Ramazan ayının geleneklerinden biri olan mukabele okumaları camilerde devam ediyor.
Peygamber efendimizin (Sallallahu Aleyhi Vesellem) Cebrail (Aleyhisselam) ile Ramazan ayında karşılıklı Kur'an-ı Kerim okuması olarak bilinen Mukabele, bütün camilerde yapılarak bu sünnet devam ettiriliyor.
Adana'da tarihi Ulu Cami'nde ise mukabeleleri görme engelli iki hafız okuyor, mukabeleye gelenler ise takip ederek mukabeleye iştirak ediyorlar.
Her ikisinin de hafızlığı çocukluğuna dayanan görme engelli hafız Abdullah Tanır ve hafız Ali Murat Aksoy, Kur'an okumanın ve mukabelenin kendileri için vazgeçilmez olduğunu ifade etti.
Hatay'da doğan ve 12-13 yaşlarında dinleyerek hafızlığını tamamlayan doğuştan âmâ olan Abdullah Tanır, "Gözlerim pek az görüyor. Hatay'dan daha sonraları Adana'ya geldik. Burada yaklaşık 25-30 yıldır Ramazanlarda mukabele okuruz. Yani hafızlığın sağlamdır, öğrendiğimiz gibi çok güzeldir." diye konuştu.
"Mukabeleye düzenli gelip gidiyorum"
Abdullah Tanır
Mukabelenin önemli olduğunu vurgulayan Tanır, "Mukabele olmazsa bu devlet ayakta durmayabilir. Müslüman Devletleri ayakta tutan Kur'an-ı Kerim'dir. Maneviyatımıza çok önemli hayır bereketler katıyor. Kur'an-ı Kerim okurken dünyevi hiçbir şey hissetmem. Kur'an-ı Kerim'in yazıları gözümün önünden akar. Mukabeleye düzenli gelip gidiyorum, birde namazlarımda hatim okuyorum. Günde 10 sayfa okuyarak namazda, iki ayda hatmimi indiriyorum. Kur'an-ı Kerim çok önemli. Ondan daha önemli bir şey yok benim yanımda." şeklinde konuştu.
Adana'nın Karataş ilçesinin Yenice köyünde doğan, çifti bir babanın sekiz çocuğundan biri olan hafız Ali Murat Aksoy ise, küçük yaşta geçirdiği ateşli hastalık sonucu iki gözünü kaybeder.Adana'nın tarihi Ulu Cami'nde yarım asrı aşkın bir süredir müezzin olan Âmâ Hafız Ali Murat Aksoy, emekli olmasına ve ilerleyen yaşına rağmen, ücretsiz bir şekilde müezzinliğe devam ediyor.
Ali Murat Aksoy
1952'de hafızlığa başladığını ifade eden Aksoy, "1954 yılında hafızlığı bitirdim. 1954 yılında bu camide (Ulu Cami) iki kişi vardık aynı sayfayı ezberleyen. Sayfayı ikiye böldük, yarım sayfa ile başladık hafızlığa." ifadelerini kullandı.
Mukabelenin Peygamber Efendimiz 'in (Aleyhisselatu Vesselam) bir sünneti olduğunu belirten Aksoy, şunları kaydetti:
"Kur'an'dan ayetler bilmeyen, uçurumun kenarında yıkılmaya mahkûm bir ev gibidir"
"Biz onu devam ettiriyoruz. Kur'an-ı Kerim okuduğumuzda, dertliysek inanın ki şifa buluyoruz. Yani huzur buluyoruz, Kur'an okurken. 1954 yılından beri bu camide mukabeleye gelir giderim. Kur'an-ı Kerim'den ayetler bilmeyen uçurumun kenarındaki yıkılmaya mahkum bir ev gibidir. Kur'an'ı Kerim'in emrettiği gibi yaşasak hiç kötülük kalmaz. Kur'an hep iyilikten, dostluktan bahseder. Hatta bir ayette; 'fitne, katil olmaktan daha şiddetlidir' denir. Kur'an-ı Kerim incelikleri vardır. Gıybet yok, dedikodu yok. Bir başkasının yüzüne söyleyemeyeceğim bir şeyi arkasından söylemem, söylememem lazım. Kur'an-ı Kerim'i yaşarsak insanı insan yapar. Kur'an-ı Kerim'i yaşayanlar, emirlerini tam olarak yaşasa inanın her taraf güllük, gülistanlık olur. Kur'an-ı Kerim okuduğumuz zaman, eğer Allah rızası için okursak Adem'in (Aleyhisselam) seviyesine kavuşuruz. Adem ki (Aleyhisselam) meleklerden üstündür çünkü melek de nefis yok, insanda nefis var. Onun için insan nefsini muhafaza eder, nefsine hakim olursa aleme sultan olur."
Aziz Yusuf Kaya
Mukabele yapmak için Ulu Cami'ne gelen hafız Aziz Yusuf Kaya ise , "Hafızlığını pekiştirmek amacıyla üç yıldır mukabelelere geliyorum. Kur'anı okumak sünnet olduğu gibi dinlemek de farzdır." dedi. (İLKHA)