Doğruhaber - Mesut Tunce
HÜDA PAR Genel Başkanı Zekeriya Yapıcıoğlu'nun; "Bize oy vermeyenler ahlaksızdır" dediğini bir düşünsenize. Ya da bu cümleyi, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın kullandığını düşünün. Ya da Kılıçdaroğlunun, Ya da başka herhangi bir siyasi parti temsilcisinin.
Ne olurdu dersiniz...
Diğer tüm parti liderleri (haklı olarak) ayağa kalkar, ve bu densizliğin hesabının sorulmasını halktan talep ederlerdi.
Çünkü kişinin böyle bir cümle kurması, kendisini dev aynasında gördüğü anlamına gelirdi.
Çünkü kişinin böyle bir cümle kurması, halkın oy hakkını küçümsediği anlamına gelirdi.
Çünkü kişinin böyle bir cümle kurması, en basit ifadeyle, kibrinde boğulduğu anlamına gelirdi.
Peki biz size "bir siyasetçi(!) böyle bir cümleyi gerçekten de kurdu" dersek...
Hatta bu kadarla kalmadı, çok daha ağır hakaretlerde bulundu dersek...
"Hadi canım sen de. Kimse böyle bir cümle kurmaz. Zira bunu söylemek kendi ayağına sıkmak olurdu." diye düşünenlerdenseniz, hem çok haklısınız, hem de çok yanılıyorsunuz.
Çok haklısınız, zira bunu söyleyen kişi, hem kendinin, hem de temsil ettiği siyasi partinin ekmeğine kan doğramış olur. Halkın bunun hesabını sormaması beklenemez.
Çok yanılıyorsunuz; çünkü bir siyasetçi bu cümleleri kurdu. Hem de çok daha ağır ifadelerle. Hem de yakından tanıdığınız bir isim.
Ahmet Türk...
Ne mi dedi Ahmet Türk: "Bu iktidara destek verenler Kürt halkına düşmanlık ediyor bu ahlaksızlıktır." dedi. Hızını alamadı: "Hiçbir Kürdün bu iktidara oy vermek, desteklemek gibi bir hakkı yoktur." dedi. Kalabalığı görünce gaza geldi ya duramaz artık: "Bu dönem Sayın Öcalan’ın özgürleşme dönemidir." deyiverdi.
Yahu sen kimsin de insanların özgür düşünme ve karar verme haklarının olmadığını iddia ediyorsun. Sen kimsin ki, bu halkın özgür iradesinin, senin zimmetinde olduğunu düşünüyorsun.
Bu nasıl bir hadsizliktir, bu nasıl bir kibir ve hayal dünyasında yaşamaktır böyle.
Bir Kürt, senin sayın dediğin Öcalan'ı sevmiyor olamaz mı? Onun özgür kalıp kalmamasıyla zerre kadar ilgilenmiyor olamaz mı? On binlerce gencimizin heder olmasına neden olan bu adamın cezaevinde olmasıyla, günahım kadar ilgilenmiyorum diyemez mi? Herkes senin gibi düşünmek zorunda mı?
Bir Kürt; "Ben dindar bir bireyim, dinimin tüm temel değerleriyle çelişen ve çatışan bir zihniyetin temsilcilerine oy vermek istemiyorum. Tercihimi dini duyarlılığı olan çevrelerden yana kullanacağım. Sen Kürtlere sistematik asimilasyonu başlatan Kemalist zihniyetin temsilcisi CHP'ye oy verebiliyorsun da, ben bugüne kadar Kürtlerle ilgili hiç bir olumsuz icraati bulunmayan partilere neden oy veremiyorum" diyemez mi? Onun buna hakkı olmadığını sana düşündüren ne?
Aslında seni ve temsil ettiğin siyasi partiyi böyle düşünmeye sevk eden şeyin ne olduğu aşikar değil mi?
Böyle düşünüyorsunuz çünkü bölgede sizden daha güçlü hiç kimse olmadığı zannıyla hareket ediyorsunuz, yani Kibirlisiniz.
Böyle düşünüyorsunuz, çünkü tekelinize aldığınız oy potansiyelinin gittikçe erimeye başladığını görüyor, Kürtlerin gözünün açılmasından rahatsızlık duyuyorsunuz. Yani Korkaksınız...
Böyle düşünüyorsunuz, çünkü sadece kendi doğrularınızı kabul ediyor, aksi tüm görüşlerle savaşıyorsunuz, yani Faşistsiniz.
Bu cümleyi ancak bir faşistten, ya da despot bir diktatörden duyduğunuzda garipsemezsiniz. Çünkü faşist, kendini dev aynasında görüp, diğer herkesi hakir gören kişidir. Başka insanların düşüncelerini küçümsemesi, tek doğru benim demesi doğaldır. Onaylamasanız da, onun böyle bir cümle kurmasını yadırgamaz, ahlakı kadar konuşmuş der geçersiniz.