"Kandil’deki savaş baronlarını, Pensilvanya’daki millet düşmanlarını rahatsız ettik" HÜDA PAR DENGELERİNİ BOZDU

HÜDA PAR’ın aldığı seçim kararı ile bazılarının dengelerini bozduğunu dile getiren HÜDA PAR Genel Başkanı Zekeriya Yapıcıoğlu, “Kandildeki savaş baronlarını, Pensilvanya’daki millet düşmanlarını rahatsız etmekten gururluyuz, sevinçliyiz. Hiç bundan geri de durmayacağız. Onların düşmanlığı bize bir şeyi gösteriyor aslında. Demek doğru yoldayız.” ifadelerini kullandı.

Ekleme: 28.03.2023 05:00:03 / Güncelleme: 28.03.2023 06:36:53 / manşetler
Destek için 

MUSA AZAK / DOĞRUHABER

HÜDA PAR Genel Başkanı Zekeriya Yapıcıoğlu katıldığı televizyon programında merak edilen soruları cevapladı. Cumhur İttifakına neden dahil olmadıkları ve AK Parti listelerinden seçime katılmalarına açıklık getiren Yapıcıoğlu, seçimde en fazla faydayı nasıl getireceklerini hesap ederek böyle bir karara vardıklarını söyledi. Tek bir oyun dahi boşa gitmesine gönüllerinin razı olmadığını belirten Yapıcıoğlu, en iyi formülün AK Parti listelerinden seçime katılmaları olduğuna kanaat getirdiklerini ifade etti.

"HÜDA PAR'IN MECLİSTE OLMASI ÖNEM TAŞIYOR"

İttifak içerisindeki partilerin birbirlerinin artık oylarından istifade edemediklerini ifade eden Yapıcıoğlu, şöyle devam etti: "Bundan dolayı logoyla girmenin çok ciddi bir oy kaybına, oyların heba olmasına neden olabileceğine yol açacağını değerlendirdik ve listelerden girmenin daha uygun olacağı kararı çıktı. Bizim için önemli olan hususlardan bir tanesi de HÜDA PAR’ın mecliste bir temsiliyet bulması. Bazı arkadaşlarımızın HÜDA PAR kimliğiyle, HÜDA PAR adına, HÜDA PAR vekili olarak mecliste olması için bizim için önem taşıyor. Kritik bir seçim ve meclis çoğunluğunu ittifakın elde etmesi de oldukça önemli. Biz bu ikisini birlikte değerlendirdiğimiz için sayılara çok takılmadık. Şu anda da takılmıyoruz. Karşılıklı iradenin uyuştuğu nokta şu; HÜDA PAR mecliste temsil edilmeli. Bu temsiliyet iyi bir temsiliyet olmalı, güçlü bir şeklide olmalı."

"BİZ YANLIŞA, KÖTÜLÜĞE, ADALETSİZLİĞE MUHALEFET EDERİZ"

Konuşmasında Türkiye’deki muhalefet anlayışını eleştiren Yapıcıoğlu, Türkiye’de genel geçer bir muhalefet anlayışı ve yaklaşımının olduğunu kaydetti. Muhalefetin her şeye karşı çıkmak olmadığına işaret eden Yapıcıoğlu, "Hatta biz zaman zaman hükümetin doğru yönde atmış adımlarını destekler mahiyette açıklamalar yaptığımızda çok kişi bize şunu söyledi. Siz bir muhalefet partisiyken iktidara destek çıkıyorsunuz. Ya da bazen muhalefet çok aykırı çıkışlar yaptığında bazen muhalefetin o çıkışlarının yanlışlığını dile getirdiğimizde 'bu nasıl muhalefet, siz muhalefete muhalefet ediyorsunuz' diyorlardı. Biz o zaman şunu söyledik. Belki yeterince anlaşılmıyordu. Biz yanlışa muhalefet ederiz. Biz haksızlığa muhalefet ederiz. Biz kötülüğe muhalefet ederiz. Biz adaletsizliğe muhalefet ederiz. Ama doğru kimden gelirse gelsin biz hakkını teslim ederiz." diye konuştu.

