Depremzedeye yaklaşım nasıl olmalı? 

Depremlerin travma oluşturma açısından çocukları, hamile kadınları, sevdiklerini kaybetmiş bireyleri ve ruhsal hastalıkları olan kişileri etkilediğini belirten Dr. Mert Akcanbaş, depremi yaşayan insanlarla konuşurken bazı söylemlerden uzak durulması gerektiğine dikkat çekiyor.

Ekleme: 15.02.2023 17:50:03 / Güncelleme: 15.02.2023 17:58:47 / Güncel / İstanbul Haberleri
Destek için 

Üsküdar Üniversitesi İnsan ve Toplum Bilimleri Fakültesi Psikoloji Bölümü Dr. Öğr. Üyesi Mert Akcanbaş, doğal afetler sonrası ortaya çıkan travmalarla ilgili dikkat çekici değerlendirmelerde bulundu.

Akcanbaş, özellikle depremi yaşayan bireylerle konuşulurken kullanılmaması gereken ifadelere ve gösterilmesi gereken yaklaşımlara değindi.

TSSB görülme oranları afet biçimine göre değişiyor

Değişik ülkelerde meydana gelmiş çeşitli doğal afetler sonrası ortaya çıkan Travma Sonrası Stres Bozukluğu (TSSB) görülme oranlarının değişik çalışmalarda farklı veriler ortaya koyduğunu ifade eden Akcanbaş, “Örneğin yetişkinler için TSSB görülme oranları yüzde 4.1- 67.7 iken bu oran sel felaketleri için yüzde 2.07 – 37 ve büyük yangınlar için yüzde 9 – 36.7’dir. Travmatik olaylar sonrası önce akut stres reaksiyonları görülür ve bunlar olaydan 3 ila 30 gün sürerler. Ancak 30 günden uzun olması durumunda stres kronik hale gelip TSSB’ye dönüşünce tedavi ihtiyacı oluşur.” diye konuştu. 

Çocuklar ve ruhsal hastalıklı bireyler risk altında

Akcanbaş, “Depremlerde en riskli gruplar hamile kadınlar, kadınlar, çocuklar, sosyal yardım kurumlarında yaşayan çocuklar, fiziksel ve ruhsal hastalıkları olan kişiler, sevdiklerini yitirmiş bireyler, bağımlılık problemi olanlar ve bölgede yardım faaliyetlerinde bulunan personeldir. Dünyanın çeşitli yerlerinde yaşanılan depremler sonrası depresyon ve intihar vakalarının arttıkları biliniyor.” dedi. 

Birçok yöntemle tedavi uygulanabiliyor

Deprem sonrası belirtilerin 30 günden fazla sürmesi halinde Travma Sonrası Stres Bozukluğunun ortaya çıktığını vurgulayan Dr. Mert Akcanbaş, “Bu rahatsızlığın tedavisinde Bilişsel ve Davranışsal Terapi, EMDR, Maruz Bırakma, Sayma Yöntemi gibi uzmanların tercih ettikleri ve yetkinliklerinin olduğu tekniklerle tedavi edildiği gibi ilaçlarla da bazı belirtiler ortadan kaldırılabiliyor.” diye konuştu.

Tutulmayacak sözler verilmemeli 

Akcanbaş, depremi yaşayan insanlara söylenmemesi gereken cümleleri şöyle sıraladı:

"Eleştirel ve suçlayıcı şekilde konuşulmamalı. Konuşmalarda teknik terim kullanmaktan kaçınılmalı. Mağdurların nasıl hissettikleri ile ilgili söylemler kullanılmamalı. Mağdurlara tutulamayacak sözler verilmemeli. Mağdur insanlar konuşmaya zorlanmamalı. Özel yaşamlarının gizliliği korunmalı."

Dr. Mert Akcanbaş, depremzedelere gösterilmesi gereken yaklaşımlarla ilgili tavsiyelerini şöyle paylaştı: "Mağdurlara saygıyla davranılmalı. Her zaman ulaşılabilir olunmalı. Yardımlar kaliteli ve hızlı şekilde yapılmalı. Mağdurların gelenek ve kültürel değerlerine saygı gösterilmeli. Mağdurların özel yaşamlarının gizliliği korunmalı. Mağdurların gereksinimlerine odaklanılmalı. Mağdurlar defalarca aynı soruyu sorsalar bile yanıtlanmalı. Mağdurlara gelişim ve eğitim düzeylerine uygun yanıtlar verilmeli. Mağdurların ailelerine, sevdiklerine ve onlara destek olabilecek sosyal çevrelerine ulaşabilmeleri için çaba gösterilmeli." (İLKHA)