Bitki çayları alınırken ve saklanırken nelere dikkat edilmeli?

Tıbbi bitkilerin şifalarından faydalanmak için raf ömürlerine dikkat edilmesi gerektiğine dikkat çeken uzmanlar, bunun bütün bitkiler için geçerli olduğunu, aksi halde yararlı olan etken maddelerinde önemli kayıplar olabileceğini belirtiyor.

Ekleme: 18.01.2023 13:20:04 / Güncelleme: 18.01.2023 13:20:04 / Güncel
Destek için 

Ihlamur bitkisi başta olmak üzere bir önceki yıla ait olanlarda faydalı etken maddelerin epey azalabileceğine ifade eden uzmanlar, yeni hasat edilen bitkilerin tüketilmesine özen gösterilmesi gerektiğini ifade ediyor.

Piyasada kış çayı olarak sunulan çok sayıda karışımın olduğunu ancak içindeki bitkilerin etikette belirtilenden farklı olabildiğine vurgu yapan Dr. Tuğba Kaman, kimi bitkilerin ise ilaçların etkisini değiştirebildiği uyarasında bulunuyor ve bitki çayları tüketiminde kişileri dikkatli olmaya davet ediyor. 

Bir üniversitenin Sağlık Hizmetleri Meslek Yüksek Okulu (SHMYO) Tıbbi ve Aromatik Bitkiler Program Başkanı Dr. Öğr. Üyesi Tuğba Kaman, içerisinde bulunduğumuz kış aylarında sıklıkla tüketilen kış çaylarının tüketimi ve saklanmasında dikkat edilmesi gerekenlere ilişkin değerlendirmede bulundu.

Bağışıklığı güçlendiren pek çok bitki bulunuyor

Soğuk algınlığı ve grip gibi durumlarından korunmak için bağışıklık sisteminin desteklenmesinin ilk akla gelen önlem olduğunu kaydeden Dr. Tuğba Kaman, “Kış hastalıkları için bağışıklığı güçlendiren, soğuk algınlığını tedavi etmeye yardımcı, vücudu toksinlerden arındıran, sindirimi kolaylaştıran, rahatlatıcı veya yatıştırıcı pek çok bitki doğada mevcuttur.” dedi. Kaman, ekinezya, ebegümeci, meyan bitkisi, papatya, ıhlamur, adaçayı gibi pekçok bitkiden yararlanılabileceğini söyledi.

Raf ömürlerine dikkat edilmeli

Tıbbi bitkilerin şifalarından faydalanmak için raf ömürlerine dikkat edilmesi gerektiğini belirten Dr. Kaman, “Bu bütün bitkiler için geçerlidir. Aksi halde yararlı olan etken maddelerinde (fitokimyasal) önemli kayıplar olabilmektedir. Ihlamur bitkisinin de bir önceki yıla ait olanlarda faydalı etken maddeler epey azalacağı için temin ederken yeni hasat edilen yani o yılın bitkisi olmasına özen göstermeliyiz. Ayrıca rutubet, ışık ve sıcaklık bitkilerimizin bozulmasına sebep olduğu için bitkileri serin, kuru ve karanlık bir yerde ağzı sıkıca kapanmış bir kapta saklanmalıdır.” uyarısında bulundu.

Açıkta satılan bitkiler satın alınmamalı!

Dikkat   edilmesi gereken en önemli konulardan birinin de bitkileri güvenilir yerden temin etmek olduğunu vurgulayan Kaman, “Piyasada kış çayı olarak sunulan çok sayıda karışım çay mevcut ancak içinde yer alan bitkiler etiketinden belirtilen bitkilerden farklı olabilmektedir. Örneğin papatya olarak belirtilen bitki genelde tıbbi papatya değildir. Tür karışıklığına bağlı olarak bazıları zehirlenmelere sebep olabilmektedir. Açıkta satılan, nasıl toplandığını, nasıl kurutulup muhafaza edildiğini bilmediğimiz bitkileri almamalıyız.  Karışım olarak hazırlanmış çaylar içinde hangi bitkiden ne oranda bulunduğu çoğunlukla belirtilmemektedir. İçeriğinde kullanılan bitkilerin neler olduğu ve hangi oranlarda hazırlandığını bilmediğimiz karışım çaylarını da almamalıyız.” diye konuştu. 