"BU MEMLEKETE BU KÖTÜLÜĞÜ YAPAMAZDIK"

Açıklamasının devamında Yapıcıoğlu, "Bir de içinde bulunduğumuz konjonktürü düşününün. Hem içeride hem dışarıda. Bir pandemi süreci bütün dünyayı kasıp kavurdu. Ciddi bir ekonomik çalkantı, ekonomik kriz. İnsanlar yoksullaştı, fakirleşti. Üretim azaldı. Fiyatlar yükseldi. Karşılıksız paralar basıldı. Akabinde belki buradan çıkacakken, çıkmak üzereyken dünya bu şoku atlatacakken peş peşe çifte deprem yaşadık. 11 şehrimiz altüst oldu. Belki 100 milyar doların üzerinde sadece bu şehirleri ayağa kaldırmak için para harcanması gerekiyor. Belki de daha fazla. Onu zaman gösterecek.  Etrafımızda huzursuzluklar devam ediyor. 13. yılına giren bir Suriye iç savaşı var. Bir taraftan Amerika’nın oraya yığınağı var. Kuzeyde Rusya’yla Ukrayna arasında dünya savaşına evirilebilecek nükleer tehditleri arkasından getiren bir savaş devam ediyor. Öbür tarafta Ege’de sular ısınıyor, Doğu Akdeniz’de sular ısınıyor. Kuzey Afrika’da ne olacağı belli değil. Böyle bir konjonktürde siyasi bir belirsizliği memleket kaldırabilir mi? Böyle bir konjonktürde nereye çıkacağı belli olmayan, nasıl bir yönetim sergileyeceği belli olmayan, kaotik bir ortamı çağıracak ne cumhurbaşkanı hükümet sisteminden çıkabilecek anayasa değişikliği yapmaya muktedir bir iktidar, ne de bu sistemi götürebilecek bir ortam. Bir konsey yürütecek. Çünkü bir cumhurbaşkanı değil. Bu memlekete biz bu kötülüğü yapamazdık. O hakkı kendimizde göremezdik. 40 defa aynı şey olsa 40’ında da biz bu yönde bir irade ortaya koyacağız." diye konuştu.

"BİZİ SEVMEYENLER DE DAHİL HERKESİN İYİLİĞİNİ DÜŞÜNÜYORUZ"

Memleket sevdalısı olduklarını, herkesi karşılıksız sevdiklerini vurgulayan Yapıcıoğlu, konuşmasını şöyle sürdürdü: "Bizim sevdamız memleket sevdasıdır. Biz milletimizi seviyoruz. Biz insanımızı seviyoruz. Bizi sevmeyenler de dahil biz herkesin iyiliğini düşünüyoruz. Bundan dolayı biz cumhurbaşkanlığı seçiminde Sayın Erdoğan’ı destekleyeceğiz. Hem Cumhur İttifakının kazanmasını istiyoruz. Eğer menfaatler çatışırsa, bir taraftan benim şahsi menfaatim, bir taraftan benim partimin menfaati olursa ben kendi menfaatimi elimin tersiyle iterim, parti menfaatini öne çıkarırım. Bir taraftan benim partimin menfaati, öbür taraftan benim milletimin, benim memleketimin, benim ülkenin menfaati olursa, ben partimin menfaatine derim sen orada bekle, şimdi bunun sırası değil. Milletin menfaatin neyi gerektiriyorsa, memleketin çıkarı neyi gerektiriyorsa, memleketin selameti neyi gerektiriyorsa ben öyle davranırım. Öyle davranmak zorundayım. Bu benim için bir sorumluluk. Bu bir tercih meselesi değil. Bundan dolayı biz bu tercihi ortaya koyduk. Ama bu tercihi ortaya koyunca ne memleket düşmanlığımız kaldı ne teröristliğimiz kaldı."

