'SERPME' İSRAF 'SEÇ' TASARRUF

Ülke genelinde son zamanlarda serpme kahvaltıya olan rağbetin artmasıyla birçok kesimden tepkiler gelmeye başladı. Özellikle sofraya konulan birçok ürünün tüketilmeden çöpe atıldığı serpme kahvaltıların yol açtığı israfa dikkat çekildi. TÜRES Genel Başkanı Ramazan Bingöl ve İTTİHADUL ULEMA Yönetim Kurulu Üyesi Molla Abdulkuddüs Yalçın, serpme kahvaltıların yol açtığı israfın yanında sağlıksız oluşuyla da ilgili önemli açıklamalarda bulundular.

Ekleme: 05.02.2023 06:00:04 / Güncelleme: 05.02.2023 06:01:01 / manşetler
Destek için 

ALİ TARHAN / İSTANBUL - Tüm Restoranlar ve Turizmciler Derneği (TÜRES) Genel Başkanı Ramazan Bingöl, serpme kahvaltı uygulaması nedeniyle yıllık 100 milyar lira israf yaşandığını ve tüketilmeyen ürünlerin yarısının çöpe gittiğini belirterek 'serpme' yerine 'seçme' kahvaltının tercih edilmesi çağrısında bulundu.

Ülke genelinde son zamanlarda serpme kahvaltıya olan rağbet arttı. Serpme kahvaltılarda zeytin, peynir, domates, tereyağı, reçel, yumurta ve ekmek gibi gıdaların birçoğu tüketilmediği için çöpe atılıyor. Dönem dönem yol açtığı israf ve sağlıksız oluşu nedeniyle tartışılıyor. 

Ülke genelinde 'serpme' yerine 'seçme' kahvaltı hareketini başlatan TÜRES Genel Başkanı Ramazan Bingöl konuyla ilgili şu açıklamalarda bulundu.

"MASAYA KONULAN YİYECEKLERİN YÜZDE 50'Sİ ÇÖPE GİDİYORDU"

Serpme kahvaltı geleneğini Türkiye'de ilk yaygınlaştıran ve serpme kahvaltı geleneğinin olması gerektiğini söyleyen kişilerden birisinin kendisi olduğunu daha sonra işin çığırından çıktığını belirten Bingöl, "Türkiye'de 300 küsür bin ortalama restoran, lokanta, kafe var ama 200 küsür bin kişinin serpme kahvaltı verdiğini düşünelim; hadi 150 bininin verdiğini düşünelim. Serpme kahvaltıda şöyle bir olay var; 4 kişi geldiniz diyorsunuz ki; 'ben üç kişilik yemek istiyorum.' Serpme kahvaltıda, hayır denilerek 4 kişilik kahvaltı veriliyor bu dört kişiye masa donatılıyor. Diyelim ki; siz şeker hastasısınız ve reçelleri yemek istemiyorsunuz veyahut yumurtaya alerjiniz var yiyemiyorsunuz. Şimdi 2 yumurta israf ettiğinizde 150 binde 300 bin yumurta israf ediliyor. Bunu niye söylüyorum? Ben burada görüyordum, ortalama masaya konulan yiyeceklerin yüzde 50'si çöpe gidiyordu. Reçeller, ballar, zeytinler, yumurtalar… Niye? İnsanın yiyebileceği kadar çok konuluyor. Ama daha faciası; 4 bayan geliyordu ki biz bunu yiyemiyoruz, bize 2 kişilik kahvaltı verin dediğinde hayır deniliyordu. Bu gerçekten dokundu bize ve acayip israf vardı. Şimdi serpme kahvaltıda geldiğimiz noktada memleketin ortalama 100 milyar liralık bir karı oldu. Niye? Siz geldiniz; 'Benim yumurtaya alerjim var, yemek istemiyorum. Bana peynir ver, şarküteri ver, domates söğüş ver, şunu ver. Ben şeker hastasıyım reçel yemek istemiyorum.' diyorsunuz. Dolayısıyla şimdi hem yediğinizin parasını veriyorsunuz ama daha önceki dönemde yemediğinizin de parasını veriyordunuz. Hadi onu da geçtik ve o ürünler çöpe gidiyor. Günde 2 yumurta çöpe gitse 300 bin yumurta eder, bu kadar basit. Tonlarca şeker, tonlarca peynir; bunların üretimi, enerjisi, istihdamı, sütü… Yani 1 kilo kaşar için 10 litre süt kullanılıyor. Bu sistemle memleketin ortalama 100 milyar liralık bir karı oldu. Hem de bereket geldi." dedi.

