HÜDA PAR Genel Başkan Yardımcısı ve Kadın Kolları Başkanı Sema Yarar, Rudaw Tv'de Hevidar Zana'nın konuğu oldu. Yarar, aile ve kadın politikaları hakkında sorulan sorulara cevap vererek medyada oluşturulan yanlış algılara açıklık getirdi.
HÜDA PAR'ın, kadını toplumsal sorumlulukları olan bir değer olarak gördüğünü belirten Yarar, insanları kimlikleriyle, dilleriyle, giyim kuşamlarıyla asla ayrıştırmadıklarını söyledi.
Toplum içerisinde meydana gelebilecek sorun ve sıkıntıların çözümü noktasında kadının karar alma mekanizmalarında yer alması gerektiğini dile getiren Yarar, kadının siyaset arenasında yer alması gerektiğini söyledi.
Yasaların kadını koruyamadığına vurgu yapan Yarar, evlilik oranlarının düştüğü, boşanma oranlarının arttığı ve kadın cinayetlerinde de her geçen gün artış yaşandığının altını çizdi.
"Bizler asla kadını ötekileştirmiyoruz"
Yarar, "Bazı siyasi partilerin ve bir kısım medyanın hakkımızda söylemiş olduğu gibi asla bizler kadını ötekileştirmiyoruz. Kadını hayata bakış açısından, giyim kuşamından dolayı kategorize etmiyoruz. Kadın bizim bakış açımıza göre toplumsal sorumlulukları olan bir değerdir. Dolayısıyla bu tür endişelere mahal verebilecek bir kanıya nereden vardılar açıkçası bunu da merak ediyoruz ve hayretler içerisinde izliyoruz. Çünkü HÜDA PAR gelirse, bazı haklarının kısıtlanacağı kanısına varan kesimler kesinlikle hayata tek düze bakan insanlardır. Biz ise, daha geniş çaplı hayata bakıyoruz. Kadın, toplumsal rolleri olan, çok kıymetli, değerleri, kültürleri nesilden nesile aktarılan bir köprüdür." dedi.
"Şu kirli siyasetin içerisinde temiz bir siyaset yapmak istiyoruz"
"İnsanları kimlikleriyle, dilleriyle, giyim kuşamlarıyla asla ayrıştırmıyoruz." diyen Yarar, "Onların yapmış olduğu siyaseti bizler uygulamıyoruz. Biz hangi kesimden ne şekilde olursa olsun, hangi fikre sahip olursa olsun, yeter ki bizleri tanısınlar, ön yargı ile yaklaşmasınlar, bir fırsat versinler istiyoruz. HÜDA PAR'ın kadın ve aile politikalarını ön yargısız bir şeklide okusunlar, değerlendirsinler. Fakat görüyorum ki ülkemizdeki feminist akımlara kapılan kesim, yeşil feminizm üzerinden bir algı oluşturarak kadın ve aile düşmanlığı gütmekte, bu da bizi derinden yaralayıp üzmektedir. Çünkü nihayetinde biz de kadınız, şu kirli siyasetin içerisinde temiz bir siyaset yapmak istiyoruz." diye konuştu.
"Kadının siyaset arenasında yer alması lazım"
Parti programında yer alan kadın politikalarına da değinen Yarar, şunları kaydetti:
"Toplum çok karmaşık bir hal aldı, toplum çok çeşitlendi. Dolayısıyla kadınla alakalı toplumsal sorunlar peyda oldu. Bu sorunların çözümü noktasında elbette ki kadının bakışı, kadının düşüncesi çok önemlidir. Toplum içerisinde meydana gelebilecek sorun ve sıkıntıların çözümü noktasında kadının karar alma mekanizmalarında yer alması lazım. Siyaset arenasında yer alması lazım. Çünkü kadının bakış açısı bizim için çok önemli. Belki kadınla ilgili ortaya çıkabilecek sorun ve problemleri en doğru bir şekilde, en iyi, en sağlıklı bir şekilde çözebilecek fikre sahip yine kadınlardır. Kadın bakış açısı bundan dolayı bizim için çok kıymetlidir. Asla ve asla kadını ötekileştirmiyor, ikinci plana atmıyoruz. Kadın hayatın bütün alanlarında varlık gösterdiği gibi elbette ki karar alma mekanizmalarında, siyasette de varlık göstermeli, kendisi ile alakalı sorun ve sıkıntıları kendisi cevap vermeli, cevap bulmalıdır, diyoruz."
