Uzmanlar okullarda hediyeleşme sınırına dikkat çekti

Uzmanlar, son dönemlerde kimi okullarda velilerin gerek bireysel gerek ise sınıfça toplanıp eğitimcilere yüksek tutarlarda hediyeler alması okul ve eğitimde öğrenci ve veli birlikteliğine zarar verdiğine dikkat çekiyor.

Ekleme: 05.12.2022 17:50:03 / Güncelleme: 05.12.2022 17:58:35 / Güncel
Destek için 

Prof. Dr. Sırrı Akbaba, iyi insan olmak, erdemler ve okul uygulamaları üzerine değerlendirmede bulundu.

Akbaba, yüksek ücretlerle ancak katılım sağlanabilecek gezi ve programlar da yine öğrencilerin samimi arkadaş ve dost olmalarına engel olduğuna işaret ederek, hediyeleşmenin dozunda olması gerektiğini hatırlattı.

Çocuğun her istediğinin yerine getirilmesinin gelecekte pek çok soruna yol açacağını belirten Akbaba, "Her istediğine ulaşan çocuk, kendine hedefler koyamaz hale gelir. Ulaşmak için kendine hedef koyamayan kişi boşluk ve hiçlik duyguları yaşar ve mutsuz olur." ifadelerini kullandı. 

Akbaba, "İyi insan erdemli insandır. Farabi ve İbn Sina başta olmak üzere Türk-İslam filozofları erdemleri aşağıdan yukarıya doğru; iffet, cesaret, hikmet ve adalet erdemleri şeklinde sınıflandırmıştır." diye konuştu.

Sonsuz isteklerin sınırlandırılması gerekir

"İffet genel olarak tüm isteklerimizi itidalli (optimize) hale getirmektir" diyen Prof. Dr. Sırrı Akbaba, "Diğer bir ifadeyle insan istek ve arzuları sonsuz ve sınırsızdır. Bunları karşılayacak mal ve hizmetler ise sınırlıdır. Akılcı olan ise sınırlı ya da az sayı ve miktarda olan mal ve hizmetleri herkese yetecek oranda doğru kullanabilmemiz için sonsuz olan isteklerin sınırlandırılmasıdır ki bilgelerimiz, arzularımız da dahil olmak üzere her şeyi en uygun (ılımlı, normal, dengeli) hale getirmeye 'itidal' demişlerdir. İşte aşırılıktan doğacak sorunlardan kendini ve diğer varlıkları korumak için; isteklerini dengeli hale getirenlere iffetli kimseler demişlerdir." diye konuştu.  

Her isteğin karşılanamayacağı öğretilmelidir

İyi insan yetiştirmek için veli ve öğretmenlerin iffetin ne olduğunu doğru öğrenmesi ve çocukların isteklerine duyarlı olmaları yanında, her isteklerinin de karşılanamayacağını onlara göstermesi gerektiğini vurgulayan  Akbaba, "Hem sözel hem de davranışsal yönergelerle; sonsuz ve sınırsız gibi algıladığımız dünyanın ve evreninde sonlu olduğu bu nedenle hoyratça kullanılamayacağı bilinci çocukluktan itibaren her insana aşılanmalıdır. Aşılanan bu bilinç sayesinde çocuklar iffetli davranışlar sergiler ve büyükler de iyi insan yetiştirme hedefine bu yolla ulaşılmış olurlar." dedi.

Her istediğine ulaşan çocuk, kendine hedef koyamaz hale gelir

Günümüzde en çok konuşulan tüketim çılgınlığı davranışlarına da dikkat çeken  Akbaba, çocuğun her istediğinin yerine getirilmesinin gelecekte pek çok sorun yaşamasına yol açacağını belirterek şunları söyledi: 

"Günümüzde ‘tüketim çılgınlığı’ diye ifade edilen iffet yoksunluğuna neden olan okuldaki görünümlerden bazıları şunlardır: Çocuklara pahalı araçların alınması, yüksek ücretli gezi programları, pahalı hediyeler. Erdemsizliğe neden olmasına rağmen birçok aile, çocuğun her türlü ihtiyacını karşılamanın iyi sonuç doğuracağını zannetmektedirler. 

Öncelikle veliler bu zanlarının yanlış olduğunu bilmelidirler: Her istediğine ulaşan çocuk, kendine hedefler koyamaz hale gelir. Ulaşmak için kendine hedef koyamayan kişi boşluk ve hiçlik duyguları yaşar ve mutsuz olur. Sonra da aile büyükleri, çocuklarının gelecekle ilgili hedeflerinin olmadığından yakınırlar, çocuğun mutsuzluğuna her isteğini anında karşılamanın sebep olduğunu ise akledemezler."

