Psikolog Dr. Turan: Koruyucu aile olmak isteyenler acele etmeden karar vermeli

Deprem sonrasında yalnız kalan ve devlet koruması altına alınan çocukların koruyucu ailelere verilmesi konusunun çok hassas bir mesele olduğunu belirten Üsküdar Üniversitesi Öğretim Görevlisi Psikolog Dr. Fatma Turan, çocukların psikolojik olarak kendilerini güvende hissetmelerinin öncelikli mesele olduğunu, koruyucu aile olmak isteyenlerin süreci bir ömür boyu devam ettirip ettiremeyecekleri hususunu iyice düşündükten sonra başvuru yapmaları gerektiğini söyledi.

Ekleme: 18.02.2023 10:55:05 / Güncelleme: 18.02.2023 10:56:43 / Röportaj / İstanbul Haberleri
Destek için 

6 Şubat 2023 tarihinde saatler 04.17 gösterirken Kahramanmaraş Pazarcık'ta yaşanan 7.7 şiddetindeki depremden 9 saat sonra bu kez Elbistan'da saatler 13.24'ü gösterirken 7.6 şiddetinde ikinci bir deprem yaşandı.

Dünyada eşine az rastlanan ikiz depremler sonrasında Kahramanmaraş başta olmak üzere Hatay, Adıyaman, Malatya ve Gaziantep'te çok ciddi yıkımlar meydana gelirken Kilis, Osmaniye, Adana, Şanlıurfa gibi illerde de hem yıkımlar hem de ölümler yaşandı.

Aradan geçen 12 günlü süreç içerisinde arama kurtarma çalışmaları ve enkaz kaldırma işlemleri devam ederken şimdiye kadar 40 bine yakın kişi vefat ederken 100 binden fazla insan da yaralandı. Bunun yanı sıra ailelerini tamamen kaybederek yalnız başına kalan yüzlerce çocuk ise devlet korumasına alınırken ileriki süreçlerde koruyucu ailelere verilmesi meselesi gündemdeki yerini aldı.

Refakatçisi olmayan çocukların koruyucu ailelere verilmesi meselesi ile ilgili İLKHA muhabirine konuşan Üsküdar Üniversitesi Öğretim Görevlisi Psikolog Dr. Fatma Turan, konunun çok hassas bir mesele olduğunu, koruyucu aile olmak isteyenlerin çok iyi düşünmeleri gerektiğini söyledi.

Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı'nın koruyucu aile konusunda yapılan başvuruları ciddi bir elemeden geçirdiğini vurgulayan Turan, çocukların psikolojik olarak kendilerini güvende hissettikten sonra bu sürecin başlaması gerektiğini ifade etti.

"Büyük travmalar yaşandı ancak umutla hep birlikte yolumuza devam etmeliyiz"

Turan, "Çok zor ve maalesef uzun bir sürecin içerisindeyiz. Psikolojik açıdan hem depremi yaşayanlar hem de izleyen, gören, bir şekilde bağ oluşturmuş olan herkes adına çok zorlu bir dönem. Yaralarımızı sarmamız zaman alacak. Bu psikolojik etkileri atlatabilmemiz için önce kendimizi sağlıklı tutabilmemiz, olabildiği kadar yaşadığımız sürecin hangi boyutlarda olacağını fark edip enerjimizi yüksek tutmalıyız. Tabiki bu sürecin içerisinden çıkacağız ve hayatımıza kaldığımız yerden devam edeceğiz. Burada bizim için en önemli kavramlardan birisi umuttur. Umut kavramı, yeniden hayata tutunma, kendimizdeki gücü fark ederek yolumuza devam edebilmek hepimiz için çok kıymetli. Bunu gerçekleştirirken de birbirimize destek olmalıyız. Bunu birinci ve ikinci derece yaşayanlar, geçmiş travmaları da tetiklenen insanlar olarak bir arada kaldığımız yerden hayatımıza devam etmek durumundayız. Bireysel olarak birbirimize sahip çıkmak, insan olarak birbirimizin özeline, özrüne, kutsalına dokunmadan yolumuza devam etmeliyiz." dedi.

