"Özbekistan'da İşkenceye, Türkiye' de İadeye Son" başlığıyla MAZLUMDER Genel Merkezi'nde düzenlenen basın toplantısına; TÜRKİSTANDER, Özgür-Der, Özbekistan Kültür, Araştırma ve Dayanışma Derneği ile Köklü Değişim destek verdi.
Basın açıklaması öncesinde konuşan TÜRKİSTANDER Başkanı Burhan Kavuncu, daha önce Türkiye'nin Özbekleri ülkelerine iade etmediğini, son zamanlarda bu politikasında değişikliğe gittiğini söyledi.
Burhan Kavuncu
Kavuncu, "OHAL dönemlerinde mahkeme sonucu beklenmeden iade işlemleri yapılabiliyordu ama şimdi OHAL durumu olmadığı halde göç idaresi Özbekistan vatandaşları haklarında mahkeme devam ettiği halde iade etmiştir. Hem de bu iade işlemini, avukatlarına, mahkemeye, ailelerine bile bilgi vermeden yapmıştır. Türkiye hükümetini, içişleri bakanlığını bu sınırdışı etme politikasından vazgeçmeye çağırıyoruz." dedi.
Ufuk Çolak
"Kayınbabamın hiçbir suçu yokken 7 yıl ceza aldı"
Kendisi Erzurumlu olan ancak Özbek bir ailenin damadı olan Ufuk Çolak, "Kayınvalidem ve kayınbabam Özbekistan'da Kur'an-ı Kerim öğrettikleri için bayağı bir zulüm gördüler. Kayınbabam hiç suçu yokken 5 buçuk senen yattı. Çıktıktan sonra ailesiyle Türkiye'ye geldi. İşinde gücünde, çocukları üniversite okuyor. Hiçbir suça karışmamış, evinden işine, işinden evine giden, aşırı düşüncesi olmayan bir Müslüman. Son 2 senendir ülkemizde yaşayan muhacirlere oturum izni verilmediği için kayınbabam her şey düzelmiştir düşüncesiyle ülkesine döndü. Şu anda 6 buçuk aydır hiçbir suçu yokken hapiste tutuluyor. 7 sene ceza kesildi. Bu şekilde mağdur olan çok aile var. Biz Allah için bu zulme son verilmesini istiyoruz." diye konuştu.
Ümit Kudbay
"Özbekistan ile yakınlaşma Müslüman Özbek halkına yönelik zulme dönüşmemeli"
Özgür-Der adına konuşan Ümit Kudbay, "Mültecilerin yaşadığı problemler, muhacir kardeşlerimizin kendi memleketlerine geri dönmelerini zorlayacak duruma geldi. Zulüm görme ihtimalleri olmasına rağmen memleketlerine gitmek zorunda kalıyorlar. Bu politikalardan bir dönüş bekleniyor. Hükümetler arası yakınlaşmalardan doğan problemler var. Son örneği de yine Özbekistan ile alakalı. Halkların kardeşliği varsayılarak hükümetler arası bir yakınlaşma söz konusu ama çoğu zaman despotik hükümetlerle kurulan irtibatlar onların istekleri doğrultusunda kendi halklarına zulüm etme aracına dönüşüyor. Hükümetten talebimiz, Özbekistan'la yapılan yakınlaşmanın Müslüman Özbek halka bir zulüm aracına dönüşmemesidir." şeklinde konuştu.
Mahmut Kar
"Özbeklerin ülkelerine teslim edilmemeleri için ciddi bir samimiyet ortaya konulmalı"
İslam düşmanı diktatör rejimlerin Müslümanlara karşı tavrı hiçbir zaman değişmediğini vurgulayan Köklü Değişim Medya Genel Koordinatörü Mahmut Kar ise şöyle konuştu:
"Burada Türkiye'nin rolü çok önemli. Hükümet, Türkiye'de yaşayan muhacir Özbek kardeşlerimizin, diğer ülkelerden olan muhacir kardeşlerimizin ülkelerine teslim edilmemesi konusunda ciddi bir samimiyet ortaya koymalı. Sadece bununla da yetinmemeli. Bizim görevimiz sadece Türkiye'de yaşayan Özbeklerin haklarının korunması değil Özbekistan'da zindanlarda yaşayanların üzerindeki, baskıyı hafifletmek için Özbekistan hükümetine baskı kurulmalı."