Hediyeleşmenin de dozunda olması önemli

Hediye vermenin toplumun güzel geleneklerinden biri olduğunu kaydeden  Akbaba, burada da hediyenin ölçülü olması gerektiğine işaret etti.  Akbaba, "Okullarda öğretmenler günü gibi özel günlerde öğrenciler öğretmenlerine hediye almaktadır. Normal olan her şeyin fazlasının yanlış olduğu da bilinmektedir. Bu nedenle hediyeleşmenin de dozunda yapılması, aşırılığa kaçılmaması gerekiyor. Okul toplumun küçük bir kesitidir. Evlerde ve dışarıda yapılan aşırılık okula da yansımaktadır. Kimi öğrenciler küçük bir hediyeyi bile almada zorlanırken kimileri de oldukça pahalı hediyeler alabilmektedir. Bu durum, ayırımcılığa yol açarak öğrencilerin samimi arkadaş ve dost olmalarına da engel olmaktadır. Çözüm ise fakir öğrenciler adına okul aile birliği katkıda bulunarak tüm sınıfın ortak bir hediye almasıdır. Ortaklaşa verilen bir hediye, öğrenciler arasındaki rekabeti ortadan kaldırdığı gibi iş birliği kültürünü de geliştirmiş olur. Hediye kabul etmeyen öğretmenlere de saygı duyulmalı, onun da geçerli gerekçelerinin olduğu bilinmelidir." tavsiyesinde bulundu. 

Yanlış eğitim, öfke kontrolsüzlüğüne yol açıyor 

"Öfkemizi denetleyebildiğimiz zaman cesaret erdemini yaşamış oluruz" diyen  Akbaba, "Zeki de olsalar bazı insanlar, öfkelerini kontrol edemedikleri için toplumda uyumsuz kimseler olarak bilinir ve dışlanırlar. Öfkelerini kontrol edememeleri, eğer organik nedene bağlı değilse psikolojiktir ve muhtemelen sebebi yanlış eğitimdir. Veliler olarak çocuğun her isteğini hemen yerine getirdiğimizde onların iffet erdeminden mahrum kalmalarının yanında öfkelerini kontrol edememelerine de yol açmış oluruz. Sonuç olarak öfkelerini kontrol edemeyen, diğer bir ifadeyle ‘cesaret erdeminden yoksun’ kişiler yetiştirmiş oluruz." dedi.

Okul idaresinin tutumlarının da önemli olduğunu kaydeden Prof. Dr. Sırrı Akbaba, "Bir gezi yapılacaksa okul yönetimi organize etmeli; geziler hem eğitim amaçlı olmalı hem de sadece zengin aile çocuklarına özgü olmamalı, fakir öğrencilerin de masrafları okul-aile birliklerinden karşılanarak geziye katılımları sağlanmalıdır. Eğitici olmayan, öğrenciler arasında ayırımcılık doğuran pahalı gezi planlarını okul yönetimi reddetmelidir. Bu konudaki bilgi eksikliğinin giderilmesi için rehber öğretmenler (psikolojik danışmanlar) tarafından veli konferansları, veli görüşmeleri yapılmalıdır." değerlendirmesinde bulundu.

Çocuklara sadece almak değil, vermek de öğretilmelidir

İffet ve cesaret erdemine ulaşan gencin hikmet erdemini de kolayca yaşayabileceğini belirten Prof. Dr. Sırrı Akbaba,   sözlerini şöyle tamamladı:

"Nitekim İbn Sina, iffet ve cesaret erdeminin birlikteliğinden hikmet erdeminin doğduğunu vurgulamıştır. Hikmet erdemi, bireyin hem kendi hakkına hem de başkalarının hakkına gereken özeni ve duyarlılığı gösterebilmesidir. Bol para harcayarak sadece kendine lüksü yaşatan kimse bencillikten çıkamaz, okul öncesi çocuğunun yaşadığı egosantrizme takılıp kalır. Bu kişiler fedakârlığın/özgeciliğin, tadına varamadıkları için bu tür yüce davranışları sergileyemez ve dolayısıyla hikmet erdemine sahip olamazlar. Bireylerin hikmet erdemine ulaşabilmeleri için çocukluklarından itibaren bencillikten fedakârlığa doğru geliştirilmesi gerekiyor. Bunun için veliler ve öğretmenler çocuklara almayı öğrettikleri kadar vermeyi de öğretebilmelidirler. Bilgelerimiz, iffet, cesaret ve hikmet diye sıraladıkları bu erdemlerin toplamından adalet erdemine ulaşıldığını vurgularken en zirveye koydukları adalet erdemiyle iyi insan olmayı taçlandırmışlardır. Çocuklarımızın adaletli bireyler olmaları iffetli, cesaretli ve hikmetli olmalarıyla mümkündür. Bugün içinde bulunduğumuz vahşi kapitalizm çağında adalete ne de çok ihtiyacımız var, değil mi!" (İLKHA)