Teravih namazından sonra İzmit Fevziye Camisi'nde "Kudüs davası ümmetin özgürlük davasıdır" temasıyla yapılan basın açıklamasına; HÜDA PAR Genel İdare Kurulu Üyesi Veysel Yavuz, HÜDA PAR Kocaeli İl Başkanı Ali Çiftçioğlu, sivil toplum kuruluşu temsilcileri ve vatandaşlar katıldı.
Basın açıklamasında; "Kudüs ümmetin kalbidir, Kudüs'e özgürlük insanlığa barış, Kudüs'e selam direnişe devam" pankartları ve Filistin bayrakları açılırken, sık sık tekbir getirildi.
Basın açıklamasından önce bir konuşma yapan HÜDA PAR Genel İdare Kurulu Üyesi Veysel Yavuz, Allah'ın yeryüzüne yerleştirdiği Mescid-i Aksa'nın insanlık için hem rahmet hem de yol gösterici olduğunu belirtti.
"Bizim için kutsal olan Kudüs şu anda işgal altındadır"
Kudüs'ün ilk günden beri İslam'ın ve Müslümanların şiarı olduğunu dile getiren Yavuz, "Kabe'miz nasıl Allah tarafından bütün insanlara hem bereket hem de hidayet olarak var edilmişse Kudüs de aynı onun gibidir. Kâbe nasıl yeryüzünde Allah'ın şiarlarından bir şiar ise Mescid-i Aksa da Allah'ın şiarlarından bir şiardır. Allah'ın şiarlarına hürmet göstermek kalbin takvasındandır. Rabbimiz, Kur'an-ı Kerim'de şöyle buyuruyor: 'Alemlere bereket ve yol gösterici olarak insanlar için yeryüzüne bırakılan ilk ev Kabe'dir.' Peygamber Efendimiz'in (Sallallahu Aleyhi Veselam) buyurmasıyla, ondan sonra yeryüzünde imar edilen ikinci mescit Mescid-i Aksa'dır. Dolayısıyla Allah'ın var ettiği, yeryüzüne yerleştirdiği bu mabetler insanlık için hem rahmet hem yol göstericidir. Bunları mübarek kılan, bereketli kılan Allah'tır (Celle Celalühü). Dolayısıyla ilk insan Hazreti Adem'den kıyamete kadar bunların kudsiyeti Allah (Celle Celalühü) tarafından var edilmiş ve bu şekilde devam edecektir." dedi.
Kudüs ilk günden beri İslam'ın ve Müslümanların şiarı, Müslümanlar için kutsal olduğunu vurgulayan Yavuz, "Onu kutsal eden Allah'tır. İslam'ın bize öğrettiğidir. Hazreti Resulullah'ın (Sallallahu Aleyhi Veselam) bize buyurmuş olduğu emanetidir. Bizim için kutsal olan Kudüs şu anda işgal altındadır. Tabi ki bu işgal süreci, malumunuz, 1917'de Osmanlı'nın himayesinde olan Kudüs, İngilizler tarafından bir şekilde, karşısında mücadele verilmeden teslim edilmiş ve ondan sonra İngilizlerin himayesi altına girmiştir. Ondan sonra yaşanan süreçte 1948'e kadar peyderpey dünyanın dört bir yanından siyonist kişiler oralara yerleştirilerek orada bir güç haline getirildi. Orada bulunan Müslümanların ellerindeki güçler, imkanlar, silahlar alındı ve neticede orası onlara terk edildi. Maalesef 1948 yılında ilan edilen bu siyonist devleti ilk tanıyan Müslüman ülke Türkiye oldu. Fakat şunu bilmemiz gerekir; bu günler devrandır, dönüyor. Bazen onlara bazen bize. İmtihan dünyasıdır. Bu iş böyle devam edecek diye bir şey yok. Kudüs'ü nasıl Siyonist çeteler bugün işgal etmişse ondan önce de Haçlı çapulcuları işgal etmişti. Haçlı çapulcuları Kudüs'ü işgal ettiğinde İslam ümmeti nasıl ki Selahaddin-i Eyyubi komutanlığında söküp atmışsa bu Siyonist çeteleri de İslam ümmeti söküp atacaktır." ifadelerini kullandı.
