Bedenin arınıp hayatın muhasebesi yapılan mübarek Ramazan ayında yapılması gereken ibadetler hakkında İLKHA'ya değerlendirmelerde bulunan Baran, Ramazan ayının mukabelelerle, kılınacak teravih namazlarıyla, iftar ve sahurlarıyla manevi iklimi olduğunu belirtti.
“Ramazan'da sadece midemiz ile değil maneviyatımızla da oruç tutmalıyız”
Ramazan ayında depremzedeleri unutmamamız gerektiğini belirten Müftü Baran, “Recep ayının bitmesiyle Şaban ayının yarılanması ile biz Ramazan'a hazırlık yapıyoruz. Recep ve Şaban, kendi şerefini Ramazan'dan alır. Ramazan kendi şerefini son 10 günden alır, son 10 gün kendi şerefini Kadir Gecesi'nden, Kadir Gecesi de kendi şerefini Kur'an-ı Kerim'den alır. Peygamber Efendimiz aleyhi selam, kendi Ramazan'a hazırlık yaparken çok oruç tutardı. İnsanları oruç tutmaya teşvik ederdi. Biz de Ramazan için şimdiden hazırlık yapalım. Yani vereceğimiz sadakalar, vereceğimiz zekâtlar, programlar gibi şimdiden Ramazan’a hazırlık yapma sürecinde olmalıyız inşallah. Ramazan'da sadece midemiz ile değil maneviyatımızla da oruç tutarak Ramazan ayını geçireceğiz. Bir de bu Ramazan diğer Ramazan'dan farklı olarak bir ay önce biz bir deprem yaşadık. Deprem bölgelerinden bize gelen, sığınan bu muhacir kardeşlerimize iftarlarımızı hazırlamamız gerekiyor. Sahurlarımızı onlarla paylaşmalıyız. Bu manada milletimiz duyarlıdır. Türkiye olarak bir enkazın altındayız. Millet olarak birlik ve beraberlik içinde olduğumuz müddetçe bu enkazın üstesinden de inşallah geleceğiz. Bu Ramazan’ı kardeşlerimizi daha iyi hatırlama ve hallerini daha iyi sorma manasında çok önemli bir ay olarak geçireceğiz. Bu Ramazan'a buruk olarak giriyoruz. Depremde yaklaşık 50 bin’e yakın şehidimiz var. Biz Müslümanlar olarak şuna inanıyoruz, bela ve musibetler bizi olgunlaştırır.” ifadelerini kullandı.
“Ramazan ayı kendimizi daha iyi bir şekilde gözden geçirme ayıdır”
Ramazan ayının son 10 gününde yapılan itikâf ibadetinin unutulmaması gerektiğini aktaran Baran, “Bu Ramazan ayımız daha güzel ve manevi bir ortamda geçecektir. İmam Gazali'nin şöyle bir sözü var “ Ramazan ayı orucu, sadece mide ile tutulmaz. Gözüyle, kulağıyla, diliyle, ağzıyla oruç tutmayan sadece midesini aç bırakmıştır.” Müslüman kişi oruç tuttuğu zaman ağzından kem söz çıkmamalı, İslam’a aykırı, dini değerlere aykırı şeyler dinlememeli, başkalarının hakkında konuşmamalı, yalan, iftira vesaire. Yani aynı zamanda bedeniyle de oruç tutmalıdır. Dil zikirli olmalı, sağlam konuşmalı, doğru konuşmalı, bu manada sadece midesiyle oruçlu olan şahıslar Ramazan'ın hiçbir bereketinden, hiçbir manevi ikliminden ve hiçbir sevabından katkı sağlamamış olacaktır. Ramazan'ın başı Allah u Teâlâ’nın rahmetidir, ortası mağfireti sonu ise cehennemden azat olmaktır. Eğer biz bunu düşüneceksek, bütün vücudumuzla ve uzuvlarımızla oruç tutmamız gereklidir. Peygamber Efendimiz aleyhissalatu vesselam “ Ramazan ayı gelip de kendisini cehennem azabından azat etmeyenin vay haline” diye buyuruyor. Dolayısıyla Ramazan ayı bağışlanma ayıdır. Ramazan ayı İnfak ayıdır. Kendimizi daha iyi bir şekilde gözden geçirme ayıdır. Ramazan ayının son 10 günündeki yapılan itikâf ibadetini unutmayalım. Hz. Ayşe ra. Peygamber efendimizin Ramazan ayının son 10 gününde esen rüzgârdan daha çok cömert olduğunu aktarmıştır. Dolayısıyla Ramazan'da Biz de etrafımızdaki fakir fukarayı gözetmeliyiz. Onların halin sormalıyız. Kardeşlerimizin halinin bilincinde olmalıyız. Bu şekilde Ramazan ayı ümmetin ayı olma sebebiyle, ümmeti birbirine kenetleme, birbirini bir araya getirme ayı olmalıdır. Ramazan ayının mukabelelerle, kılınacak teravih namazlarıyla, iftarlarıyla ve sahurlarıyla manevi iklimi vardır. Rabbim bizi Ramazan'ın ikliminden Mahrum etmesin.” dedi. (İLKHA)