"SEKTÖRDE MÜŞTERİLERDE İKİYE AYRILDI: KARŞI ÇIKAN DA VAR ONAYLAYAN DA VAR"

Serpme değil seçme kahvaltı sistemi ile sektörün ve müşterilerin ikiye ayrıldığını kimileri olumlu karşılarken kimilerinin de israftan çok görselliğe önem verdiğini dile getiren Bingöl, "Bazı müşteriler yemiyor ama görsel olarak illa Instagram'a çekeceğim, atacağım; bu ürünlerin çöpe gitmesinin benim için hiçbir anlamı, önemi yok diyen bir kesim var. Bir kesimde ki büyük kesim; evet, gerçekten artık bunlar çöpe gitmiyor ve israf olmuyor yediğimizin parasını veriyoruz, yemediğimizin parasını vermiyoruz diyen bir kesim var. Onlar kaldı, öbürleri gitti. Yani masada olsun yememin hiçbir anlamı yok; çöpe gitmesinin hiçbir anlamı ve değeri yok sadece ben bunu çekip sosyal medyaya atayım, parasını da vereyim diyen kesim artık gelmiyor. Sektör de ikiye ayrıldı. Aslında bu durumu tasvip eden ve etmeyen var ama bu büyük ölçüde yavaş yavaş uygulamaya gidiyor. Çünkü ürün maliyeti, bereketin kaçması ve burada en önemlisi müşterinin talebidir. Bu durum halkımıza bağlı biz bunu istiyoruz denirse bu ülkede serpme kahvaltı saçmalığı bitecektir." şeklinde konuştu.

"TONLARCA YİYECEĞİN BOŞ YERE ÇÖPE GİTMESİ HEM İŞLETMELER HEM KENDİMİZ HEM DE MEMLEKETİMİZ İÇİN BİR ZULÜM VE BEREKET KAÇMASIDIR"

İslam'da israfın haram olduğunu hatırlatan Bingöl, "Şu anda dünyadaki kıtlık, gıdaya ulaşılabilirlik çok zor ve her geçen gün bu daha da zorlaşıyor. Mesela ocak ayında, havaya baktığınızda bahar gibi geçti. Bu da bir kıtlık ve ileriki dönemde ne olacağını bilemiyoruz. Yani dünyadaki insanların gıdaya ulaşamaması, suya ulaşamamasını beraber yaşıyoruz. Şimdi böyle bir ortamda tonlarca yiyeceğin boş yere çöpe gitmesi hem işletmeler hem kendimiz hem de memleketimiz için bir zulüm ve bereket kaçmasıdır. Benim huyumdur; dükkânda olduğumda sürekli gider çöplere bakarım acaba ne yenilmiyor ne geri dönüyor, bu işler niye oluyor diye. Önceden çöpler doluydu, şimdi bakıyorum çöpte hiçbir şey yok. En azından topluma, çevreye velhasıl kelam her şeye faydamız var. Bunu devam ettirmek zorundayız. Bu işler artık biraz da toplumsal duyarlılığa bağlı. Toplum bunu isterse, toplum bunu arzu ederse çok daha çabuk ve kolay olur. Onun için biraz da halkımızdan bu desteği istiyoruz." ifadelerini kullandı.

 “DÜNYADAKİ İHTİYAÇ SAHİBİ İNSANLAR DÜŞÜNÜLEREK İSRAF EDİLMEMELİ”

Başta restoranlar olmak üzere sofralarımızda oluşan gıda israfının fıkhi boyutunu açıklayan İTTİHADUL ULEMA Yönetim Kurulu Üyesi Molla Abdulkuddüs Yalçın, israfın ayet ve hadislerle kati bir şekilde haram olduğunu söyledi.

