Bugünkü Batı'nın zulmü merkeze almış Birleşmiş Milletlere karşı Müslümanların da kendi Birleşmiş Milletlerini kurması gerektiğini ifade eden Özkan, Müslümanların kendi siyasi, ekonomik ve sosyal birlikteliğini oluşturması gerektiğini ve ancak bu şekilde mücadele edilebileceğine dikkat çekti
Batı'nın 300 yıldır 'İnsan insanın Kurdudur' paradigmasını Müslümanlara bir değer olarak yansıtmaya çalıştığını ifade eden Özkan, İslam coğrafyasının 100 yıldır bu zokayı yuttuğuna dikkat çekti.
Güçlü zayıfı ezer, büyük balık küçük balığı yutar anlayışını Müslümanların da bir değer olarak kabul etmeye başladığını dile getiren Özkan, İslam coğrafyasının içinde bulunduğu durumu ve yaşamış olduğu sıkıntıları şu sözlerle dile getirdi:
"Ey Müslümanlar Allah'ın ipine sımsıkı sarılın bölünmeyin parçalanmayın"
"Bugün yaşadığımız sıkıntıların temelinde bu anlayışa hizmet etme nedeni yatıyor. Bugün İslam coğrafyasında yaşanan sorunların temelinde hayatımızın merkezinden Kur'an ve sünneti çıkarmış olmamızdan kaynaklanıyor. Yaşamış olduğumuz yeryüzü düzeninde İslam coğrafyasında mevcut küresel sisteme karşı bir duruş ortaya koymanın mücadelesi içerisinde olmakla mükellefiz. Çünkü Allah, ayeti kerimede bizlere şöyle buyuruyor: 'Ey Müslümanlar Allah'ın ipine sımsıkı sarılın, bölünmeyin, parçalanmayın' diyor. Bugünkü Batı'nın zulmü merkeze almış olduğu Birleşmiş Milletlere karşı sizde kendi Birleşmiş Milletlerinizi, NATO'ya karşı kendi NATO'nuzu kurun, kendi ekonomik işbirliğinizi kurun, kendi adalet sisteminizi kurun, kendi kültürel işbirliğinizi kurun demek istiyor bu ayeti kelime."
"Âl-i İmrân 104'üncü ayetinde sosyal siyasi gücü olan bir yapıdan bahsediliyor"
İçinizden hayra çağıran, iyiliği emredip kötülüğü meneden bir topluluk bulunsun. İşte onlar kurtuluşa erenlerdir. Âl-i İmrân 104'üncü ayetini hatırlatan Özkan, "Buradaki topluluktan kasıt belirli bir sosyal birliği, siyasi birliği, gücü olan bir yapıdan bahsediyor. Yani Ey! Müminler kendi birliğinizi kurun, hem sosyal, siyasi hem de ekonomik olarak, ancak böyle mücadele edebilirsiniz Batı'yla, kâfirlerle, zalimle diyor. İşte bu emre muhatap bizleriz. Buna benzer bir hadiste Peygamber Efendimiz (Sallallahu Aleyhi Vesellem) şöyle buyuruyor: 'Eğer bir kötülük görürseniz elinizle düzeltin, gücünüz yetmiyorsa dilinizle düzeltin, ona da gücünüz yetmiyorsa kalbinizle buğzedin.' diyor. Muhaddisler bunu açıklarken bunu bize 3 sınıf olarak ifade ediyor. Elinizle düzeltindeki sınıf siyasi, ekonomik, maddi ve belirli bir teşkilat yapısı olan bir güçten bahsediyor. Dilinizle düzeltin sınıfı ise alim, ilim irfan ehline diyor. Kalbinizle de buğzedin derken avam tabakasından bahsediyor." şeklinde yorumladı.
"Bizler hak ve adaleti sadece Müslümanlar için değil herkes için istiyoruz"
Müslümanların yeryüzündeki bu ceberut düzeni bozmak, hakkın, adaletin hâkim olduğu bir dünyayı kurmakla mükellef olduklarına dikkat çeken Özkan, "Bizler hak ve adaleti sadece Müslümanlar için istemiyoruz. Aynı zamanda bu gün yeryüzü coğrafyasında yaşayan bütün insanlık için istiyoruz. Bugün zulüm düzeninin temsilcileri içinde bunu istiyoruz. Bizler adaleti tesis etmek için bu gayretin içerisine girmek zorundayız. Peygamberlerin yeryüzüne geliş gayelerinden bir tanesi hak, adalet mücadelesidir. İslam coğrafyasında son 20 yıla bakalım, nereye bakacak olursak olalım emperyalist bir anlayışla karşı karşıyayız. Topraklarımız, kültürümüz işgal edildi. Kültürel bir emperyalizm ile karşı karşıyayız. Ahlaki sosyal, bir emperyalizm ile karşı karşıyayız. O zaman biz bu emperyalizme karşı kendi bilimimizi, kendi fennimizi, ilmimizi yücelteceğiz." dedi.(İLKHA)