Covid-19 sonrasında zayıflayan bağışıklık sistemi ve değişik varyantları ile yeniden görülen Covid-19, influenza, Rhinovirus gibi çok sayıda farklı virüslerin yeniden görülmesi, kimi zaman bir kişide aynı anda 3 virüsün birleşmesiyle görülmesi ciddi sorunlara yol açıyor.
Yaşanan gribal enfeksiyonlar, belirtileri, tedavi süreçleri ve hastalık öncesinde dikkat edilmesi gereken hususlar ve inatçı öksürük ile nasıl mücadele edilmesi hakkında İLKHA muhabirine konuşan 40 yıllık Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Uzmanı Halil Kurt, 7-10 günden fazla süren öksürüklere dikkat edilmesi gerektiğini vurguladı.
İnfluenzanın (Grip) ülke genelinde bu yıl oldukça yaygın bir enfeksiyon görülmekte olduğunu belirten Kurt, “Geçtiğimiz son iki yılda 2020'den itibaren 2020, 2021 ve 2022 yılında aşağı yukarı pandemi nedeniyle Covid vakalarında oldukça yoğun bir hastalık dönemi geçirdik. Artık yavaş yavaş eski önemini kaybetti. Çünkü hastalık, ağır hastalıktan ziyade daha çok üst solunum enfeksiyonu ve soğuk algınlığı şeklinde seyretmekte ve dolayısıyla da onun azalmasıyla beraber, 2 yıldır görülmeyen influenza vakaları artmaya başladı. Mesela geçen sene bizim hastanemizde 1000'in üzerinde İnfluenza testi yapılmıştı ve geçen sene 380 tane yani yıl boyunca ekim ayından aşağı yukarı mayıs ayına kadar geçen sene 380 civarında influenza vakası görülürken, bu sene Ekim ayından bu yana daha henüz Ekim, Kasım, Aralık ve Ocak ayında 700'ün üzerinde yani geçen senenin daha 2 katı üzerinde influenza vakası görülmekte. Bu da bizim daha önceki dönemlerde hastalıktan dolayı çok iyi korunduğumuz için maske, mesafe ve birçok Covid dönemdeki hastalığın önlenmesi ile ilgili kurallar uygulandığı için influenza da buna paralel olarak azalmış oldu. Ama şimdi biz maske ve mesafe kurallarını azaltmamız ve tekrar eskiye dönünce bu hastalık da bu aylarda, bu kış döneminde artış gösterdi ve birçok kişi Covid yerine influenza geçiriyor.” dedi.
“Risk grubunda olan insanların mutlaka aşılarını yaptırmaları gerekir”
Hastalıktan korunma yolları hakkında bilgilendirmede bulunan Kurt, “İnfluenzadan korunmak için öncelikle aşı gerekiyor ve aşılanması gereken çok özellikli gruplar var. Risk grupları; 65 yaş üzerindeki insanlar birinci risk grubu olarak ve hatta 5 yaşın altında ama daha çok 2 yaşın altındaki çocuklar öncelikli risk gruplarımız. Bunun yanında altta yatan hastalığı olan kronik kalp hastalığı olanlar, diyabet gibi metabolik hastalığı olanlar, kronik böbrek hastalığı, karaciğer hastalığı olanlar, herhangi bir nedenle Kortizon tedavi veyahut da Kemoterapi alan hastalar. Bu hastalığın özelikle influenza seyri esnasında önemli komplikasyonlara uğrayabilirler. Başta zatürre dediğimiz akciğerde Pnömoni, enfeksiyon olabilir. Veyahut da kulak ve sinüs iltihapları gibi enfeksiyonlar, otit, pnömoni hatta beyni tutan enfeksiyonlar, ensefalit olabilir, sinir sistemini tutan hastalıklar olabilir.” ifadelerini kullandı.
Kurt, şöyle devam etti: “Dolayısıyla böyle ağır seyreden komplike durumlarla karşılaşmamak için bu risk grubundaki hastalarımızın öncelikli olarak mevsimsel İnfluenza aşısı dediğimiz aşıyla eylül ekim aylarında aşılanması gerekir ki kışın bu hastalığa yakalanmasınlar. Dolayısıyla şu ana kadar aşılanmamış olsalar bile daha zamanları var. İnfluenza mevsimi eylül ekimde başlar, mayısa kadar devam eder. Şu anda erken, aşılanmamış olanlar mutlaka aşılanmalı. Özellikle gebeler de risk grubudur. Gebeliğin hangi döneminde olursa olsun mutlaka gebeler, aşılarını olmalı ki hastalığa yakalanmamış olsunlar.”