Bazı yemek işletmeleri başta olmak üzere bir takım batı kültürünü örnek almış sofralarda çok çeşit içerisinde az tüketim sonrası oluşan israfın maddi zararının yanı sıra manevi boyutunu aktaran İTTİHADUL ULEMA Yönetim Kurulu Üyesi Molla Abdulkuddüs Yalçın, en uygun olan yaklaşımın tüketebilecek kadar yiyeceğin istenmesi olduğunu söyledi.

"Yiyiniz, içiniz, israf etmeyiniz. Şüphesiz Allah israf edenleri sevmez" ayeti kerimesiyle israfın haram kılınışının açık olduğunu belirten Yalçın, "Yani bazı hükümler gibi zanni değil, kati bir şekilde haramdır. Peygamber Efendimiz Sallallahu Aleyhivesellem de yiyip içmede kibirlice israf edilmemesini belirtmiş, Şafii mezhebine göre namaz için hem şart hem ibadet sayılan abdesti de dahil etmiştir. Hadiste 'Bir nehrin kenarında olsanız bile abdestte fazla su kullanmayın' buyuruluyor. Dolayısıyla bu hem ayet hem de Efendimizin hadisleriyle hem de kendi tatbikatı ve karşı çıkışıyla fıkhen israf haramdır." dedi.

"ÇÖPE GİDEN BİR LOKMA EKMEK DAHİ İSRAFTIR VE HARAMDIR"

Yemek ve kahvaltı salonlarında başı alınamayan israfa dikkat çeken Yalçın, "Özellikle bazı kahvaltı verilen restoranlar vardır ve bu meşhur olan yerlere parası olanlar rağbet ediyor. Burada tatlılardan, peynir ve zeytin türlerinden, böreklerden sayamayacağımız kadar çeşit var. Bunlara serpme kahvaltı deniyor. Bunun yanında aynı şekilde yemeklerde, mesela ramazan aylarında çok çeşitler hazırlanıyor. Masaya gelen çeşitlerin çoğu masada kalıyor ve çöpe gidiyor." ifadelerini kullandı.

Yalçın, "Bazı alimler çeşitlerin çoğunu bile israf görmüşlerdir ama bütün alimler çöpe giden yemeğin israf olduğu yönünde hem fikirdirler. Yani burada ittifak vardır. Çöpe giden bir lokma ekmek dahi israftır ve haramdır. Kahvaltılarda bir kişi için bin bir çeşit yiyecek getiriliyor. Bunların her birine birer lokma batırılmışsa yabancılardan aldığımız kültürce maalesef yenilmez ve çöpe gidiyor. Bu da günahtır, vebaldir." şeklinde konuştu.

“YEMESEM DAHİ SOFRAMDA OLMASINI İSTİYORUM DÜŞÜNCESİ VAR”

Sosyolojik yönden bakıldığında Yemen, Afrika, Afganistan ve daha birçok İslam coğrafyasında açlıktan binlerce insan ölür, çocuklar deri-kemik kaldığını sözlerine ekleyen Yalçın, hal bu iken binlerce yemeğin çöpe gitmesinin İslami hükmün dışında bir insanlık suçu olduğunu söyledi.

Yemeği seçerken yenilebilecek kadar istenmesi gerektiğini ifade eden Yalçın, "Yolculuklarda lokantalara gittiğimizde önümüze birden fazla çeşit salata getiriliyor ve bunları bitiremiyoruz. Duyarlı kişi, yiyebileceği kadarını bilmeli ve ona göre sipariş vermelidir. Bunun hem dünyevi hem de uhrevi hesabı vardır. Kişinin, dünyadaki diğer ihtiyaç sahiplerini düşünerek miktarına bakılmaksızın artan parasını fakir bölgelere aktarabilmesi, öteki taraftan da uhrevi hesabı düşünmesi gerekir." dedi.

Yalçın, "Şu an toplumda tüketim çılgınlığı var. Kişilerde 'yemesem dahi soframda olmasını istiyorum' düşüncesi var. Üstad Bediüzzaman'ın buyurduğu gibi bu iştiha-yı kazibedir. Yani adam çeşitlerin bolluğuna ve sofranın güzelliğine bakarak yiyor. Halbuki aç olan insan bir lokma kuru ekmekten de lezzet alır. Hatta onun aldığı lezzet bizim bin bir çeşit yemeğimizden daha lezzetlidir." diye belirtti. (İLKHA)