Akciğer kanseri nedeniyle bildirilen ölümlerin yüzde 62’si ise 65 yaşın altında gerçekleşiyor. Türkiye'de görülen akciğer kanserlerinin yüzde 90’ı sigara nedeniyle ortaya çıkarken; erkek cinsiyete sahip olmak, aile öyküsü bulunması, mesleki ve çevresel anlamda radon ve astbest gibi kimyasallara maruz kalmak ve tüberküloz ile KOAH gibi hastalıklar akciğer kanserine yakalanma riskini artırıyor.
Uz. Dr. Selda Kaya, akciğer kanseri ve risk faktörleri ile ilgili bilgi verdi.
Erken teşhis tedavi başarısını artırır
Akciğer kanserinin, normal akciğer dokusu içinde bazı hücrelerin kontrol dışı çoğalarak akciğer içinde kitle oluşturması olduğunu belirten Kaya, "Hastalığın ilerlemesi ile çevre dokulara veya dolaşım yoluyla diğer organlara da yayılabilen akciğer kanseri, kanser kaynaklı ölümlerin birinci nedenini oluşturmaktadır. Erken evrede tanı alan akciğer kanseri hastalarında sağ kalım oranı yüksek olurken, ileri evre kanserlerde ise bu oran düşmektedir. Bu sebeple akciğer kanserinde tanının erken evrede yapılabilmesi oldukça kritiktir." dedi.
Uzun süre sigara içen her 7 kişiden 1’inde akciğer kanseri gelişir
Kaya, "Hiç sigara içmeyenler veya sigara içmeyi bırakmış olanlara göre, halihazırda sigara içen kişilerde yeni akciğer kanseri vakası görülme oranı daha yüksektir. Günde içilen sigara miktarı ve içilen yıl sayısı artıkça akciğer kanseri olma riski artmaktadır. Uzun süre (ortalama 30 yıl ) sigara içenlerin yaklaşık 1/7’sinde akciğer kanseri gelişir. Ancak sigaranın bırakılmasını takip eden 10 yıl içinde akciğer kanseri gelişme riski normal popülasyona göre yüzde 50 oranında azalır. Sigara içimi yaygınlığı açısından ülkemizde akciğer kanseri görülme oranlarında halen erkek cinsiyet ön plandadır." ifadelerini kullandı.
Kanserin evresi tedavi şeklini belirler
Akciğer kanserinin tanısı için öncelikle göğüs hastalıkları konusunda uzman bir hekim tarafından fiziki muayene gerçekleştirildiğini belirten Kaya, "Muayene ile birlikte akciğer röntgeni, bilgisayarlı tomografisi, balgam sitolojisi, bronkoskopi, ince iğne aspirasyonu, torasentez, torakoskopi, ve torakotomi gibi tanı testleri istenebilir. Akciğer kanserinin evresinin saptanması tedavi şeklini belirleme ve hastalığın ağırlığını tespit etmek açısından önemlidir. Hastalığın başka organlara yayılıp yayılmadığı, hastanın efor kapasitesi ve günlük yaşam içindeki hareketliliği de evreleme kadar tedavi başarısını etkiler." dedi.
Bu faktörler akciğer kanseri riskini artırabilir
Akciğer kanseri için genel risk faktörleri arasında genetik ve çevresel faktörler bulunduğunu söyleyen Kaya, akciğer kanseri açısından yüksek risk taşıyan gruplar ise şu şekilde sıraladı:
"Sağlık Bakanlığı tarafından açıklanmış olduğu üzere, ülkemizde görülen akciğer kanserlerinin yüzde 90’ı sigara kullanımına bağlı ortaya çıkmaktadır. Etkin bir tütün kontrolü sağlandığında, akciğer kanserleri dahil olmak üzere tütün kullanımına bağlı her yıl yaklaşık 110 bin ölüm önlenebilecektir.
Erkek cinsiyet ön planda görülmesine karşın son yıllarda kadınlar arasında sigara içiminin yaygınlaşması sonucu cinsiyet farkı azalmaktadır. Akciğer kanseri; ülkemizde her iki cinsiyet için yıllık yüz binde 61,2 görülme sıklığına sahiptir
Ailede akciğer kanseri hastası olması, toplumdaki diğer bireylere göre akciğer kanseri olma riskini artırır.
Mesleki veya çevresel anlamda kimyasal madde maruziyet öyküsü akciğer kanseri için riski iki kat artırmaktadır. Bununla birlikte, çevresel radyasyon kaynaklı radon gazı maruziyetinde yüzde 8-11, asbest maruziyetinde 1,5-5,4 kat oranında risk artışı bulunmaktadır. Radon gazı, akciğer kanserinde sigaradan sonra en önemli etken olup, akciğer kanserinin yüzde 3 ile 15’inden sorumludur.
Kanserleşme açısından tüberküloz, pulmoner fibrozis veya KOAH gibi yüksek risk grubunda yer alabilecek hastalıklara sahip olunması akciğer kanseri riskini artırır." (İLKHA)