“Ateşi olan her hasta; burun akıntısı, öksürük, halsizlik, kırgınlık olduğu zaman influenza testi yaptırmalı”
Hastalığa yakalananların yapması gerekenler hakkında uyarılarda bulunan Kurt, “Bu arada aşılanmadığı halde hastalığa yakalanmış olanlarda ise hastalığın en önemli belirtisi ateş, baş ağrısı, kas ağrısı, halsizlik ve tüm vücutta ağrı aynı kuvvette olduğu gibi Covid’de de böyleydi. Ama artık Covid'de ateşle karşılaşmıyoruz. Daha çok Covid, nezle gibi üst solunum enfeksiyon tutan nezle şeklinde, soğuk algınlığı şeklinde geçiyor. Ama influenzada ateş var. Ateşi olan her hasta burun akıntısı, öksürük, halsizlik, kırgınlık olduğu zaman influenza testi yaptırmalı ve özellikle biraz önceki saydığım risk gruplarında ise bu kişiler bunlar daha erken dönemde test yaptırıp eğer pozitif saptanırsa ilk 24-48 saat içerisinde tedavi başlama şansı var.” ifadelerini kullandı.
Hastalığa yakalanmadan önce alınması gereken tedbirler
Kurt, “Hastalığı önlemek ve daha doğrusu seyrini hafifletmek ve daha kısa sürede atlatılması için antiviral dediğimiz influenzaya karşı antibiyotikler kullanabiliyoruz erken dönemde. Ama geç kalınırsa 3 günden sonra gelirse bu ilaçların faydası olmayacaktır. O nedenle özelikle 5 yaşın altındaki çocuklar, 65 yaş üzerindeki hastalar, altta yatan hastalığı olan kişiler, gebeler, herhangi bir nedenle kemoterapi ve kortizon gibi tedavi alan kişiler, özellikle Koah, akciğer, kronik akciğer ve böbrek ve karaciğer hastaları gibi risk grubundaki hastalar eğer ateşi olurlarsa hemen bir doktora gitmeleri, influenza testi yaptırdıktan sonra influenza tanısını aldıktan sonra hemen bir antiviral dediğimiz gripte kullandığımız ilaçları başlanıp hastalığın seyrini ve şiddetini tamamen önlemese bile yüzde 50 oranında azaltarak hastanın daha ciddi komplikasyonlar gelişmesine önlemiş olacaktır.” şeklinde belirtti.
Uzun süren öksürükler için alınası gereken tedbirler nelerdir?
Uzun süren öksürüklerin neden olabileceği hastalıklar hakkında uyarılarda bulunan Kurt, “Özellikle Covid geçirenler de bunu daha çok görüyoruz. Covid olanlarda ve bazen influenza olanlarda da hastalığın seyri aslında 7-10 gündür. 7-10 gün geçtikten sonra hâlâ öksürük devam ediyorsa acaba bu öksürüğün nedeni bir akciğerde bir atipik mikroorganizmalara bağlı viral bir nedenle veya bakteriyel bir nedenle diğer bakterilerle oluşan atipik mikroorganizma dediğimiz bir takım mikroorganizmalar var. Pnömoni olabilir. Bu gibi durumlarda bir haftayı geçen bir soğuk algınlığı veya gripten sonra öksürük devam ediyorsa hala mutlaka bir akciğer filmi çektirmek lazım. Eğer akciğer filminde pnömoni benzeri bir hastalık varsa o zaman antibiyotik kullanmak gerekir. 10-14 gün boyunca antibiyotik kullanmak gerekebilir. Ancak böyle alerjik tarzda veyahut ta kuru bir öksürük tarzında gıcık tarzında bir öksürük olduğu zaman da akciğerde bir enfeksiyon olmadığı halde bazen iritasyona bağlı, kişinin yapısal birtakım durumuna bağlı kronik öksürükler olabilir. Temelde akciğerde mikroorganizma var olmadan bu tür durumlarda öksürüğü hafifletici bitki çayları veyahut da birtakım şuruplar eczaneden alınarak öksürük kesici şuruplar kullanılabilinir. Veyahut da gripte kullandığımız bazı konjesyonu giderici ilaçlar kullanılabilir. Ama esas olarak akciğerde bir pnömoni veyahut ta zatürre varlığını ortaya koymak için mutlaka bir doktora gidilmesi ve film çektirmesi öneririm.” şeklinde konuştu. (İLKHA)