İstanbul Sözleşmesi ve 6284 sayılı yasanın kadını koruyamadığının altını çizen Yarar, bu yasaların kadının elini güçlendirerek erkeği itibarsızlaştırdığını belirtti.
"İstanbul Sözleşmesi ve 6284 sayılı yasa kadını koruyamıyor"
Yarar, "İstanbul Sözleşmesi 2011 yılında imzalanıp, 2014 yılında yürürlüğe girdikten sonra, kadın ve aile üzerinde büyük tahribatlar oluşturdu. 6284 sayılı kanun, İstanbul Sözleşmesi'ne dayanak olarak çıkartıldı. Evet, İstanbul Sözleşmesi'nden şu an geri çekildik, fakat üzülerek söylüyorum, uygulama alanları hala olduğu gibi devam ediyor. Özellikle 6284 saylı kanun… Nedir bu kanun? 'Kadına Yönelik Şiddet ve Aileyi Koruma Kanunu.' Baktığınız zaman adı güzel, fakat neticelerine baktığınız zaman, ne yazık ki bu yasa aileyi koruyamamıştır, kadını koruyamamıştır. Kadının elini güçlendirelim derken, erkeği itibarsızlaştırmıştır. 6284 sayılı yasa ne diyor? 'Kadının beyanı esastır, kadın ne diyorsa doğrudur, kadın haklıdır, kadın hak sahibidir.' Böyle olunca evin içinde çıkabilecek en ufak bir tartışmada bile 'eşim bana şiddet uyguladı' deyip, kadını yalan beyana sürükleyip, kadının eşini evden uzaklaştırabiliyor. Tabi ki evinde şiddet gören, aile huzuru olmayan, evinin maişetini karşılamayan bir erkek, eşine şiddet uyguluyorsa, elbette ki bu bizim asla tasvip etmediğimiz bir şeydir." ifadesini kullandı.
"Biz şiddetin her türlüsüne karşıyız"
Şiddetin her türlüsüne karşı olduklarını vurgulayan Yarar, "Biz şiddetin her türlüsüne karşıyız. Fakat bu konu yasa olunca; bir nevi bu, kadını yalancılığa sevk ediyor, iftiraya sevk ediyor. Dolayısıyla bu da aile içerisindeki huzursuzluğu artırıyor. 2021 yılında TÜİK verilerine göre, Türkiye'de 497 kadın hayatını kaybetti. Bunun 280 kişisi şiddetten dolayı hayatını kaybediyor. 217 kişinin ölüm nedeni ise henüz bilinmiyor. Yani yasa eğer kadını koruyorsa, bu kadar ölümler neden oluyor? Evlilik oranları düştü, boşanma oranları arttı ve kadın cinayetleri de her geçen gün arttı. Elbette ki kadın korunmalı, aile korunmalıdır. Fakat buna çözüm ne olmalıdır?" diye sordu.
HÜDA PAR'ın, kadına yönelik şiddeti önlemedeki çözümü
HÜDA PAR'ın, kadına yönelik şiddeti önlemedeki çözümünü aktaran Yarar, şunları söyledi:
"Bizim çözümümüz şudur; ailenin çok kutsal bir kurum olduğunu, kadının çok nadide bir varlık olduğunu, kadının korunması gerektiğini her fırsatta dile getiriyoruz. Parti programımızda da zaten bunlar mevcut. Biz kadını korumak, aileyi korumak için Batıdan ithal edilmiş yasalarla, kanunlarla değil, kendi yerli ve milli kanunlarımızla kadını ve aile kurumunu koruyalım. Değerlerimizi, ailemizi, kendi kültürel değerlerimizi aşılayalım. Kadınlar kendi haklarını, kendi kültürlerinden uzaklaşmadan ailesini koruyabilsin. Biz Batıya döndüğümüzde, onların teknolojilerini alalım. Fakat eğitimini ve aile yasalarını almayalım. Kendi kültürümüzden, sosyolojik yapımızdan beslenen yasalarımız olsun." (İLKHA)