"Siyonist rejimin rüyalarında gördüğü kâbus, güçlü bir İslam birliğidir"
Programda Peygamber Sevdalıları Kocaeli Temsilciliği adına basın açıklamasını okuyan İbrahim Yolcu; Kudüs mücadelesinin sadece Filistinli Müslümanların omuzlarına yüklenecek bir mücadele olmadığını söyledi. Tüm Müslümanların Kudüs ortak paydasında bir araya gelip de sürdüreceği bu mücadelenin, Kudüs’ün hürriyetine giden kapıyı aralayacağını ifade eden Yolcu, işgalin bugüne kadar sürmesinin nedeninin, ümmetin tek cephede ortak bir direniş sergilememesinden kaynaklandığını kaydetti. Uzağı yakın kılmak, Kudüs’ü işgalden kurtarmak için güçlü bir birlikteliğin elzem olduğuna vurgu yapan Yolcu, siyonist rejimin rüyalarında gördüğü kâbusun, güçlü bir İslam birliğinden geçtiğine işaret etti.
Siyonizm'i durdurmanın tek yolunun ittihat olduğunun altını çizen Yolcu, ittihadı oluşturabilmek için atılacak ilk adımın ise Siyonist rejimi meşru görmemek olduğuna dikkat çekti.
Yolcu, "Normalleşme adı altında dayatılan süreçler, İslam ümmetine bir fayda getirmeyeceği gibi işgal rejimini güçlendirecek, cinayet ve katliamlarını artıracak, onları pervasız kılacaktır. Nitekim son yıllarda yaşananlar bunun bariz bir göstergesidir." dedi.
"Kudüs’te akan her bir damla kanın hesabı hepimizin defterine yazılmaktadır"
Filistin’de hemen her gün şehid haberlerinin geldiğini, Mescid-i Aksa'nın saldırıya uğradığını dile getiren Yolcu, şöyle devam etti:
"Baskı ve alıkoymalar artmakta, işgal zindanlarındaki Müslümanlar her türlü zulmü görmektedir. Yüzlerce kadın ve çocuğun zindanlarda olduğu Filistin’de, Müslüman kardeşlerimiz ümmetin duasının yanında fiili desteğini de beklemektedir. İslam coğrafyasında var olan sorunları sonlandırmak, ihtilafları ortadan kaldırmak, birliğimizi sağlamak, Müslümanları aziz, kâfirleri ve münafıkları zelil kılmak hepimiz adına büyük bir sorumluluktur. Burada en büyük sorumluluk İslam ülkelerini idare edenlere düşmektedir. Kudüs’te akan her bir damla kanın hesabı hepimizin defterine yazılmaktadır."
"Ey Müslümanlar, daha ne kadar sessiz kalacağız?"
Açıklamasında hem İslam ülkelerine hem de uluslararası kuruluşlara seslenen Yolcu, "Siyonizm belası sadece Müslümanların başına gelmiş bir felaket değildir. Siyonizm’in ana hedefi bütün bir insanlığı köleleştirmektir. Kendilerini üstün ırk gören bu lanetli güruh, tüm dünyayı kaosa mahkûm etmek istemektedir. Kargaşadan beslenen Siyonizm, dünyada var olan büyük sorunların, savaş ve çatışmaların tek kaynağıdır. Ey Müslümanlar, bu gerçek karşısında daha ne kadar sessiz kalacağız? Bugün Müslümanların etrafındaki ateş söndürülmezse ümmetin tümünü saracaktır." ifadelerini kullandı.
Son olarak Kudüs ve Mescid-i Aksa’nın özgürlüğü için atılacak her adımı desteklediklerini belirten Yolcu, bedeli ne olursa olsun, Kudüs ve Müslümanların ilk kıblesi Mescid–i Aksa için her türlü mücadeleyi vereceklerini sözlerine ekledi. (İLKHA)