Adana İl Müftüsü Taşçı: "Ramazan, birbirimizi koruyup kollama ve dayanışma ayıdır"

Adana İl Müftüsü Mehmet Taşçı, Ramazan ayının, Müslümanların birbirini koruyup gözettiği ve birbirleriyle dayanışma içinde olduğu bir ay olması gerektiğini belirtti.

Ekleme: 28.03.2023 12:05:03 / Güncelleme: 28.03.2023 12:23:04 / Güncel / Adana Haberleri
Destek için 

'Başı rahmet, ortası mağfiret, sonu cehennemden kurtuluş' olan Ramazan ayı, tutulan oruçlar, yapılan mukabeleyle Müslümanlar tarafından idrak ediliyor.

Ramazan`da bir Müslüman'ın nasıl davranması gerektiği konusunda değerlendirmelerde bulunan Adana İl Müftüsü Mehmet Taşçı, bu ayda daha fazla cömert olunması ve Kur'an merkezli bir hayat yaşanması gerektiğine dikkat çekti.

Taşçı, "Ramazan'da Kur'an'la öyle bir ünsiyet kuracağız ki, 'Kur'an'da anlamam gereken ne varsa anladım, öğrendim demeliyiz." dedi.

"Cennetin kapıları açılır, cehennemin kapıları kapanır"

Bazı zamanların bazı zamanlara, bazı mekânların da bazı mekânlara göre kıymetinin ve değerinin farklılaştığını söyleyen Taşçı, "İşte o zaman dilimlerinden birisi de Allah'ın Kur'an'ı Kerim'de: 'Ramazan ayı öyle bir aydır ki kendisinde Kur'an inmiştir. İnsanlığın hayatına bir standart getiren, inananların ve Müslümanların hayatlarını kendisine göre dizayn etmeleri gereken Kuranı Kerim'in inmiş olduğu bir ay olmasından dolayı, Ramazan'ın yeri inananların hayatında farklıdır. Ramazan ayında cennetin kapıları açılır, cehennemin kapıları kapanır ve Şeytanlar zincire vurulur. Güzeller güzeli Efendimiz 'in (Sallallahu Aleyhi Vesellem): 'Ramazan, evveli rahmet, ortası mağfiret, sonu da cehennemden kurtuluş olan bir aydır." ifadelerini kullandı.

Kur'an'ın Ramazan ayında indirildiğine vurgu yapan Taşçı, "Bir insan Ramazan'a kavuşup da Kur'an ile bir ünsiyet kurmadıysa Ramazan'ı anlamamış, bulamamış, yakalayamamış demektir. Kur'an-ı Kerim'i okumayı bilmeyen kardeşlerimiz için Ramazan Kur'an'ı öğrenme ayı, okumayı bilenler İçin okuma ayı, okuyanlar için anlama ve yaşama ayı olmalıdır çünkü Ramazan Kur'an'dan dolayı vardır. Ramazan'ı Ramazan yapan Kur'an'dır." dedi.

"Ramazanı Kur'an'la yaşayalım"

Peygamber Efendimizin (Sallallahu Aleyhi Vesellem) Cebrail (Aleyhisselam) ile karşılıklı Kur'an okumasına mukabele denildiğini aktaran Taşçı, "O günden bugüne, bugünden yarına, yarından da kıyamete kadar inşallah Peygamber Efendimiz 'in bu güzel hediyesi, sünneti bizlere hep ışık tutacaktır. Sadece camilere gelip hocalarımızın okumasını dinlemek değil, evlerimizde de aynı şekilde çocuklarımızla beraber, kim okuyabiliyorsa, üçer beşer sayfa şeklinde evimizi de bu hayır ve bereketten mahrum etmeyelim. Mutlaka Ramazanı Kur'an'la yaşayalım." tavsiyesinde bulundu.

Kur'an'ın insanı değiştirdiği, dönüştürdüğü ve en kâmil şekle bürüdüğü manevi yönüne dikkat çeken Taşçı, şunları kaydetti:

"Kur'an'dan ayrı kalan bir Müslüman'ın hayat damarı kesilmiş demektir"

