50 yıllık avcı: Kesinlikle avcının avlanması ile hiçbir hayvanın nesli tükenmez

Nesli tükenmekte olan hayvanların, insanların yapmış oldukları yanlış politikalar sonucu olduğunu belirten 50 yıllık avcı Mehmet Sargın, avcıların avlanması ile hiçbir hayvan neslinin tükenmeyeceğini söyledi.

Ekleme: 03.02.2023 11:40:10 / Güncelleme: 03.02.2023 11:40:10 / Güncel / Ankara Haberleri
Destek için 

Kimlerin avcı olabileceği ve nesli tükenmekte olan hayvanlar hakkında İLKHA'ya değerlendirmelerde bulunan Sargın, nesli tükenen hayvanlarda gerçek avcıların kabahati olmadığını bunları yapan kişilerin bilinçsiz bir şekilde avlanan eli tüfekli magandalar olduğunun altını çizdi.

Gerçek avcılar, avcılığın sürdürülebilir olmasını hedeflediğini belirten Sargın, gerçek avcıların dengeyi bozmadığını ve bozan kişilere de engel olduklarını ifade etti.

Avcılığın ilk çağlardan beri insanların uğraşı olduğunu söyleyen Sargın, "Günümüzde herkes avcı olamaz. Avcı olabilmek için hiçbir sabıkasının olmaması lazım. Devlete karşı hiçbir vergi borcu olmaması lazım. Sağlıklı olması lazım. Bu şartları yerine getiren kişiler çeşitli eğitimden geçerler. Avcılık sertifikası alırlar ve avcılık sertifikası ile beraber Doğa Koruma Milli Parklardan avcılık belgesi alırlar. Doğa Koruma Milli Parklar herhangi bir eksik olduğu zaman mesela devlete bir borcunuz varsa kesinlikle kabul edemez. Bu nedenle herkes avcı olamaz. Ayriyeten doktor raporu da alıyorsunuz. Fiziki ve ruhi yönden sağlam olduğunuzu ispat ediyorsunuz. Ondan sonra avcı belgesi alabiliyorsunuz. Avcı belgesi aldıktan sonra da devletin koyduğu kurallara uymak zorundasınız. Uymadığınız takdirde çeşitli cezalar uygulanmaktadır." dedi.

"Gerçek avcılar dengeyi kesinlikle bozmadıkları gibi bozanlara da engel olmaktadırlar"

Avcıların toplumda çok kötü imajla tanıtılmakta olduğunun altını çizen Sargın, "Aslında bilinçsiz bir şekilde avlanan insanlar eli tüfekli magandalardır. Avcılar hem dini yönden hem de kanuni yönden kendilerini bağlı hissediyorlar. Mesela Kur'an-ı Kerim'de Maide suresinde geçtiği gibi mealen 'Allah sizi av ile sınar, haddinizi aşmayınız' diye buyurmaktadır. Günümüzde doğa koruma milli parkların belirlediği kotalar vardır. Örneğin iki tane keklik, bir tane tavşan. Gerçek avcılar dengeyi kesinlikle bozmadıkları gibi bozanlara da engel olmaktadırlar." ifadelerini kullandı.

"Nesli tükenen hayvanlarda gerçek avcıların hiçbir kabahati yoktur"

Konuşmanın devamında Sargın, şu ifadelere yer verdi:

"Hakiki avcı kesinlikle hem dini hem de kanuni yönden fazlasını vurmaz. Dengeyi devamlı korur. Çünkü av katliamı yapan kişilerin, sürdürülebilir bir avcılık olması endişeleri yoktur. Bizim gerçek avcılar, avcılığın sürdürülebilir olmasını düşünmektedirler. Bizden sonra çocuklarımızın av yapması düşünülmektedir. Örneğin biz babamızdan işittik. Ankara'da Hukuk Fakültesi ve Siyasal Bilgiler Fakültesi'nin orda rahmetli babam kınalı keklik ve tavşan avlayabiliyormuş. Oysa bugün yüzlerce kilometre ötelerdeki dağlara, bayırlara gidiyoruz. Ancak bir veyahut ta iki tane bulabiliyoruz. Nesli tükenen hayvanlarda gerçek avcıların hiçbir kabahati yoktur."