"TÜRKİYE’NİN YENİ BİR ANAYASAYA İHTİYACI VAR"

Anayasada değişmez hiçbir maddenin olmaması gerektiğini söylediklerini belirten Yapıcıoğlu, "Bütün yeni bir anayasa yapılmalı, değişmez madde olmamalı. Bunu da çok tartışıyorlar. İşte ilk 4 maddeyi değiştirecekler diyorlar. Ne zaman söylemişiz ilk 4 maddeyi değiştireceğiz diye. Nerede söylemişiz. İnsan bir delil getirir. Biz diyoruz yeni bir anayasa yapılmalı. Bu anayasada değiştirilmez hiçbir madde olmamalı. Çünkü gelecek nesillerin iradesine ipotek koyma yetkimiz yoktur diyoruz. Mevcut anayasa değişmeli diyoruz. Yeni anayasa yazıldığında da değişmez madde olmamalı. Biz diyoruz ki Türkiye’nin yeni bir anayasaya ihtiyacı var. Bu anayasa siviller tarafından yapılmalı. Siyaset kurumu tarafından yapılmalı. Toplumun tüm kesimleri bir masanın etrafında toplanmalı. Ortak bir akılda buluşmalı ve kendisini yönetecek bir anayasayı kaleme almalı diyoruz." dedi.

"MİLLET DÜŞMANLARINI RAHATSIZ ETMEKTEN GURURLUYUZ"

HÜDA PAR’ın varlığına karşı çıkanların olduğunu belirten Yapıcıoğlu, "Bir manşet. Ak Parti, MHP, BBP, YRP ve HÜDA PAR. Tarihin en gerici ittifakı. Ne demek gerici. Neye gerici diyor. Niye gerici diyorlar. Gericilikten kastettikleri şey ne. Sakallı birisini görürlerse eğer onların sakalından değilse o gericidir. Ya da kıyafet itibariyle onlara benzemeyen birini görürlerse o gericidir. Birisi işte tesettüre bürünmüşse bir bayan o gericidir. Eşi Kuran okuyorsa gericidir, oruç tutuyorsa gericidir. Alkol almıyorsa gericidir. İlericilik nedir, çıplaklıktır. İlericilik nedir inkardır, dini tamamen boş vermektir, hatta dine düşmanlık etmektir. Buradan söylüyorum; Kandildeki savaş baronlarını, Pensilvanya’daki millet düşmanlarını rahatsız etmekten gururluyuz, sevinçliyiz. Hiç bundan geri de durmayacağız. Onların düşmanlığı bize bir şeyi gösteriyor aslında. Demek doğru yoldayız. Hani bazen meşhur sözdür ya. Attığın taş ürküttüğü kurbağaya değsin. Biz bir taş attık. Bir basın toplantısı yaptık. Bir açıklama yaptık. Memleketin bütün kurbağalarını ürküttük. Ne büyük bir taş atmışız ya." ifadelerini kullandı.

"HÜDA PAR DENGELERİNİ BOZDU"

Bıçak sırtı bir seçimin olduğuna işaret eden Yapıcıoğlu, şunları söyledi: "Dengede bir seçim gidiyor. Ama bu denge inşallah onların aleyhine, Cumhur İttifakının lehine her gün biraz daha bozuluyor. HÜDA PAR’ın karşılıksız, amasız, fakatsız, zikzaksız, virajsız, yalpalamadan, kıvırmadan Cumhur İttifakı adayı Sayın Erdoğan’ı destekleyeceğiz deyince terazinin dengesi bozulunca, onların da dengesi bozuldu ve saldırıya geçtiler. HÜDA PAR’ın siyaset sahnesine çıkmasını istemiyorlar."