"Önce insani, sonrasında da psikolojik destek çok önemli"

Kişiler hayatına devam etmek için bir umuda tutunmaları gerektiğini söyleyen Turan, "Bu umut kişinin inancı, hayatta kalan akrabaları, arkadaşları, yaşam kaynakları olabilir. Önce bu kişilerin durumunun fark edilmesi ve sosyal destek görmesi çok önemli. Sosyal destek görürken de bireysel olarak yapabileceklerimiz de çok önemli. Yakın çevremizde, uzak çevremizde olan kişileri tespit ederek sonrasında sınırlarımız çerçevesinde ne yapabiliriz? Kısa, orta ve uzun vadede nasıl destek olabiliriz? Diye düşünmek gerekir. Önce insani, sonrasında da psikolojik destek çok önemli. Şu anda çok bilimsel kavramlara girmek istemiyorum ama bir sonraki aşamada psikiyatrik tanılar da olacak. Yoğun bir şekilde bu tanılar olacak. Bu dönemde de muhakkak bir psikoterapi desteği olmalı. Tabi tek başına değil. Bizi var eden, bir arada tutan, bağlarımızı güçlendirmemiz çok kıymetli. Bu anlamda insani noktada ne yapabiliriz? Yeniden umut kavramını nasıl ortaya koyabiliriz? Diyerek bu açıdan yardımcı olmalıyız." diye konuştu.

"Yalnız kalan çocuklarımız öncelikli olarak korunduğundan, güvende olduklarından emin olmaları gerekiyor"

Koruyucu aile konusunun çok önemli olduğunu kaydeden Turan, "Bildiğimiz gibi çok uzun yıllardır devletimizin politikası bu anlamda çok önemli bir noktada. Alandan birisi olarak ciddi anlamda olumlu çalışmaların olduğunu söyleyebilirim. Bu dönemde konu çok daha hassas bir noktaya geliyor. Geçen hafta yoğun duygularla, acının, korkunun, öfkenin, üzüntünün ve daha birçok yoğun duygunun olduğu bir haftaydı. Şimdi yavaş yavaş daha farklı duygulara evirilecek. Bu süreçte insanlar hemen koruyucu aile olmak istedi. Bu tabiki çok kıymetli ama öncelikli olarak yalnız kalan çocuklarımızın korunduğundan, güvende olduklarından emin olmaları gerekiyor. Yapılan açıklamalar da bunu bize söylüyor. Bu noktada sağlıklı olduklarına inanıyoruz. Ailesinden büyükleri kalanlar yine kendi içerisinde koruma altında kalıyor. Çünkü aile büyükleri destek oluyor. Ancak doğumlar gerçekleşti, 2 aylık bebekler, daha da küçük bebekler çıkarıldı. 0-2 yaşa kadar çocuklarımızın da enkaz altından sağ çıktığını gördük. Şu anda onlar zaten fiziksel anlamda, ruhsat destek anlamında korunma altındalar." şeklinde konuştu.

"Koruyucu aile olmak isteyenler ciddi bir elemeden geçiriliyor"

Koruyucu aile olmak isteyenlerin şartlarını iyice düşünerek bu süreci bir ömür boyu devam ettirip ettiremeyeceklerine karar verdikten sonra başvuru yapmaları gerektiğini hatırlatan Turan, "Bu güvenli süreç tamamlandıktan sonra koruyucu aileye verilirken de devletin politikalarına uygun bir şekilde hareket edilmesi çok önemli. Burada talep eden ailelerle ilgili özellikle şunu ifade etmek istiyorum. Bu çok önemli bir sorumluluk. Kişiler bu sorumluluğu alırken önce kendilerine bazı sorular sormalılar. Buna gerçekten hazır mıyım? Bu sorumluluğu alarak bir çocuğun hayatına dokunmak istiyor muyum? En önemlisi bu sorumluluğu bir ömür boyu devam ettirebilir miyim? Sorularını kendisine sormalı. Eğer kişi bu sorulara sağlıklı cevap verebiliyorsa bundan sonra koruyucu aile başvurusu yapılabilir. Tabiki şartlar değerlendirilir ve ona göre de çocuklarla bir arada bulunmuş olur. Koruyucu aile konusunda çalışma yapan ve bizim de görüştüğümüz dernekler var. Koruyucu aile olmak isteyenler zaten ciddi bir elemeden geçiriliyor. Başvuru şartlarına göre hem fiziki hem de psikolojik şartlar koruyucu aile olmayı karşılıyor mu? Gibi değerlendirme süreçleri oluyor. Başvuran aile çocuğun biyolojik ve psikolojik gelişimde ne kadar destek olabilir? Diye tüm incelemeler yapıldıktan sonra ancak bir kanaat oluşuyor. Buna bağlı olarak koruyucu aile ile çocuklar bir araya getiriliyor. Şuan gelinen noktada da konu oldukça hassasiyet kazanmıştır. Dolayısıyla burada hem kendi adımıza çok acele etmeden şartlarımızı iyi değerlendirerek karar vermek gerekir. Aynı şekilde devletin de bu noktada belli bir noktadan sonra çocukların koruyucu ailelerle bir araya getirilmesi gerekir." ifadelerini kullandı. (İLKHA)