"Sıvı gübreler kullanmaya geçilmeli ve bazı tarım ilaçlarının aşırı kullanması engellenmeli"

Bazı nesli tükenmekte olan hayvanların insanların yapmış oldukları yanlışlardan dolayı olduğunu ifade eden Sargın, "Mesela deniliyor ki 'keklik türü azaldı, Kırım Kongo keneleri çoğaldı.' Hayır, kesinlikle keklik kene yemez. Örneğin bu suçta bizim avcıların üstüne atılıyor. Bütün Avrupa'da yasaklanmış olan granüllü gübreler bizim ülkemizde sınırsız olarak kullanılıyor. Hayvan gidiyor, o granüllü gübreden yem zannedip bir de su içtiği zaman çeşmenin başında onlarcasını ölmüş olarak bulabiliyoruz. Sıvı gübreler kullanmaya geçilmeli ve bazı tarım ilaçlarının aşırı kullanılması engellenmeli. Kelaynak kuşlarının neslinin tükenmesini de avcılara bağladılar. Urfa yöresinde çok bulunan kelaynak kuşları börtü böcek yiyerek geçinirler ve bu kelaynak kuşlarının neslinin bitmesine İngiliz Kraliyet biyoloji araştırmalarından bir bayan bunların neslinin tükenmesinin bir ilaçtan dolayı olduğunu araştırmış . Suriye ve Irak'tan gelen çekirge sürülerini öldürmek için uçaktan atılan bu ilacın kelaynak sürülerini yok ettiği ortaya çıkmıştır. Kesinlikle avcının bunda bir günahı yoktur. Urfa yöresinde kesinlikle onlara Nuh'un gemisinden çıkıp verimli toprakları gösterdiği için kutsal bir hayvan olarak görülür ve hiçbir şekilde avlanmaz." şeklinde belirtti.

Sargın, "Dolayısıyla sıvı gübreye geçilmediği ve granüllü gübreler kullanıldığı sürece bazı hayvanların nesilleri azalmaktadır. Av hayvanlarının yaşam alanları toplu konut olarak kullanılıyor. Hayvanın yaşayacağı yeri kısıtlarsanız elbette ki bu yaşam bir müddet sonra azalacaktır. Bazı hayvanlar da aşırı şekilde ürüyor. Yanlış bilgilendirmeden, yanlış yasaklamadan. Günümüzde artık domuzlar evlerin arasına, sitelerin arasına dahi giriyor. Çiftçiler kan ağlıyor. Bu idarenin yanlış bir yasaklama sonucudur. Doğa dengesi bozulduğu zaman çok değişik ortamlar ortaya çıkıyor. Siz domuzun dengesini tutan kurtları yok ederseniz domuzlar aşırı şekilde ürer ve doğaya, çiftçiye her şeye zarar vermeye başlar." diye belirtti.

"Yapılan her kabahati avcılara mal ediyorlar"

Son olarak Sargın, "Cezanın bir kısmı yeterli ama çok aşırı ceza da veriliyor. Mesela avcıların en büyük sıkıntısı yanlış yerde avlanma. Doğa koruma milli parklar harita çıkarıyor. Bu haritanın doğadaki çizgisi yok. Mesela şu köyle şu köy arası diyor. Avcı bir tarafa geçip de avlandığı zaman korucular ile tartışıyorlar. Burası 'avlak dışıydı, avlak içiydi.' İki kere yanlış avlanma usulü olduğu zaman ömür boyu hak mahrumiyeti geliyor. Oysa bir şoför ölümlü bir kaza yapıyor, hapis de yatıyor. Çıkıyor ikinci kez yapıyor ama elinden ehliyeti alınmıyor. Bunun gibi bazı cezalar çok aşırı. Dini yönden, Müslüman olan, inancı olan kişi Maide suresindeki 'Allah sizi av ile sınar. Haddinizi aşmayın.' Kesinlikle avcıların sebep olduğu nesli tükenmekte olan hayvan yok. Siz o hayvanın yaşayacağı yeri yok ettiyseniz, barınma yerini yok ettiyseniz o hayvanın yaşaması mümkün değil. Bu sene iki sefer ava gittim. Gördüğüm manzara feci idi. Dev gibi traktörler, dev gibi biçerdöverler 10-20 santim üstten ekini biçer. Ama bu makinalar damat tıraşı gibi toprağın yüzeyini siliyor. Bu da bıldırcın ve kekliğin yaşama şansını neredeyse sıfıra indirir. Kilometrelerce yol yürüdük. Rastladığımız bir tane bıldırcın. Kesinlikle avcının avlanması ile hiçbir hayvanın nesli tükenmez. Ama siz hayvanın yaşadığı yeri yok ederseniz, zehirlerseniz, tarım ilaçlarıyla öldürürseniz azalıyor. Ülkemizde mesela eskiden bıldırcın çok fazlaydı. Göçmen kuştu ama bugün nesli gitgide azalıyor. Neden? Barınacağı yerleri yok ediyoruz. Nesli tükenen hayvanların kabahati yanlış yönetim. Kesinlikle avcının avlanması ile av bitmez mümkün değil bunu böyle bilmeliler. Oysa yapılan her kabahat avcılara mal ediyorlar. Avcılara kötü gözle bakılıyor ama avcılar kesinlikle en güvenilir kişidir. Sabıkasız kişidir. Devlete vergisini veren ve avcılık belgesini alan kişidir." şeklinde konuştu. (İLKHA)