Mustafa Karakaş
Programın başında Külünk, bir İslamcı olduğunu ve bu nedenle 18 yaşında cezaevine girdiğinden bahsetti.
Program süresince Külünk’e ve partisine çok sert eleştiriler oldu. Ki bu gayet doğaldı.
Doğal olmayansa bir izleyicinin oldukça tuhaf tavrı idi.
Sorusunu sorarken, “19 yaşında siyaset konuşmak ağrıma gidiyor” diyen delikanlıya oturanlardan büyük bir alkışlı destek geldi.
Söylenecek her itirazı koşulsuz alkışlamaya hazır bir kitlenin rüzgarını da arkasına alan delikanlı, “ben gezip tozmak istiyorum, arabamla gezmek varken siyaset konuşuyorum” minvalinde bir şeycikler söyledi.
Her ne kadar konuşmasının devamında oldukça politik bir kişilik olduğu, meclisi ziyarete varıncaya kadar siyasete angaje olduğu anlaşılsa da konumuz bu değil.
Konumuz, “19 yaşında arabamla gezmem gerekirken neden buradayım, neden siyaset konuşuyorum” zırvası ve bu zırvanın tüm salon tarafından alkışlanması.
Gencin 18 yaşında siyasal gerekçelerle cezaevine girmiş bir siyasetçinin karşısında bunu demesi de ayrı bir tuhaflık!
19 yaşında siyaset konuşmadan, yaşadığı toplumun derdi ile dertlenmeden ve bu sorunların çözümüne dair kafa yormadan sadece arabası ile gezip tozma hakkı olduğunu sanan delikanlıya sorulmalıydı
Bunu hak etmen gerekmiyor mu?
19 yaşında yüzbinlerce genç daha var.
Tüm akranların senin gibi araba ile gezip dolaşma hayalleri kurarsa bu ülkede üretimi kim yapacak?
Sormak gerek hayalini kurduğun arabaya sahip olmak için twit atmak, story çekmek dışında ne yaptın?
Keşke iktidar temsilcisine “her durum ve şartta başkaları sorumlu niye hiç siz sorumlu olmuyorsunuz” diye soran ve sorgulayan delikanlıya biri de dönüp “araban yoksa sorumlusu neden sen değilsin” diye sorsaydı
Hayatı araba gezmek ve dolaşmaktan zanneden, yani tüketim ekonomisinin tam da istediği bir birey olan bu delikanlının ülkenin geleceğine dair söyleyeceği her cümle serap değil midir?
Bu genç için ideal ülke; yediği, içtiği, gezdiği, dolaştığı, ağustos böceği gibi har vurup harman savurduğu ülke.
Masaldaki ağustos böceği gitar çalarak eğlenirken, gerçek hayattaki ergen ağustos böcekleri arabaya binerek yazı geçirmek istiyor.
Peki ağustos böceği gibi davranan ve hayatı eğlence merkezli ele alan bu gençleri alkışlamak ülkenin yarınları için karınca gibi çalışan gençlere haksızlık değil mi, onların alın terine saygısızlık değil midir?
Alkışlanması gereken gençler hazzın ve hızın peşinde koşanlar mı olmalı yoksa toplumun sorunlarının çözümü ve ıslahı için çabalayan, bir şeyler üreten gençler mi olmalıdır?