MEHMET TAHİR ÖZSOY / DOĞRUHABER Başıboş köpek sorunu can yakmaya devam ediyor. Defalarca manşet ve diğer haberlerle dikkat çektiğimiz bu sorun yeniden Türkiye’nin gündeminde. Bitlis'in Adilcevaz ilçesinde yaşanan olayda kuduz bulguları saptandı. Bitlis'te bir çocuk 5 hafta önce bir köpeğin saldırısına uğradı. Ailesine köpeğin ısırdığını söylemeyen çocukta hastalık belirtileri ortaya çıktı. Yapılan tetkikler sonrası 12 yaşındaki çocuğa kuduz teşhisi konuldu. Yine aynı ilçede kuduz olduğundan şüphelenen bir çocuk da önlem amaçlı tedavi altına alındı. Çocuklar Ankara Hacettepe Tıp Fakültesi'ne sevk edildi. Kuduz teşhisi konulan çocuk şu anda yoğun bakımda. Isırılan diğer çocuğun testlerinde ise kuduz bulgusuna rastlanmadı.
BAŞIBOŞ KÖPEKLER KAMU GÜVENLİĞİNE TEHDİT!
Veteriner Hekim Prof. Dr. Orhan Özbey, konuyla ilgili gazetemize önemli açıklamalarda bulundu. Sokakları başıboş köpeklerden arındırmanın önemine değinen Özbey, “İnsan sağlığı için büyük bir tehlike oluşturmakta. Sağlıksız, hastalıklı hayvan veya sağlıksız çevre, insanların da hastalanmasına sebep oluyor. Ve bunun yanında insanların korkması, sokaklarda rahat edememesi veya parklardan, ortak yaşam alanı dediğimiz yerlerden faydalanamaması; tabi bu kamu güvenliği dediğimiz bir tehlike de oluşturmakta. Bir de hayvanlardan insanlara geçen zoolitik dediğimiz zoonoz hastalıklar var. Bunların en büyük örneği şuanda gündemde olan Bitlis Adilcevaz’da bir çocuğumuz kuduz oldu ki; klinik belirtilerde görünmeye başladı.” dedi.
BİTLİS'TE YARALANAN ÇOCUĞUMUZA YAPILACAK HİÇBİRŞEY KALMADI, SADECE ÖLÜMÜ BEKLENİYOR
“Şu andan itibaren o çocuğa bir şey yapılması mümkün değil.” diyen Özbey, şöyle devam etti: “Biliyorsunuz; kuduz hayvan ısırdıktan sonra vücutta oluşturduğu yaraya virüsün bulaşmasıyla birlikte sinirler vasıtasıyla beyne kadar giden bir süreç söz konusu. Burada bu kuluçka dediğimiz süreçte eğer müdahale edilmezse, aşılanma ve tedavi edilmezse beyne ulaştığı andan itibaren artık ölüm kaçınılmaz olmakta. Çok acı olacak ama artık Bitlis'te yaralanan çocuğumuza yapılacak hiçbir şey kalmamıştır. Sadece şu anda kimseye bulaşmaması ve karantina altında çocuğun ölümü beklenmektedir. Yapılacak hiçbir şey yok yani.”
SOKAKLARI KÖPEKLERDEN ARINDIRMAMIZ LAZIM
Bundan sonraki süreçte yeni canlar yitirmemek için başıboş köpek sorununun çözülmesi gerektiğini kaydeden Özbey, şu önerilerde bulundu: “Bir veteriner hekim olarak, insani bir yaklaşımla diyebiliriz ki; sokaklar köpekler için elverişli değil. Çevre için de elverişli değil. İnsanlar için de elverişli değil. Sokakları köpeklerden arındırmamız lazım. Arındırırken de, köpekleri sokaklardan toplarken de mevcut yasa buna izin vermiyor. Açıkça söylemek gerekirse; mevcut yasa sokaktan köpeği al, götür tedavisini aşısını yap, kısırlaştır, belli bir rehabilitasyon iyileşme döneminden sonra tekrar aldığın yere bırak. Yasa açıkça bunu emrediyor. Bu yasayla bu soruna çözüm getirmek kesinlikle mümkün değil. Yapılacak bir tek şey var; Dünya bu işi nasıl çözüyor. Almanya ve Belçika gibi ülkeler sokaklardan köpekleri topluyorlar. Barınaklarda barındırıyorlar. Bir yaşam alanı oluşturuyorlar. Ve buradan sahiplenmek isteyen insanlar gelip buradan sahipleniyorlar. Biz de diyoruz ki; köpekleri sokaklardan toplayalım. Doğal yaşam alanları oluşturalım. Kontrol ve sorumluluk belediyede olsun. Ama yük sadece belediyelerde yerel yönetimlerde olmasın. Çünkü sokaktaki köpekler bir kamu tehdidi oluşturuyorsa; bu İçişleri Bakanlığı’nın görevi, çevreyi kirletiyorsa; Çevre Bakanlığı’nın ile Tarım ve Orman Bakanlığı’nın görevi. Bu noktada herkes sorumlulukta ortak olup, doğal yaşam alanlarının oluşturulmasında ve işlevinde de mutlaka yerel yönetimlere destek olmalı. Almanya’da yerel yönetimlere yüzde 25 sorumluluk verilirken, geri kalan yüzde 75 oranında hayvanseverler katkı sağlamakta.” şeklinde konuştu.
İki tarafın da zarar görmeyeceği en uygun çözümün; başıboş köpeklere sokak yerine barınaklarda bakılması gerektiğinin altını çizen Özbey, “Biz insanlar, hayvanseverler köpeklere bir şey yapmak istiyorsa, kontrollü bir şekilde belediyenin kontrolünde gidip doğal yaşam alanlarında hayvanları besleyebilirler, sahiplenebilirler. En mantıklı olan yol da bu. Ve kesinlikle biz insani olarak da dinimizin gereği olarak da hayvanların uyutularak öldürülmesine karşıyız. Hayvanların yaşamlarını bu doğal alanlarda tamamlayacak şekildeki çözüm önerisi, hiçbir grubu incitmeyecek olan tek seçenek.” dedi.
SOKAKLAR, HAYVANLAR İÇİN DE UYGUN DEĞİL!
Sokakların aynı zamanda hayvanlar için de sağlıklı bir ortam olmadığını belirten Özbey, “Yani sokakta hayvanlar her türlü tehlike ile baş başalar. Trafik kazaları, yedikleri yiyeceklerden zehirlenmeler veya kendinden büyük hayvanlardan ve insanlardan şiddet görmeleri, hastalık etkenleri ile sürekli iç içe yaşamaları, aç ve susuz kalmaları nedeniyle sokakların hayvanlar için elverişli olmadığını özellikle belirtmek istiyorum. Elverişli olmamasının bir diğer sebebi de sokaklarda özellikle köpeklerden dolayı meydana gelen kirlilik. İşte gaita, idrar, çöplerin karıştırılması, dağıtılması, kemiklerin sokaklara salınması… Bir de ciddi anlamda gürültü kirliliği dediğimiz, çünkü gecenin en uykuya ihtiyacımızın olduğu dönemde, mahallelerde, sokaklarda grup halinde köpeklerin havlamaları, bu her yaştaki insan için de büyük bir kirliliğe ve rahatsızlığa sebep olmaktadır.”