Deprem sebebiyle büyük bir imtihanla karşı karşıya kalan halkın yaşadığı musibetin hafiflemesi, musibete karşı sabretmesi için öncelikli olarak alim, şeyh ve kanaat önderleri büyük görev düştüğünü belirten Mehmet Beşir Varol (Molla Mizgin), halka maddi ve manevi anlamda destek verilmesi, alimlerin alanda, halkın yanında olması gerektiğini ifade etti.
6 Şubat tarihinde Kahramanmaraş merkezli yaşanan 2 büyük deprem sonrasında 41 binden fazla can kaybı yaşanırken 100 binden fazla kişi de yaralandı. Binlerce binanın yıkıldığı şehirlerde hayat durma noktasına gelirken yıkımın yaşandığı bölgelerde hala arama kurtarma ve enkaz kaldırma çalışmaları devam ediyor.
Enkaz bölgelerinde devlet ve Sivil Toplum Kuruluşları tarafından kurulan çadırlarda kalan halka yine aynı kurumlar sıcak yemek, gıda, giyim ve yakacak yardımı yaparken manevi anlamda da halka destek veren kurumlar da çalışmalarını sürdürüyor.
Günlerdir bölgede öğrencileriyle birlikte yardım çalışmalarına destek veren İTTİHADUL ULEMA müderrislerinden ve bölgenin tanınmış alimlerinden Mehmet Beşir Varol (Molla Mizgin), İLKHA muhabirine verdiği demeçte alim, kanaat önderleri, şeyhler ve gün görmüş tecrübeli kişilerin halkın yanında olarak onlara manevi destek vermeleri gerektiğini, bunun musibetleri hafifleteceğini söyledi.
Maddi imkânı olanların da cömert davranarak depremzedelere yardım yapmaya devam etmesi gerektiğini vurgulayan Varol, depremde vefat eden iman sahiplerinin hadisi şerife göre şehid mertebesinde olduklarını hatırlatarak yaşanan musibetten ders çıkarılması, musibete karşı sabır gösterilmesi gerektiğini ifade etti.
"Yaşananlardan ders çıkarmalı, hata ve kusurlarımızdan tövbe ederek Allah'a yönelmeliyiz"
Depremde vefat edenlere Allah'tan rahmet dileyerek konuşmasına başlayan Varol, "Bizler de hadiste söylendiği gibi inanıyoruz ki o insanlar şehid mertebesindedir. Allah yakınlarına sabır versin ve onların da mükâfatlarını arttırsın. Maddi anlamda kaybı olanların kayıplarını gidersin, kaybettiklerinin yerini doldursun. Hiçbir şey tesadüf değildir. Her şey Allah'ın izni ve inayeti ile olur. Allah'ın izni dışında bir yaprak bile dalından düşmez. Ancak Allah, her şeyi bir sebep ile yaratmıştır ve sebepler üzerinden işleri yapar. Allah'ın yaptığı her şeyde hikmet var. İnsanların yaşananlardan ders çıkarmalıdır. Herkesin günahları, hataları ve zafiyetleri vardır. Allah bir kavmi, bir insanı severse onu imtihana tabi tutar. Hadiste de buna değinilir. Allah kavimlerin başına bela ve musibetler getirerek kendisini hatırlatıyor. O kavmi günahlarından, hatalarından ve yanlışlarından haberdar olması için imtihan ediyor. Böylece o kavmin tövbe etmesini, Allah'ı hatırlamasını, kendilerine çeki düzen vermelerini istiyor. Bu söylediklerimiz sahih hadislerde de geçiyor. Bazı insanlar bundan ibret ve ders çıkararak hatalarında pişmanlık duyuyor ve günahlarından tövbe ediyor. Yaşanan musibete karşılık da Allah'a hamd ediyor. Allah, bu şekilde davranan insanlardan razı oluyor ve musibetlerini de kolaylaştırıyor." dedi.
"Bu musibet, gaflet uykusundan uyanıp Allah'a yönelenler için rahmettir"
Maddi kayıpların yerinin doldurulabileceğini belirten Varol, "Kimi insanlar derin gaflet içerisindedir. Gaflet uykusundan uyanmadıkları gibi günaha da daldıkça dalıyorlar. Hatta bazıları bu yaşananların Allah tarafından geldiğine inanmıyor. Bu musibet bazı insanlara rahmet, bazılarına da azaptır. Gaflet uykusundan uyanıp Allah'a yönelenler için rahmettir. Bu musibet sebebiyle ölenler şehittir ve bu olay onlar için bir rahmettir. Ölenlerin akrabaları da Allah'a şükrediyorsa, musibet karşısında sabrediyorsa onlar için de rahmettir. Ancak gafil olanlar veya Allah' iman etmeyenler, O'na yönelmeyenler, yaşanan musibeti sadece Allah'ın dışındaki sebeplerde arayanlar için bir azaptır. Şu anda bizim için önemli olan yaşananlardan ders çıkarmaktır. Gafletten uyanmalı ve yaptığımız hatalardan pişmanlık duymalıyız. Kâinat Allah'ın mülküdür. Bunun için Allah mülkünde kendisini unutturmuyor. Öncelikle nimetlerini hatırlatıyor. Nimetlerini yağdırır ve o nimetlere şükredilmesini ister. Ne zaman ki bu nimetler hatırlanmaz, gaflet uykusundan uyanılmazsa bu sefer de musibetlerini insanlara gönderir. Nimet de musibet de insanlar için ders almaları adına rahmettir. Ne zaman ki insan yaşadığı musibetlerden ders alır ve gafletten uyanarak Allah'a yönelirse Allah o zaman musibetini üzerlerinden kaldırır." diye konuştu.
