Alimler: Bela ve musibet zamanlarında tövbe ve istiğfarı arttırmalı dualarımızı eksik etmemeliyiz

Kahramanmaraş merkezli 2 büyük depremin ardından devam eden artçı sarsıntıların sona ermesi ve kişilerin günahlardan arınabilmesi hususunda özellikle bu süreçte daha fazla tövbe ve istiğfara ağırlık verilmesi gerektiğini belirten alimler, ihlâsla yapılan duaların kabul olduğunu söyledi.

Ekleme: 24.02.2023 18:30:06 / Güncelleme: 24.02.2023 19:14:07 / Güncel / Diyarbakır Haberleri
Destek için 

Kahramanmaraş merkezli 7,7 ve 7,6 büyüklüğündeki 2 depremin ardından meydana gelen 8 bin yakın artçı sarsıntı özellikle depremden etkilenen 10 ilde korku ve paniğe neden oluyor.

Tüm dikkatlerin yıkılan binalara ve söz konusu binaların mühendislerine odaklandığı bu günlerde konuyu manevi açıdan ele alan alimler; tövbe, istiğfar ve duaya dikkat çekti.

Konuya ayetler ve hadisler ışığında açıklık getiren İTTİHADUL ULEMA Genel Başkan Yardımcısı Molla Abdurrahman Özekinci, günahlardan sadece peygamberler masum olduğunu, diğer insanlar masum olmadığını ve günah işleyen bir Müslümanın mutlaka pişmanlık duyarak tövbe ve istiğfar etmesi gerektiğini söyledi.

Özekinci, "Nasıl ki namaz, oruç ve hac farz ise günahlardan tövbe etmek de vaciptir, farzdır. Kişi yapmış olduğu günahlardan tövbe ve istiğfar etmezse ikinci seferinde o insan günahkâr olur. Yani, bir günahtan tövbe edilmezse o günah 2'ye katlanır. Bu, ehl-i sünnet vel cemaatin yanında böyledir. Hatta bazı alimler 'Yarabbi bu günahı keşke yapmamış olsaydım, bundan sonra yapmayacağım, pişmanlık duyuyorum' demesi gerektiğini belirterek bunun söylenmemesi halinde o günah 2'ye, sonra 4'e katlanarak büyüdüğünü ifade ediyor." dedi.

"Eğer duanız olmasa Rabbimin katında ne ehemmiyetiniz var"

Tövbe ve istiğfarla ilgili Kur'an-ı Kerim'de ayetler ve bununla ilgili hadislerin olduğunu belirten Özekinci, "Bir hadis-i şerifte Efendimiz aleyhisselatu vesselam 'Kulunun tövbesinden dolayı Allah Teâlâ'nın sevinci, sizden birinizin çölde devesini kaybedip de tekrar bulduğu andaki sevincinden daha fazladır.' diye buyurmaktadır. 'Sen içlerinde iken Allah onlara azap etmez. Onlar mağfiret dilerlerken de Allah onlara azap edecek değildir' ayetince kafirler içerisinde bulunan ve istiğfar eden müminlerin hatırına kafirlerin üzerine de bela ve musibet göndermez." ifadelerini kullandı.

"Kur'an-ı Kerim'de geçmiş ümmetlerin günahlarından dolayı gelen bela ve musibet örnekleri vardır" diyen Özekinci, "Allah-u Teala onların günahkarlarına ve isyankarlarına musibetler göndermiş, farklı şekillerde helak etmiştir. Yani umumi afetlerin Müslümanların başına gelmesinin yegâne sebebi, Üstad Bediüzzaman gibi şahsiyetlerinde belirttiği üzere toplumun günahkâr olması ve istiğfar etmemesindendir." şeklinde konuştu.