"İSLAM BİRLİĞİNİ İSTİYORUZ"

Dış gündemle ilgili de konuşan HÜDA PAR Genel Başkanı Yapıcıoğlu, "Müslümanların gözlerinin içine baka baka etrafına polisleri dizip bizim kutsal kitabımızı yakmalarına izin veriyorlar. Bu fikir özgürlüğü. Ama birisi Yahudiler katliama uğradı mı? Evet, ama bu kadar da değil dediğinde bir dakika sen anti-semitistsin diyorlar. Ama İslam düşmanlığını açıktan yapıyorlar. Biz baştan beri şunu söylüyoruz. Avrupa Birliği aslında bir Hristiyan birliğidir. Türkiye eğer kendilerine benzerse içlerine alacaklar. Bu kadar sene kapıda bekletmelerinin sebebi de budur. Türkiye’yi de hazmetmeyecekler. Biz diyoruz ki ey Türkiye kendine gel, dön yüzünü İslam Alemine. Orada kuyruk olacağına gel burada baş ol. Evet İslam birliği diyoruz. D8 projesi çok güzel bir projeydi. O D8 projesi belki büyümeliydi. Belki bugün D55 olmalıydı. Bütün İslam ülkelerini çatısı altında toplayan bir birlik olmalıydı. Belki sadece Müslüman ülkeleri değil mazlum milletleri de kanatları altına alıp yeni bir dünya düzeni kurabilmeliydi. Allah’ın izniyle Rabbim izin verirse, güç verirse, yetki elimize geçerse bunu yapmak için elimizden gelen bütün çabayı sarf edeceğiz." açıklamasında bulundu.

"SİYASET DİNE DÜŞMANLIK YAPMAKTAN VAZGEÇECEK"

Dini siyasete alet etmek değil de siyaseti dine alet etmek soruya ise Yapıcıoğlu şöyle yanıt verdi: "Aslında cümle de bana ait değil. Said-i Nursi hazretlerine soruyorlar. Mahkemede diyorlar ki 'Siz dini siyasete alet ediyorsunuz.' O da 'Haşa' diyor. 'Biz siyasetle ilgili değiliz. Eğer bir gün siyaset konuşmak zorunda kalırsak biz dini siyasete alet etmek değil, eğer gücümüz yeterse siyaseti dine alet ve dost yapacağız.' diyor. O’nun kurmuş olduğu bir cümledir. Yani siyaset dine düşmanlık yapmaktan vazgeçecek. Dinin hakikatlerinin yaşanması için insanların dinini yaşaması için siyaset yol açacak. Ama siz o 'dost' kelimesini çıkarırsanız sadece siyaseti dine alet etme şeklinde okursanız, insanlar başka türlü de anlar."

"HEM KADINLARI HEM DE AİLE KURUMUNU KORUMAK ZORUNDAYIZ"

Son olarak İstanbul Sözleşmesine de değinen Yapıcıoğlu, İstanbul Sözleşmesinin bir tuzak, kadına yönelik şiddeti önlemek işin kamuflaj olduğuna dikkat çekti. Yapıcıoğlu, şunları söyledi: "O perdenin arkasında yatan maksat çok farklıdır. Bu sözleşmeden imza çekilsin dedik. İmza çekildi. 6284 ile ilgili de çok aslında insan vicdanı ve adaletin kabul etmeyeceği maddeler vardır. Süresiz nafaka sadece değil. Kadının beyanı, en küçük meselede şiddetin tanımı çok muğlaktır. Ne demek şiddet. Psikolojik, ekonomik, her türlü şiddet. Bunun tanımını kim yapacak. Siz bu şiddetten dolayı o kadar ağır kararlar verdiğinizde aile kurumu çöküyor. Biz şunu dedik; evet kadını koruyalım. Kadın zayıftır. Kadına yönelik şiddeti engelleyelim. Ama bunu aile kurumunu yıkmadan yapalım. Birini diğerine kurban etmeyelim. İkisinden birini tercih etmek zorunda kalmayalım. İkisini de korumak zorundayız. Hem kadınlarımızı korumak zorundayız hem de aile kurumunu korumak zorundayız. Eğer aile kurumunu korumayıp yıkarsak onun yerine koyacak başka bir kurum yok."