunun takdirini milletimize bırakıyorum."

"BİZ KONUŞUYORUZ, DOĞRU BİLDİĞİMİZ ŞEYLERİ SÖYLÜYORUZ"

Muhalefetin ve medyasının "Cumhur İttifakı'nda çatlak, HÜDA PAR'a konuşma yasağı" şeklindeki iddialarına cevap veren Yapıcıoğlu, "HÜDA PAR konuşuyor işte. Dün dört yerde konuştum. Bugün burada konuştum. Bundan sonra da konuşacağım. Önümüzdeki hafta televizyon programına gideceğiz, orada da konuşacağız. Biz konuşuyoruz, doğru bildiğimiz şeyleri söylüyoruz. Soru sorulduğunda sorulara cevap veriyoruz. Bulunduğumuz ortama göre eğilip bükülmüyoruz. Renk değiştirmiyoruz. Onlar kendi amaçlarına ulaşamayınca bir şeyler becerebilmiş gibi kendini gösterip o fitne ya da fesat çıkarma faaliyetlerine devam ediyorlar. Ne kimse bize konuşma yasağı getirmiş ne de kimse bunu aklından geçirmiştir. Aslında kafasının arkasında yasakçı zihniyet olanlar herkesi kendileri gibi zannettikleri için 'şu yasak geldi, bu yasak geldi, şöyle oldu böyle oldu'. Öyle bir şey yok." ifadelerini kullandı. (İLKHA)

HÜDA PAR Genel Başkanı Yapıcıoğlu'ndan 1 Mayıs mesajı

​​​​​​​HÜDA PAR Genel Başkanı Zekeriya Yapıcıoğlu, "1 Mayıs Emek ve Dayanışma Günü" dolayısıyla bir mesaj yayımladı. Peygamber Efendimiz Hazreti Muhammed'in Hadis-i Şerifleriyle mesajına başlayan Yapıcıoğlu, "Sevgili Peygamberimiz (s.a.v) şöyle buyurmuştur: 'İşçiye hakkını/ücretini alın teri kurumadan veriniz.' (İbn-i Mâce, Ruhun)" Emekçinin çalışma şartlarının iyileştirilmesi ve emeğinin karşılığının tam olarak verilmesi gerektiğini belirten Yapıcıoğlu, "Alın teri dökerek çalışan emekçilerimizin çalışma şartlarının ve ortamlarının iyileştirilmesi, hak ettikleri karşılığı tastamam alabilmelerinin sağlanması, haklarının güvence altına alınması, istihdamda ve ücrette adalet ve hakkaniyete uygun hareket edilmesi güçlü ve üreten Türkiye için büyük öneme sahiptir." dedi. Yapıcıoğlu, "Helal yoldan çalışarak rızık temin etmeyi ibadet kapsamında değerlendiren bir inancın ve medeniyetin mensupları olarak tüm emekçilerimizin "#1Mayıs Emek ve Dayanışma Günü”nü tebrik ederim." ifadelerini kullandı.