Deprem bölgesi için yeni açıklama: Salgın var mı?

Hatay, Kahramanmaraş ve Adıyaman'da incelemelerde bulunan Sağlık Bakanlığı Deprem Sonrası Halk Sağlığı Komisyonunun üyelerinden Prof. Dr. Recep Öztürk, "Şu an için bir salgın durumunun, kümelenme durumunun olmadığını söyleyebiliriz." dedi.

Ekleme: 04.03.2023 19:48:44 / Güncelleme: 04.03.2023 20:17:03 / Güncel
Destek için 

Hatay, Kahramanmaraş ve Adıyaman'da incelemelerde bulunan Sağlık Bakanlığı Deprem Sonrası Halk Sağlığı Komisyonunun üyeleri Hatay Eğitim ve Araştırma Hastanesi'nin bahçesinde kurulan Sahra Hastanesi'nde basın toplantısı düzenledi.

Komisyonda yer alan Medipol Üniversitesi Tıp Fakültesi Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Ana Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Recep Öztürk, depremle ilgili ortaya çıkan akut acil dönemin bitmek üzere olduğunu söyledi.

Artık deprem bölgesinde beklenen ve mevcut şartların doğuracağı hastalıkların sürecine geçildiğine dikkati çeken Öztürk, şöyle devam etti:

"Özellikle akut ishaller, değişik deri enfeksiyonları ve üst solunum yolu enfeksiyonları başta olmak üzere... Gerek il merkezlerinde gerekse sahada ve köylerdeki çadır kentlerde yaptığımız incelemelerde, şu an itibarıyla bahsettiğimiz bu enfeksiyonlarda bir salgın durumunun asla olmadığını ama mevcut şartlarda ülkemizin veya bu bölgede deprem olmasaydı o şartlarda görülebilen enfeksiyonların şu anda görünmekte olduğunu tespit ettik."

Normal şartlarda da tüm süreçlerin düzenli izlendiğini belirten Öztürk, "Burada bu enfeksiyonların oluşmaması için zaten ilgili konaklama yerlerinde tuvaletlerin güçlendirilmesi ve sayıca arttırılması, seyyar çamaşırhanelerin yaygın bir şekilde kullanıma girmesi, banyo imkanlarının arttırılması bu enfeksiyonların şu anda kontrol altında olmasının en önemli nedeni." diye konuştu.

Sahadan merkezi koordinasyon birimiyle güçlü bir entegrasyon olduğunu vurgulayan Öztürk, enfeksiyon durumlarına karşı en ileri düzeyde laboratuvar imkanlarının kurulduğunu anlattı.

Prof. Dr. Öztürk, sürecin titizlikle takip edildiğinin altını çizerek, "Akut gastroenterit paneli dediğimiz bütün bu temel etkenleri çalışan sistemler şu anda mevcut. Sahadan bu şekilde şüpheli bir enfeksiyon, bulaşıcı hastalık bildirildiğinde buradaki laboratuvar imkanlarında bu etkenler hızla çalışılıp sahaya yönelik tedbirler alınma durumunda." ifadelerini kullandı.

Deprem bölgelerinde çok güçlü ilerleyen başka bir sistemin de bulunduğunu aktaran Öztürk, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Gezici temel sağlık hizmetleri ekibi vatandaşlarımızın talepleri ve bildirimler doğrultusunda bizzat sahaya gidiyor. Gerekli muayeneler yapılıyor. Kan şekerlerine de bakılıyor. Şu anda eczanelerin çoğu haliyle işlemez durumda olduğu için gerekli ilaçların hepsinin temin edildiğini bizzat mahallinde gördük. Bu saydığımız 3 ilde (Kahramanmaraş, Hatay, Adıyaman) de sağlanıyor. Sahada güçlü koordinasyonla sağlanan hizmetler sayesinde şu an için bir salgın durumunun, kümelenme durumunun olmadığını söyleyebiliriz. Böyle bir riski de önlemek için çok güçlü bir laboratuvar altyapı sisteminin kurulmuş olduğunu, aktif bir takip sisteminin çalışıyor olduğunu gözlemledik."

Öztürk, var gücüyle fedakarca çalışan tüm sağlık paydaşlarına teşekkür etti.

"Hastanelerimiz ve kapasiteleri detaylı analiz edilmiştir"
Komisyon üyelerinden Türkiye Sağlık Enstitüleri (TÜSEB) Başkanı Prof. Dr. Erhan Akdoğan da 3 ilde halk sağlığı açısından kapsamlı incelemelerde bulunduklarını belirtti.

