Kahramanmaraş merkezli yaşanan depremlerden dolayı bir kez daha ülkenin ciddi anlamda bir deprem bölgesi olduğunun gözler önüne serildiğini belirten Zengin, uzun yıllardır uzmanların bu konuda gerekli uyarıları yaptığını ancak yaşanan depremde bu uyarılara yeterince kulak verilmediğine şahit olduklarını söyledi.
Binalarda yaşanan yıkıntılar ve enkaz altlarında kaybedilen vatandaşlardan dolayı bu gerçekle bir kez daha yüzleştiklerine dikkat çeken Zengin, içerisinde yaşadıkları binaların deprem etkisiyle yıkılabileceğinin bir kez daha farkına vardıklarını kaydetti.
"Deprem yönetmeliğine göre tasarlanan yapılar depremi rahatlıkla atlatılabilir"
Depremlerle birlikte hatırlanması gereken hususun binaların depreme dayanıklı olup olmadığı olduğunu ifade eden Zengin, "Bir diğer soru işaretiyse, yeni yapılan binaların depreme uygun tasarlanıp tasarlanmadığıdır. Özellikle 2018 deprem yönetmeliğine göre tasarlanan yapılarda bu ve benzeri depremler rahatlıkla atlatılabilir. Binalar 7.6, 7.7 büyüklüğünde bir depremi atlatabilirler. Bina hasar alabilir fakat tuzla buz olmayacaktır." dedi.
"Yeni yapılar depreme uygun imar ediliyor"
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın açıklamasını hatırlatarak depremde yıkılan binaların yaklaşık yüzde 98'inin eski, 1999 öncesi bina olduğunu anımsatan Zengin, eğer binalar 1999 öncesi yapılmışsa vatandaşların binalarını kontrol etmesi gerektiği uyarısında bulundu.
Yeni yapılan binaların depreme dayanıklı yapılıp yapılmadığı sorularının çok fazla sorulduğunu dile getiren Zengin, "Bu konuda halk müsterih olsun. Çünkü yeni yapılan yapılar ciddi bir kontrol mekanizmasından geçiyor.
Bu kontrol mekanizmasında 3 ayrı parametre var. Yapı denetim sistemi, belediyeler ve Çevre ve Şehircilik Bakanlığı… Bu üç ayrı sistemden denetlenen yapıların büyük oranda depreme uygun imar edildiğinin farkında ve bilincindeyiz." diye konuştu.
"Müteahhit ne kadar bilinçli olsa bile işçiye bunu anlatamıyor"
Bina yapımının inşaat işçisinden, müteahhidine, mühendisine kadar herkesi kapsayan bir durum olduğunu vurgulayan Zengin, şöyle devam etti:
"Dolayısıyla binanın depreme uygun imar edilip edilmemesi bu saydığım kesimlerin tamamını kapsıyor. Sadece mühendisin yaptığı hesapla ilgili değil binaların depreme dayanıklı olup olmaması, ya da müteahhidin parasından endişe duymasıyla alakalı da değil. Aynı zamanda işçiye de tekabül ediyor. Maalesef biz bunun sıkıntısını özellikle taşra kentlerde çok çekiyoruz. Müteahhit ne kadar bilincinde olsa bile işçiye bunu anlatamıyor."
"Deprem yönetmeliğine ne kadar uygun bir yapı tasarlarsak tasarlayalım sahada bunun karşılığını alamıyoruz"
Deprem bilinci konusunda işçilerin çok yetersiz olduğunu belirten Zengin, "Özellikle demir, kalıp işçilerimiz… Eline çekici alan kalıpçı olabiliyor. Eline tel makasını alan demirci olabiliyor. Dolaysıyla yeni deprem yönetmeliğine ne kadar uygun bir yapı tasarlarsak tasarlayalım sahada bunun karşılığını alamıyoruz. Dolayısıyla işin işçi boyutunda iyi bir sertifikalandırma sürecine geçmemiz gerekiyor. Bu kısmen uygulanıyor ama bu çok bakir bir alan. Doğru bir sertifikalandırma var, bir mesleki yeterlilik belgesi veriliyor fakat çok yetersiz. Bunun daha da sıklaştırılmasını, denetimin artmasını uygun görüyoruz." ifadelerini kullandı.
"Elinde sermayesi olanlar rahatlıkla müteahhit olabiliyor"
Mühendislik fakülteleri ve inşaat mühendislerindeki mezun sayılarının çok artmasından dolayı da mühendislerin yetersiz kaldığını, buna rağmen sahada statik tasarım yapabildiklerine işaret eden Zengin, şunları söyledi:
"Bunun da herhangi bir denetimi olmuyor. Özellikle bilgisayar programları kullanılarak yapılan bu statik hesapların deprem anında tecrübesiz mühendislerce nasıl çalışılacağının bilinmemesi ciddi sorunlara neden olabiliyor. Son zamanlarda görüyoruz ki elinde sermayesi olanlar rahatlıkla müteahhit olabiliyor. Müteahhit olunabilmesi için belli başlı aşamalardan geçmesi gerektiğini düşünüyorum."
"Binaların taşıyıcı sisteminde herhangi bir çatlak yoksa korkulacak bir şey de yok"
Depremlerde hasar gören evlere girilip girilemeyeceği hususuna da değinen Zengin, "Özellikle binaların taşıyıcı sisteminde herhangi bir çatlak yoksa, temel ve zemininde, perde betonlarda, kolonlarda ve kirişlerde herhangi bir çatlak yoksa korkulacak bir şey de yok demektir. Binanın duvarlarında, pencere ve kapı kenarlarında çatlaklar olabilir, bunlardan endişe duymaya gerek yok." dedi.
"Bir bina böyle büyük bir depremi az hasarlı ya da hasarsız atlattıysa bir daha böyle bir deprem yaşansa bile bina aynı performansı sergileyecektir"
Deprem yönetmeliğine uygun yapılan binaların bu depremi rahatlıkla atlattığına dikkat çeken Zengin, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Bir bina böyle büyük bir depremi az hasarlı ya da hasarsız atlattıysa bir daha böyle bir deprem yaşansa bile bina aynı performansı sergileyecektir. Yine ya az hasarlı ya da kısmi olarak hasarlı atlatacaktır. Ama kolay kolay yıkılmayacaktır. Deprem anında binanın tüm yükünü kolonlar, kirişler ve perde beton dediğimiz perdeler taşır. Dolayısıyla bir binada yeterli kolon, kiriş, perde ve bunlarda uygun bir şekilde imal edildiyse bu bina depreme karşı dayanıklı olacaktır."(İLKHA)