Duanın bir ibadet şekli olduğunu hatırlatan Özekinci, şunları söyledi:

"Allah 'Dua edin, duanızı kabul edeyim', Efendimiz de 'Dua, ibadetin beynidir' şeklinde buyurmaktadır. 'Eğer duanız olmasa Rabbimin katında ne ehemmiyetiniz var?' ayetinden anlaşıldığı üzere dua önemlidir ve bir ibadet türüdür. Kabul olmayan duayla ilgili Üstad Bediüzzaman ibadet niyetiyle ihlaslı bir şekilde yapılan duanın muhakkak kabul olacağını belirtiyor. Allah ya istenilenin yerine başka bir şey verir ya istenilen şey kişi için hayırlı olmadığı için onu yerine getirmez, bu da duanın kabulüdür ya da duanın ibadet olması dolayısıyla mükafatı ahirette verilecektir."

"Tövbenin şartı, günahlardan pişmanlık duymak ve bir daha günah işlemeyeceğine ahdetmektir"

Özekinci, "Duanın vakti; farz namazları sonrası, iftar vakti, arafatta, gece yarısı teheccüd sonrasında ve seher vaktindedir. Efendimiz ibadet sonrası dua ederdi. Dua edelim. Allah, bu umumi kapsayan felaketlerden Müslümanları, memleketimizi, milletimizi muhafaza eylesin." diye belirtti.

Tövbe ve istiğfarın kelime anlamlarına açıklık getirirken İslam tarihinden de kesitlerle örneklendiren İTTİHADUL ULEMA üyelerinden Molla Vahdettin Kaya, tövbenin şartlarını sıraladı.

"İçerisinde bulunduğumuz bu süreçte tövbe etmeliyiz" diyen Molla Kaya, "Başımıza gelen bu musibetlerde fay hatları dışında manevi mesuliyetlerimiz vardır. Allah-u Teala tövbe etmemizi istiyor. Tövbenin şartları; günahlardan pişmanlık duymak ve bir daha günah işlemeyeceğine ahdetmektir. Bunu yanı sıra kul hakkı varsa helallik almaktır. Tövbenin kabul edilebilmesi için bu şartları yerine getirmesi gerekir. Yani bir nevi hayatına yeni bir düzen getirmelidir." dedi.

"Bu imtihan sürecinde vefat edenler inşallah şehit, heba olan malları da sadakadır"

Peygamberlerin kavimlerinden kesitler sunan Kaya, "Hazreti Nuh kavmine 'İstiğfar edin, muhakkak ki Allah günahları affedendir. Allah üzerinize yağmur gönderecektir' ifadesinden anlaşıldığı üzere gelen musibetlerin ana kaynağında Allah'ın emirlerine karşı gelinmesidir. Böyle durumlarda yer hiddete gelir. Bu bir bakıma şevkat tokadı olarak algılanmasa da bizlerin tövbe etmesi gerekir." ifadelerini kullandı.

Molla Kaya, "Kur'an-ı Kerim'de Hazreti Yunus Aleyhisselamın kavminden bahsederken Hazreti Yunus'un kavmine sırtını dönüp başka bir topluluğa tebliğ yapmak istediği esnada topluluğun kendilerine gelebilecek azaptan korkarak toplu olarak tövbe ettiği belirtiliyor. Kavmin tövbe etmesiyle Allah-u Teala azabı onların üzerinden kaldırdı. Buradan anlaşıldığı üzere kişi halis bir niyetle tövbe edip hayatına çeki-düzen verirse af olması mümkündür." şeklinde konuştu.

Tövbe kapısının kıyamet vaktine kadar açık olduğuna vurgu yapan Molla Kaya, "Gökyüzünde Lailaheillallah yazılmasını beklersek o yazıyı gören Ebu Cehil'de iman edecekti. Nihayetinde bu dünya imtihan yeridir. Bu imtihan sürecinde vefat edenler inşallah şehit, heba olan malları da sadakadır." diye belirtti.

İstiğfarın tanımını yapan Molla Kaya, "İstiğfar, günahların affedilmesi talebidir. Yani kişinin işlediği günahların affedilmesi için Allah'a olan yakarıştır. Bundan da anlaşıldığı üzere tövbe ile istiğfarın tanımları birbirinden uzak değildir." dedi. (İLKHA)