İçişleri Bakanlığı Sivil Toplumla İlişkiler Genel Müdürlüğü'nün kısmi destekleriyle Fatih Belediyesi Mevlanakapı Çok Amaçlı Salonu'nda düzenlenen programa çok sayıda STK ve siyasi parti temsilcisi katıldı.
"STK ve Kanaat Önderleriyle Toplumsal Dayanışmanın Sağlanması" projesi adıyla düzenlenen programda yapılan konuşmalarda, ülkenin ekonomik kalkınması için halkın asli kodlarına geri dönmesi, hak ve adalet ekseninde bir toplumun oluşturulması gerektiği vurgusu yapıldı.
"Geçmişin kodlarına, maneviyata ger dönülmesiyle ekonomik kalkınma sağlanabilir"
Türkiye'nin tüm mazlumların umudu, ümidi ve geleceği olduğunu söyleyerek ülkenin sahip olduğu öneminin farkına varılması gerektiğini belirten Hak ve Kardeşlik Hareketi Yönetim Kurulu Üyesi, İşadamı Mehmet Maksut Gülaçar, "Ülkemizin gerçekten önemini fark etmemiz lazım. Bu ülke Onun için ülkenin kıymetini fark edip olması gereken değeri vermeliyiz. Ülkemiz, büyük bir şansa sahip. Karamsar tablolar çizen insanlar elbette oluyor. Bu karamsar tabloları çizenlerin de niyetlerinde halislik var. Çünkü ülkenin hak etmediği noktada olduğunu görüp bu ülkenin daha iyiye gitmesi gibi bir istekleri var. Ümit var olun ki bu ülkenin geleceği karanlık değildir. Bu ülkenin geleceği küçük dokunuşlarla süper güç olmaya aday olan dünyadaki tek devlet. Çünkü mevcut nüfusumuz 84 milyon. Son yapılan araştırmalarla 87 milyon civarında. Dünyayı dolaşıp gördüğümüzde bu ülkeye sevdalı 2 milyar insanın olduğunu görüyoruz. Yeter ki bu ülke geçmişteki kodlarına geri dönsün, hakkı ve hakikati esas alsın, önce maneviyat ve hak desin, kendi insani kimliğini önce inşa etsin, arkasından üretim ve gayret etmeliyiz. Tüm dünya bizim için hazır bir piyasa. Çin, 1 milyar 800 milyon nüfusa sahip ama dünyada o kadar seveni yoktur. Bu ülke 84 milyon ama dünyada 2 milyar sevdalısı var. Bu ülkeden başka hiçbir ülkede bu şans yok. Öyleyse bu ülkenin gelişmemesi, ayağa kalkmaması mümkün mü? Mutlaka kalkacağız ve çaba ve gayretlerimizle toparlanıp gündemi belirleyen olacağız." dedi.
"Hak ve adaletin gerçekleşmesi için taassuptan kurtulmak, ırkçılıktan uzak durmak gerekir"
Dünyada hakka, adalete ve kardeşliğe çok ihtiyaç olduğunu hatırlatarak konuşmasına başlayan Uluslararası Müslüman Âlimler Derneği (UMAD) Başkanı Abdulvahap Ekinci, "Gerçekten İnsanoğlunun biyolojik olarak yaşaması için oksijene ne kadar ihtiyacı varsa sosyal hayat açısından da hakka ve kardeşliğe o kadar ihtiyaç var. Az oksijen alan bir insanın rahatsızlığı hayatta ola bile ne ise hak ve adalet için de alınması gereken dozajın az olmasın da hayata yansır. Onun için bu iki kavramın üzerinde ciddi anlamda durmalıyız. Bundan önce de üzerinden durulması gereken ise birlik ve beraberliktir. Çünkü birlik ve beraberliğini yitiren toplumlar hak ve adaleti sağlayamazlar. Hak ve adaletin gerçekleşmesi için taassuptan kurtulmak, ırkçılıktan uzak durmak gerekir. Irkçılık derken ilk aklımıza gelen etnik köken farklılığından kaynaklanan ırkçılıktır. Şüphesiz ki nu ırkçılık listenin başında yer alır. Ancak ırkçılığı sadece bununla kastetmek yanlıştır. Cemaat, parti, nesep, meşrep ırkçılığının tamamı gerçekten toplumun dağılmasına sebep olan çok ciddi hastalıklardır. O zaman adım atmamız gereken bu kardeşliği tesis etmek suretiyle var olan farklılıkları zenginlik olarak görmektir." diye konuştu.
Program sonunda bir konuşma yapan Hak ve Kardeşlik Hareketi (HAKK-DER) Genel Başkanı Prof. Dr. Naki Erdem ise yaptıkları çalışmalar hakkında bilgi verdi. (İLKHA)