Kronik rahatsızlığı olanlar mutlaka doktorlarına danışmalı 

Kaman, kış çayları tüketiminde dikkat edilmesi gereken noktalara da değinerek “Şifalı bitkilerin pek çok faydası bilinse de içinde bulunan etken maddelerinden kaynaklanabilecek bitki ilaç etkileşimleri, kontrendikasyon ve toksisite gibi risklere karşı bilinçli olmalıyız. Özellikle kronik bir rahatsızlığı olan ve düzenli ilaç kullanımı olanlar bu duruma ayrıca özen göstermeli ve doktora danışmadan kullanılmamalıdır.” uyarısında bulundu. 

İlaçların etkisini değiştirebiliyor… 

Güçlü bir antiviral bitki olan ekinezyanın bazı kişilerde alerjik durumlara yol açabileceğini kaydeden Kaman, “Ayrıca otoimmün hastalıkları olan ve karaciğer bozuklukları olan kişilerin kullanımından kaçınması gerekir. Zencefil, kanama süresini uzatabilen bu sebeple aspirin ve kan sulandırıcılar (warfarin gibi) ile birlikte kullanımına dikkat etmek gerekir. Adaçayı ise bazı ilaçlar ile birlikte tüketildiğinde ilaçların etkisini değiştirebilmektedir. Hamileler, emzirenler ve küçük çocukların tüketmesi sakıncalı olarak görülür.  Ayrıca hipertansiyon ve çarpıntı şikâyeti olan bireylerin dikkatli kullanması gerekir.” diye konuştu. 

Tansiyon hastaları dikkat!

Kekik bitkisinin de hipertansiyon hastalarının kullandıkları ilaçların etkinliğini değiştirebildiğinden dolayı dikkatle kullanılması gereken bitkilerden biri olduğunu vurgulayan Kaman, “Ihlamurun idrar söktürücü ilaçlarla birlikte kullanıldığında dehidratasyon riski bildirilmiştir. Meyan kökü kan basıncını düzenleyen ilaçlar ile etkileşime neden olabilir. Kullanımında 4-5 haftayı aşmamak gerekir. Ayrıca yan etki olarak aritmi, hipertansiyon, baş ağrısı, sodyum tutulması, ödem ve diüretikler birlikte alındığında hipokalemiye yani kanda potasyum düzeyinde ciddi eksikliğe yol açabilir.” ifadelerini kullandı. 

Bitki çayları hazırlarken suyun ısısı 80 derece olmalı

Tıbbi ve Aromatik Bitkiler  Program Başkanı Dr. Öğr. Üyesi Tuğba Kaman, bitki çayı hazırlarken yapılan bazı hatalara da değinerek sözlerini şöyle tamamladı:

“Bitki çayları, bitkilerden faydalanmak için kullanılan en yaygın ve en kolay yoldur. Sadece kış çayı değil, genel olarak bitki çaylarından maksimum fayda sağlamak istiyorsak uygun yöntemle hazırlanmaya özen göstermeliyiz. Bitkilerin çiçek ve yaprak gibi narin kısımları için demleme (infüzyon) yöntemi uygundur. Bu yöntemde suyun ısısı 80 °C’lerde olmalıdır ve bekletme süresi 5-10 dakikadır süzülerek içilmelidir. 

Kök, kabuk ve rizom gibi sert dokular için kaynatma (dekoksiyon) şeklinde hazırlama en uygun olan yöntemdir.  Bu yöntemde bitki parçaları (droğun) üzerine soğuk su dökülür ve 15-20 dk hafif ateşte kaynatılıp süzülerek tüketilmelidir. 

Müsilajlı bitkilerde (hatmi kökü, ebegümeci, keten tohumu gibi) ise gibi soğuk suda bekletme yani maserasyon yöntemi uygunudur. Bu yöntemde distile su (arındırılmış su) veya kaynatılmış soğutulmuş suyu tercih etmeliyiz. Özel bir bilgi paylaşılmamışsa 100 ml suya için yüzde 2-3 gram bitki olacak şekilde hazırlanmalıdır. 

Bitkilerde bulunan aromatik etkili maddelerin kaybını önlemek demlerken kullanılan demliğin ya da fincanın kapağının kapalı olması gerekir.  Ve her zaman taze olarak hazırlanıp tüketilmesine özen göstermeliyiz.” (İLKHA)