"Bu Kur'an yeni bir nesil oluşturup, dünyayı değiştirdi. Dünyanın gidişatına etki etti, insanlığın yönünü değiştirdi.  Bu Kur'an öyle bir kitap ki, Müslüman için hep rahmet ve bereket olmuştur.  Kur'an'sız bir hayat düşünülemez. Kur'an'dan ayrı kalan bir Müslüman'ın hayat damarı kesilmiş demektir çünkü 'mutlaka bu Kur'an en doğruya götürür' buyrulmuştur. Kendisine tabi olanları, okuyanları, kendisiyle beraber olanları dünya hayatında hep en mükemmele en sağlama en doğruya ulaştırmıştır. Kendisiyle amel eden, kendisini yaşayan, Kur'an'ı hayatına hâkim kılmak suretiyle salih amel işleyen müminlere de ahirette çok büyük mükâfatların olduğunu müjdeleyen bir kitaptır, Kur'an. Hayatta doğruya ulaşmayı, mükemmeli yakalamayı istiyorsan, 'işlerimi iyi yapmak' 'ben örnek bir insan olmak istiyorum' 'model insan olmak istiyorum' diyorsan, Kur'an'la ve manasıyla buluşacaksın, onu anlamaya çalışacaksın. Bilmediğimiz ve anlamadığımız bir kitabı yaşayamayız ve gereklerini hayatımıza tatbik edemeyiz. Onun için Ramazan, Kur'an'ı anlamış bir şekilde çıkmamız gereken bir ay. Ramazan'da Kur'an'la öyle bir ünsiyet kuracağız ki, 'Kur'an'da anlamam gereken ne varsa anladım, öğrendim' demek zorundayız. Büyüklerimiz, müfessirlerimiz, şöyle demiş: 'Kur'an'ı bilmeyen, Kur'an'ı bilip anlamaya çalışmayan, Kur'an'ı bilip, anlayıp yaşamayan Kur'an'ı terk etmiştir."

Ramazan ayının bir yönünün de Peygamber Efendimiz'in a.s tabiriyle yardımlaşma ve yardım etme olduğunu ifade eden Müftü Taşçı, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Ramazan, birbirimizi koruyup kollama ve dayanışma ayıdır"

"Ramazan, birbirimizi koruyup kollama ve dayanışma ayıdır. Bu sene Ramazan'ımız biraz buruk biraz da hüzünlü geçiyor. On bir ilimizde, on üç buçuk milyon vatandaşımızın etkilendiği, insanlık tarihi boyunca da eşine az rastlanan bir felaketle rabbim bizi imtihan etti. Böyle bir felaketi hep beraber yaşadık. İnsanımız, bir gece sadece üzerindeki pijama ile kendisini dışarı attı ve dünya malı adına neyi varsa her birisi orada, enkaz altında kaldı. Çok zor durumdalar. Şuna buna ihtiyacı var diyemiyoruz, her şeye ihtiyaçları var. Her şeylerini kaybetti, bu kardeşlerimiz. Dolayısıyla, Ramazanlarımız bereket, yardımlaşma ve paylaşma ayıdır. Diyanet İşleri Başkanlığı, her yıl Ramazan ayını bir tema ile beraber ihya eder. Depremin de etkisiyle bu sene tema 'Ramazan ve Dayanışma' şeklinde belirlendi. Çünkü biz Peygamber efendimiz 'in  (Sallallahu Aleyhi Vesellem): ifadesiyle komşusu aç iken tok yatmaması gereken bir milletiz, ümmetiz. Yine Peygamber Efendimiz(Sallallahu Aleyhi Vesellem): 'Kim bir Müslüman kardeşinin ihtiyacını giderirse, Allah da onun ihtiyacını giderir, kim biz Müslüman'ın sıkıntısını giderirse, Allah da onun bir sıkıntısını giderir' buyurur. Kur'an-ı Kerim'de yüzlerce ayet, peygamber Efendimiz (Sallallahu Aleyhi Vesellem): yüzlerce Hadis-i Şerif'inde,  bizlere Allah yolunda vermeyi tavsiye etmiştir. Kur'an-ı Kerim de: 'Bizim, kendilerine verdiklerimizin bir kısmını verirler' buyrulur. Yani, bu malı bu serveti bu imkânları kim verdi? Cenab-ı Allah verdi. Allah bizden bize ait olanı değil, kendisinin olanı istiyor ve tamamını da istemiyor, bir kısmını istiyor."

"Zenginlerin malında belirlenmiş bir hak vardır"

Yaşanan deprem sonrası mağdur olan depremzedelere karşı daha fazla cömert olunması gerektiğini vurgulayan Taşçı, "Allahütealâ: 'O zenginlerin malında belirlenmiş bir hak vardır.' diyor. Kimin? Mahrum, fakr-u zaruret içerisinde, muhtaç, garip, miskin olan fakir fukaranın o zenginlerin malında hakkı var. Dolayısıyla malımızdaki infak etmemiz gereken miktar bizim değil, bize ait değildir. Onun asıl sahibi çaresiz, kimsesiz, yetim, öksüz olanlardır.  Sadece Ramazan'ın sonuna kadar değil, enkazlar kaldırılıp, şehirler ayağa kalkıncaya kadar infak ve zekât duygularımız, Müslümanlara yardım duygularımız hep zirvede olsun." şeklinde konuştu.