"Alim, kanaat önderi ve şeyhler halkın yanında yer alarak onlara manevi destek vermeli"
Yaşanan ağır imtihan sebebiyle musibete maruz kalan insanların yanlış yola sapmadan Allah'a teslimiyet göstererek sabretmeleri için alimlerle, kanaat önderlerine, şeyhlere büyük görev düştüğünü vurgulayan Varol, "Yaşanan bu musibetten dolayı yara alan, yakınlarını, akrabalarını kaybedenlerin acıları büyüktür. Bu musibet büyük ve ağır bir imtihandır. Kimi aileler tamamen yok olmuş, kimisi de yalnızca geride bir çocuk, bir anne veya baba kalmış. Bunun için halkımız ailelerimizi tek başına bırakmamalı, onlara sahip çıkmalı, onları ziyaret ederek dertlerine ortak olmalı, acılarını paylaşmalıdır. Şeytanın acı çeken insanların akıllarında şüpheler uyandırmaması, onları İslam'dan uzaklaştırmaması adına manevi destek sağlanmalı. Şeytan ve yarenleri alanda geziyorlar. Eğer ki bizler meydanları boş bırakırsak, meydanları doldurmayıp halkımıza sahip çıkmazsak, bu musibeti İslam akidesine ve hakikate göre anlatmazsak şeytan da onların akıllarına girer ve başka yöne yönlendirir. Mesela; Musibet karşısında sabır göstermemeleri için çalışır. Veya yaşadıkları musibet sebebiyle isyan etmesine sebep olur. Musibeti yaşayanları teselli etmeli, onlara manevi destek sağlamalıyız. Bu konuda en çok alimlere görev düşüyor. Onun için alimler, kanaat önderleri, şeyhler, yaşça tecrübeli olanların alanda olması, depremzedelere manevi anlamda destek olmaları gerekir. Onlara bu işin imtihan olduğu anlatılarak sabır göstermeleri sağlanmalı. Musibete uğrayanlar yanlarında kendilerine destek veren şeyhleri, alimleri, kanaat önderlerini görürse musibetleri hafifler. Allah milletimize yardım etsin." şeklinde konuştu.
"Muhtaçların ihtiyacını giderirsek Allah da zor zamanda bizim ihtiyacımızı giderir"
Bu zor zamanda musibete maruz kalan halka maddi ve manevi destek vermek adına imkanların seferber edilmesi, zenginlerin cömert davranarak mallarını depremzedelerle paylaşmaları gerektiğini söyleyen Varol, son olarak şu ifadeleri kullandı:
"Maddi anlamda durumu iyi olanların depremzedelere yardım etmek için ellerinden geleni yapmalı. Onlara düşen bugün sahip olduklarını depremzedelerle paylaşmaktır. Çünkü ihtiyaç sahiplerine yardım edene Allah da yardım eder. Kim bir insanın ihtiyacını giderirse Allah da onun bir ihtiyacını giderir. Bu insanlar şimdilik ihtiyaç sahibidir ama biz her zaman Allah'a muhtacız. Allah yardım etmezse nefes dahi alamayız. Ne zaman ki kardeşlerimizin yardımına koşar, seslerine kulak verir ve ihtiyaçlarını giderirsek o zaman Allah da muhtaç olduğumuz zamanda bizim ihtiyacımızı giderir ve belaları başımızdan def eder. Bela ve musibet döneminde bizlere yardım eder, bizi bir başımıza bırakmaz. Onun için Bundan maddi ve manevi imkanlarımızla halkımızın imdadına koşmalı, onlara sahip çıkmalıyız. Bu ülke bizim, bu halk bizimdir. Bunlar bizim kavmimizdir. Bizim babalarımız, annelerimiz, bacılarımız ve kardeşlerimizdir. Bundan dolayıdır ki bizler diğerlerine kıyasla daha fazla halkımızın imdadına yetişmeli, onlara sahip çıkmalıyız. Halkımızı insafsızlara, inançsızlara terk etmemeliyiz. Onları şeytanın kucağına itmemeliyiz. Kim bu millete yardım ediyorsa Allah da onlara yardım etsin, verdiklerini kat kat fazlasıyla geri versin." (İLKHA)