Komisyonun tıp alanında farklı disiplinlerden gelen bilim adamları ve alt çalışma gruplarından oluştuğunu vurgulayan Akdoğan, "İhtiyaç bazlı olarak dinamik yapıda faaliyet gösteren bir çalışma grubudur. Bahsi geçen illerde şehir merkezlerinin yanı sıra köylerde de verilen halk sağlığı hizmetleri yerinde sahada incelenmiş, gözlenmiş ve değerlendirilmiştir. Çadır kentler, konteyner kentler, hizmet veren hastanelerimiz ve kapasiteleri detaylı olarak analiz edilmiştir. Sahadan sürekli olarak toplanan Sağlık İl Koordinasyon verileri üzerinden değerlendirmeler yapılmıştır." ifadelerini kullandı.

"Depremlerden sonra çeşitli hastalıklar için riskler söz konusu olabilir"
Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Halk Sağlığı Ana Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Mustafa Necmi İlhan da komisyon olarak il koordinasyon verileri üzerinden bölgedeki sağlık sorunlarının, mevcutsa olası risklerin erkenden kestirimini yapmaya gayret ettiklerini vurguladı.

Günlük toplanan bu verilerle halk sağlığı hizmetlerinin değerlendirmesini gerçekleştirdiklerini aktaran İlhan, şöyle devam etti:

"Bunlardan bir tanesi çevre sağlığı hizmetleri. Bunların içerisinde içme suyunun sağlanmasından barınma koşullarına kadar devam eden bir süreç söz konusu. Hangi çadır kentte ne kadar yaşayan var, bunların demografik yapıları neler gibi veriler Sağlık Bakanlığımızın verileri içerisinde yer alıyor. Tabii bunların yanında anne çocuk sağlığı hizmetleri bir diğer önemli hizmetler. Bunların içerisinde de çocukların aşılanmasının aksamaması gerekiyor. Şu an için bakıldığında sağlık hizmetleriyle ilgili olarak aşılamada herhangi bir eksilik olmadığını, rutin aşının gittiğini söylemek mümkün. Tabii aşılama deyince bir başka husus ise tetanos aşılarıyla ilgili yine hizmetlerin devam ettiğini söylemek mümkün."

 

Prof. Dr. İlhan, deprem sonrası halk sağlığı hizmetlerinde özellikle anne çocuk sağlığıyla birlikte kronik hastalıkların takibinin önemli bir husus olduğunu söyledi.

Hipertansiyon, şeker hastalığı ve diğer kalp hastalıkları gibi kronik rahatsızlığı olanların sağlık sorunlarının yerinde tespitinin, eksik ilaçların sağlanmasının da önemli olduğunu vurgulayan İlhan, "Burada önemli olan tabii tüm ilde kapsayıcı olarak bu hizmetlerin verilmesi. Merkezde yaşayan ya da konteyner kentte, çadır kentte değil de ilçelerde ya da beldelerde olanlar için takibin yapılması devam ediyor. Buradaki esas gaye, her zaman depremlerden sonra çeşitli hastalıklar için riskler söz konusu olabilir. Eğer bir risk varsa, bu olası risklerin erken tespiti ve bu risklere dönerek bir an önce koruyucu sağlık hizmetleri önlemlerini almak yer alıyor." değerlendirmesinde bulundu.

Solunum yoluyla bulaşan hastalıkların daha çok görülmesini beklemenin mümkün olduğunu anlatan İlhan, "Zira yoğun yaşam koşulları, çadırlarda ya da konteynerde birden fazla insanın kalabalık bir alanda yer alması, havalandırmanın yeterli olmayabilmesi son dönem enfeksiyonlar için risk oluşturabiliyor. Bir de iyi hijyen koşullarından kaynaklanmayan riskler söz konusu olabilir. Bunlar için de günlük takiplerin yapılması, özellikle il koordinasyon verilerinde hastalıkların izlenmesi bizim için oldukça kıymetli." diye konuştu.

İlhan, depremzedelere ilk anda acil sağlık hizmetlerinin sağlandığını belirtti.

Bölgenin sağlık hizmetleri altyapısının desteklenmesi yönünde çalışmaların sürdüğünü dile getiren İlhan, "Sağlık Bakanlığımız tarafından verilen tüm bu hizmetleri üst üste koyduğumuzda, çocuk sağlığı hizmetlerinin detaylı olarak verilmesi, aşılamanın devam etmesi, kadın sağlığı hizmetlerinin, gebe sağlığı hizmetlerinin devamlı olarak verilmesi, ileri yaşta olan vatandaşlarımız, engelli vatandaşlarımızın ihtiyaçlarının karşılanması, sağlık ihtiyaçlarının karşılanması rutin olarak verilen çok da önemli hizmetler." dedi.

Psikososyal destek hizmetlerinin de önemine dikkati çeken İlhan, bu konuda çadır kentlerde psikiyatri uzmanı ve psikologların olduğunu kaydetti.