"Orucu bütün azalarımızla tutacağız"

'Ramazan ayında bir farz eda eden, Ramazan dışında yetmiş farzı eda etmiş gibidir ve oruç tüm organlara tutturulmalı' ifadelerini kullanan Taşçı, "Bunlar büyük müjdeler. Biraz sonra bir ikindi namazımızı kılacağız ama karşılığını yetmiş ikindi namazı kılmış gibi alacağız.  Her kim bir oruçluya iftar ettirirse, onun ihtiyacını giderirse oruçlunun sevabının bir misli de ona verilir ve oruçlunun da sevabından bir şey eksilmez. Oruçlarımızın oruç olmasının yolu, orucu bütün azalarımızla tutacağız. Orucu yalnızca midemize tutturmayacağız. Ellerimiz oruç tutacak ve harama uzanmayacak. Ayaklarımız oruç tutacak ve harama gitmeyecek. Gözlerimiz oruç tutacak ve harama, yanlışa bakmayacak. Ve hepsinden önemlisi, şu dillerimizin orucu olacak. Bu dillerimizi oruç tutturacağız. Dillerimiz yalan konuşmayacak, gıybet etmeyecek, dedikodu yapmayacak. Bakınız şu dünya üzerinde var olan sıkıntılar, kavgalar, gürültüler ve savaşların sebebi dildir. Allah Resulü (Sallallahu Aleyhi Vesellem): öyle diyor. 'Allah Resulü (Sallallahu Aleyhi Vesellem): Bütün ibadetleri ve mükafatları sayıyor, namaz, oruç, zekat, cihad... Sonra diyor ki: 'Ya Muaz, bunların hepsinden daha önemli bir şey söyleyeyim mi? Muaz: 'Söyle Ya Resulllah. Resulullah (Sallallahu Aleyhi Vesellem): Şu diline sahip çık.' diyor. Daha sonra Muaz diyor ki, 'Ya Resulullah dilimizin her konuştuğundan mesul olacak mıyız? Resulullah (Sallallahu Aleyhi Vesellem): 'Ya Muaz, sen insanların yüzükoyun cehenneme gitmelerine sebep olan şeyin ne olduğunu sanırsın? dediğini kaydetti."

"Haramları terk ederek oruç tutmalıyız"

Rasulullah a.s buyurur ki: 'Sizden birisi yalanı ve yalanla iş yapmayı terk etmezse, onun aç ve susuz kalmasına Allah'ın ihtiyacı yoktur.' Hadis'ini aktaran Taşçı,  "Dolayısıyla, oruç tutup yalana ve günahlara devam ettiğimiz zaman, bunu sadece 'açlık' olarak nitelendiriyor. Allah'ın Resulü (Sallallahu Aleyhi Vesellem) yine başka bir Hadis-i Şerif'te: 'Nice sabahlara kadar ibadet yapanlar var ki, onların o ibadetinden kendilerine kalan sadece uykusuzluktur' 'Nice oruç tutanlar var ki, onların da oruçlarından kendilerine kalan yalnızca açlıktır.' Dolayısıyla, oruçlarımızın oruç olabilmesi, Ramazanlarımızın Ramazan olabilmesi için haramları terk ederek oruç tutmalıyız. Yanlışları bir tarafa atarak, yalan, dedikodu, gıybet, faiz, rüşvet ve kul hakkı gibi hayatımızdaki bütün haramları hayatımızdan kapı dışarı edemiyorsa orucumuz, Allah korusun bir aylık bu mücadeleyi kaybetme tehlikesi doğar. Onun için orucumuzun oruç, Ramazanımızın Ramazan olabilmesi için bütün azalarımızla, benliğimizle, ruhumuz ve bedenimizle beraber bir oruç tutmak gerekir. Böyle bir Ramazan'ı yaşadığımız zaman, inşallah Ramazanımızın ve Orucumuzun bize kazandırdıklarını, Allah'ın izniyle iliklerimize kadar hissederiz." diye konuştu.

İslam âleminin Ramazan ayını tebrik eden Taşçı sözlerini şöyle tamamladı:

"Tuttuğumuz oruçlarımızı, kıldığımız teravihleri kabul eylesin. İftarlarımızı ve sabırlarımızı Rabbim kabul eylesin. Bu Ramazan-ı Şerif'imizi enkazlarının kaldırılması, şehirlerin yeniden ihya ve inşasına vesile kılsın. Rabbim bir daha böyle acıları bizlere ve gönül coğrafyamızda bulunanlara yaşatmasın. Rablerine Şehit olarak giden kardeşlerimize rahmeti ve merhametiyle muamele eylesin. Yaralı olarak kurtulan kardeşlerimize de acilen şifa versin. Rabbim, Ümmet-i Muhammed'e bir daha böyle acılar yaşatmasın."  (İLKHA)