Erdoğan Akdağ Kongre ve Kültür Merkezi’nde gerçekleştirilen programda konuşan Erbaş, bilgileri paylaşmanın, bilince dönüştürmenin çok önemli olduğunu söyledi.
Erbaş, üniversitelerin evrensel bilginin üretildiği yerler olduğunu belirterek, “Bilgiyi kim üretirse üretsin yeter ki insanlığın hayrına kullansın. Üretenin kim olduğu hiç önemli değil.” dedi.
Gittiği her yerde önce gençlerle buluşmak istediğini dile getiren Erbaş, “Ülkemizde 19 milyona yakın üniversite öncesi, 9 milyona yakın da üniversite öğrencisi var. Dünyada nüfusu bizim öğrencilerimiz kadar olmayan 143 ülke var. Bizim için en büyük servet sizlersiniz, varlığınız bizim en büyük sermayemiz.” diye konuştu.
“Üniversiteler bilginin üretildiği yerdir”
Erbaş, gençlerin ülkenin, milletin ve ümmetin geleceği olduğuna dikkati çekerek, “Sevgili gençler biz sizlere ne kadar iyi hizmet eder, rehberlik yaparsak sizler daha büyük işler yapacaksınız. Bizim yapamadığımız işleri yapacaksınız inşallah. Her biriniz ilim için buraya geldiniz, ilme talip oldunuz. Şehrin ilim, irfan merkezi üniversitelerdir. Tabii ki liselerimiz de var, ortaokullarımız, ilkokullarımız da var ama üniversite öncesi bilginin öğretildiği yer ama üniversiteler ise üretildiği yer.” değerlendirmesinde bulundu.
İslam medeniyetinin ilim, bilgi, irfan ve hikmet medeniyeti olduğuna işaret eden Erbaş, Kur’an-ı Kerim’in ilk inen Alak Suresi’nde “Oku” diye emrettiğini ve nüzul sırasına göre ikinci inen Kalem Suresi’nde de yazmaktan bahsettiğini belirterek, bunun İslam medeniyetinin çocuklarının elinden kitap ve kalem düşmemesi gerektiği anlamına geldiğini bildirdi.
Erbaş, tarih boyunca Müslümanların ilmin her alanında insanlığa öncülük ettiğini belirterek, Müslüman alimlerin, binlerce eser telif ettiklerini ve tarihe yön veren buluşlar gerçekleştirdiklerini dile getirdi.
Gençlere, tarihine bakmaları tavsiyesinde bulunan Erbaş, sözlerine şöyle devam etti:
“Medeniyet tarihimiz çok zengin, tarihimize baktığımızda ne büyük bir medeniyetin mensupları olduğumuzu göreceğiz, iftihar edeceğiz. O zaman umudumuz ve öz güvenimiz artacaktır. Haddizatında her millet ancak kendi medeniyet değerleriyle yükselebilir. Medeniyet değerlerimize sahip çıkmamız lazım. Sizler büyük bir inancın ve medeniyetin mensuplarısınız. Sizler yüzyıllarca dünyaya hükmetmiş, adalet dağıtmış, diğer din ve milletlerin zor durumda kaldıklarında yardım istedikleri büyük bir milletin evlatlarısınız, torunlarısınız. Bizim ecdadımız nerede bir mazlum varsa hep onun yanında olmuş, dinine, inancına, mezhebine, ırkına bakmamış.”
İslam’da her zaman sabrın, tahammülün, yumuşak huyluluğun teşvik edildiğini, öfkenin ise reddedildiğini belirten Erbaş, İslam’ın ictimai yönü çok ağır basan bir din olduğunu vurguladı.
“Batılılar ilmi insanlık huzur bulsun diye üretmiyor”
“Bugün batılının ürettiği ilim faydadan çok zarar veriyor.” diyen Erbaş, şunları söyledi:
“Şehirleri yerle bir eden, 100 binlerce insanı öldüren batı, ortaya koyduğu bilim ve o bilimle ürettiği atomu bugün atmıyor mu? Bizim 40 senedir mücadele ettiğimiz teröristlere silahı kim veriyor? Tırlar dolusu ürettikleri o en gelişmiş silahları kim veriyor? Batılılar ilmi insanlık huzur bulsun diye üretmiyor, insanların bir kısmı huzur bulsun diye diğerlerini öldürüyor ve sömürüyorlar. Ama Müslümanlar bütün insanlık o ilimden istifade etsin diye ürettiler ve biz de öyle üretmeye devam edeceğiz inşallah. Bizim inancımızın bize öğrettiği felsefe bu, bunu hiçbir zaman aklımızdan çıkarmayalım.”
Peygamber Efendimiz döneminde ve hemen sonrasında İslam dininin kısa zamanda dünyanın büyük bir kısmına yayıldığına ve bu durumun İslam’ın bir mucizesi olduğuna işaret eden Erbaş, bunun hiçbir inanca ve bir şahsa nasip olmadığını belirtti.(İLKHA)