Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Altun, TİM Gösteri Merkezi'ndeki Uluslararası Stratejik İletişim Zirvesi'nde (Stratcom Summit) yaptığı konuşmada, zirvenin ilkini geçen yıl gerçekleştirdiklerini anımsattı.
Altun, amaçlarının, kamusal iletişim ve stratejik iletişim alanında küresel bir etkileşim merkezi inşa etmek olduğunu vurguladı.
İletişim Başkanı Altun, "11 Eylül saldırılarından Bosna soykırımına, Körfez Savaşı'ndan Arap Baharı'na, bölgesel ve küresel etkileri hala devam eden birçok kriz yaşandı. Irak'ta, Suriye'de, Libya'da, Filistin'de istikrasızlık dalgaları çeşitli boyutlarda kendini gösterdi. Bunun dışında Avrupa'dan Asya'ya, Afrika'dan Balkanlar'a tüm bölgelerde politika, ekonomi, çevre, sağlık, enerji başta olmak üzere birçok alanda yeni ve karmaşık krizler ortaya çıktı. İşte Şubat 2022'den bu yana Rusya ve Ukrayna arasında devam eden savaş, binlerce insanın hayatına mal olmasının yanı sıra gıda, ekonomi ve enerji başta olmak üzere birçok alanda yarattığı belirsizliklerle küresel istikrarsızlığı da derinleştirdi. Öte yandan Kovid-19 salgınının tedarik zincirinde neden olduğu olumsuz etkiler hala devam ediyor. İklim değişikliğiyle birlikte artan afetler ve insani krizler gezegenimizdeki canlı yaşamını tehdit eden unsurlar olarak karşımızda. Dolayısıyla Batı merkezli dünya görüşü üzerine inşa edilen küresel siyaset ve ekonomi düzeni bugün yapısal sorunlar, krizler, çıkmazlar, belirsizlikler içindedir." dedi.
Dünyadaki tüm belirsizliklerin yanında bu dönemin bir başka küresel sorununun da hakikat krizi olduğuna dikkat çekerek, "Post-Truth" denilen "Hakikat Ötesi" çağda, adeta "hakikatin ölümünün ilan edildiği" aktaran İletişim Başkanı Fahrettin Altun, şu değerlendirmelerde bulundu:
"Nasıl ki sosyal teorinin temel meselesi 19. yüzyılda toplumsal sınıflar arası çatışmaysa, 20. yüzyılda modernleşme meselesi idiyse, bugün de toplumsal birlik ve bütünlüğü, kültürel kimlik ve aidiyetleri sarsan hakikat krizidir. Elbette, iletişim teknolojilerindeki köklü değişim ve gelişmeler bilgi üretim imkanlarını artırmış, bu yönüyle demokratik kültüre önemli katkılar sunmuştur. Hiç kuşkusuz, bu dönemde insanlık, habere ve bilgiye erişim açısından muazzam imkanlara sahip olmuştur. İnternet ve sosyal medya gerçeği her türlü malumatın zamansız ve boyutsuz dolaşımını mümkün kılmıştır. Bu süreçte kurumsallaşan yeni iletişim endüstrileri diğer yandan küresel alanda muazzam bir ekonomi de yaratmıştır. Yeni iletişim teknolojileri dezenformasyonlara, karalama kampanyalarına, etki operasyonlarına, nefret söylemlerine, terörizm propagandasına ve dijital zorbalığa zemin teşkil etmektedir. Böylelikle bireylerin hayatlarına, kamu düzenine ve toplumsal barışa zarar vermektedir. Ve yine, yeni medya ortamlarında bireyler ve dahi kitleler sadece kendi seslerini, kendilerine benzeyenlerin seslerini duymakla yetinmekte ve yankı odalarına mahkum olmaktadır. İnsanlar hangi dünyaya kulak kesilmişlerse öbürüne sağır kalınca, sosyal medyanın insanları birbirine yakınlaştıracağını varsayan iyimser yaklaşımın aksine, sanal ortamlarda gettolaşma, kutuplaşma ve radikalleşme kendisini göstermekte, bu olumsuz süreçler de gündelik hayata yansımaktadır."
Toplumsal kutuplaşma, gettolaşma ve radikalleşmeyi artıran yeni teknolojilerin kötü amaçla da kullanıldığını belirten Altun, bunun bugün sadece bireylerin, toplumların ve devletlerin güvenliği için bir mesele olmakla kalmadığını, aynı zamanda küresel bağlamda da bir güvenlik sorununa dönüştüğünü söyledi. (İLKHA)