Yasin Dıvrak
"Eski dönemden kalma baskıların büyük çoğunluğu devam etmekte"
STK'lar adına bazın açıklamasını okuyan MAZLUMDER Genel Başkan Yardımcısı Yasin Dıvrak, "Özbekistan’da, İslam Kerimov'un 2016 yılında ölümünden sonra ağır baskı döneminin sona ereceği, daha insani bir yönetimin ortaya çıkacağı umulmuştu. Ümitleri besleyecek şekilde ezan okunması serbest bırakıldı; kadınların hicaplı olarak sokağa çıkabilmesi için bazı iyileştirmeler yapıldı; gözaltında ve cezaevinde işkence olayları azaldı. Ne var ki Sovyet döneminden beri süregelen keyfi uygulamaların, baskıların ve yasakların büyük çoğunluğu hala devam etmektedir. Aranan veya gözetim altında tutulanların isimlerini içeren 17 bin kişilik 'kara liste', yeni başkan Şevket Mirziyayev tarafından bin kişiye indirilmişti. Sayı indirilmiş de olsa hiçbir yasal gerekçeye dayanmayan böyle bir listenin halâ var olması, Özbekistan’daki hukuk dışı durumu özetlemektedir. Kısmi iyileşmelere rağmen orta ve yükseköğretimde okuyan kız öğrencilere yönelik hicap yasağı devam etmektedir. Çocukların dini eğitim alması engellenmekte, 'aşırılıkçı' olduğu iddia edilen kişilere yönelik keyfi gözaltı ve sorgulamalar sürmektedir. Farklı siyasi partilere ve özel medyaya (gazete, TV, internet) izin verilmemektedir." dedi.
"Geri gönderme merkezlerindeki bazı Özbekler mahkeme kararı beklenmeden iade ediliyor"
Dıvrak, "Bu genel durum yanında özellikle gündeme getirmek istediğimiz konu ise Kerimov döneminde ceza kanununun 'anayasayı ihlal' maddesinden, 'extremist, fundamentalist, aşırı dinci' gibi isnatlarla soruşturulan veya hapse atılan Müslümanların durumudur. Herhangi bir eylem isnadı olmaksızın sadece düşüncelerinden, inançlarından dolayı suçlanan bu kişilerin bazıları halen, uzun süreli hapis mahkûmiyetlerini geçirdikleri hapishanelerdedir; bazıları ise Türkiye dâhil başka ülkelere kaçmak zorunda kalmıştır. Son zamanlarda Türkiye ile Özbekistan arasında ikili ilişkilerin iyileşmesiyle birlikte Özbekistan istihbaratının Türkiye'deki muhalif Özbeklere dair listeler yolladığı ve iadelerini talep ettiği şeklinde haberler alınmaktadır. Türkiye Cumhuriyeti Göç İdaresi'nin de bu talepleri işleme koyup birçok kişiyi gözetim altına aldığı öğrenilmiştir. Geri gönderme merkezine konulan muhalif Özbeklerden bazıları, mahkeme kararları beklenmeden, avukat ve ailelerine haber verilmeden Özbekistan'a iade edilmiştir. Şu anda, haklarındaki 'sınır dışı' kararının uygulanmasını bekleyen birçok Özbek, geri gönderme merkezlerinde tutuluyor. Bu insanların hayatlarından, ailelerinin ve kendilerinin can ve mal emniyetinden endişe etmekteyiz." diye konuştu.
"Özbekistan baskıcı ve totaliter uygulamalardan vazgeçmeli, Türkiye ise Özbekistan'daki insani şartlar düzelinceye kadar iade işlemlerini durdurmalı"
Özbekistan'daki durumun iyileştiği düşüncesiyle ülkelerine geri dönen bazı kişilerin durumunun da endişe verici olduğunu belirten Dıvrak, "Özbekistan'a geri dönen birçok Özbek, Kerimov döneminde başlatılan soruşturmalara istinaden hapse atılmış, bazıları ağır hapis cezalarına çarptırılmıştır. Kerimov dönemi kadroları, Başkan Mirziyayev'in bütün müspet konuşmalarına rağmen, gözaltı, sorgu, yargı ve hapis yoluyla terör estirmeye devam etmektedir. Bu konuya duyarlı STK'lar olarak; Özbekistan hükümetini Sovyet döneminden kalma baskıcı ve totaliter uygulamalardan vazgeçip insancıl hukuk zemininde hareket etmeye Türkiye hükümetini ise Özbekistan'daki insani şartlar düzelinceye kadar insan hakları hukuku gereği gözaltı ve iade işlemlerini durdurmaya davet ederiz." şeklinde konuştu. (İLKHA)